semra @ sivildusunce.com
                                                                         ‘’ Çözümde görev almayanlar, problemin bir parçası olurlar!"                                                                                                                                                               Goethe
Binlerce yıllık kadim bir tarihe; edebiyat, müzik, yazıt ve sanatıyla imza atmış olan bir toplumuz.  Bizler; Türkler, Kürtler, Çerkezler, Pomaklar…vd tarih sayfalarında büyük bir yere sahip olacak bir geleneğe, barışa öncülük edeceğiz. 1071 Malazgirt zaferinden Çaldıran zaferine kadar uzanan bu kadim topraklarda aynı göğün altında binlerce yıldır yaşayan kadim halklar olarak bu kez de barışa ve kardeşliğe dair destanlar yazacağız.
Alparslan’ın Kürtlerle aynı cephede savaşması ile Anadolu kapılarının Türklere açılmasıyla birlikte kaderimiz de birleşmiş oldu. Kız aldık, kız verdik, aynı bayram namazlarında aynı Rabbe secde ettik, aynı cenazelerde ağıtlarımızı birlikte söyledik…
Bu kadim dostluk gün geldi bozuldu; biri ovada biri dağda iki kardeş birbirimizin Azrail’i olduk. Ölümün soğuk nefesi yüreğimizi kanattı. Derken ölü canlar yüzlere, yüzler ise yüzbinlere dayandı. Ekonomik krizler baş gösterdi, köyler boşaldı, anaların gözyaşları nehirlere karıştı…
Son 30 yıldır süregelen, adı konmamış savaşın tezahürü olarak binlerce gencimizi bir hiç uğruna kaybettik. Bayram namazlarında şeker ikramlarımız yerine cenaze evlerimizde gözyaşlarımızı akıttık. Analarımız her doğan erkek çocuğuna ‘’Barış’’ adını koyarak binlerce yıldır birlikte yaşadığımız bu kadim topraklarda eski güzel günlerimize geri dönmenin temennisini oğullarına koydukları isimlerle yaşattılar.
Artık hazaç mezaç yok edilen ülkemizin makus kaderi geçmişte kaldı; Ak Parti Hükümeti bu güne kadar yapılmayanı yaptı; analarımız kendi dilinde filmler izlesinler diye devlet kanalı olan Trt 6’te Kürtçe yayın yapılmasını sağladı. Silahların bırakılmasını ve bu sayede ne dağda ne de askerde kardeşlerimizin yitip gitmemesi için barış sürecini hayata geçirdi. Türkler ve Kürtler olarak bu güne kadar çok acı yaşadık ama artık bu amansız savaşta yitip gitmek istemiyoruz!
AK Parti ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan öncülüğünde başlayan ve şu anda Başbakanımız Ahmet Davutoğlu ile devam eden süreçte yapılmayanı yaparak çözüm sürecini başlattılar. Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan söylenmeyeni dillere pelesenk etti ve ‘’gerekirse baldıran zehrini içeriz’’ diyerek konuyu ne kadar önemsediğini bütün samimiyetiyle ortaya koydu. Aynı tepkiyi muhalefetten de beklerdik fakat beklentilerimiz boşa çıktı. AK Parti Hükümeti on yılı aşkın sürede dokunulmayan noktalara değindi ve yapamayacağı hiçbir şey için vaatlerde bulunmadı. Kürt sorununu Leyla Zana’nın da deyimiyle ‘’Ancak Tayyip Erdoğan çözer’’ idi ve oldu!
Belki eski acılarımızı sarmak, sosyolojik ve psikolojik travmalarımızı aşmak zaman alacak fakat çocuklarımızın cenazesini uykusuz gecelerde beklemekten kurtulacağız.
Toplumun yapı taşı olan her kesimden ve her meslekten insanlarımız; sanatçılar, yazarlar, çizerler ve edebiyatçılar da bu süreçte elimizi ve gerekirse bedenimizi taşın altına koyarak barışın sağlanması için can hıraç bir çaba içerisine girmeliyiz. Hepimizin üzerine büyük sorumluluklar ve görevler düşmekte.
Bundan böyle ağıt ve isyanlarla dolu şarkılar yapmayacağız, güllük gülistanlık günlerin baharını dillere pelesenk edeceğiz.