semra @ sivildusunce.com
‘’Eşit koşullarda olmayan’’ ilk Başkanlık yarışı sona erdi.
Eşit koşullarda değildi zira Ekmel bey arkasına 14 siyasi partiyi ve ülkenin %65 muhalif medyasını da alarak büyük bir başarısızlık örneği sergiledi. Hemen hiçbir ildeki seçim bürolarında afişleri asılmayan, giydirilmiş araçları dolaşmayan Ekmel bey, arkasındaki 14 siyasi partinin başarısızlığını da CHP zihniyeti gereği yine birilerine mal etmeye çalıştı. Dün oy kullandıktan sonra ‘’kabinde oy kullananlar kime verdiklerini belgelemek için fotoğraf çekmişler, ‘çıt çıt’ sesler gelmiş, arkadaşlar bu kişileri tespit etmişler ve YSK’ya başvurumuzu yaparak gerekli işlemi yapmasını sağlayacağız. Geçmişte de buna benzer şeyler yaşandı, resim karşılığında para alanlar olmuştu…’’ ekranlardan şaşkınlıkla izlediğimiz işte bu sözleri sarf etti. Bu konuşmanın hemen akabinde, daha önce adaylığı sırasında sanat camiasını davet eden Erdoğan’ın davetine icabet edip resim çekindiği için eleştiri toplayan sanatçı Metin Arolat, Ekmel beye verdiği oyun resmini çekerek sosyal medyada paylaştı. Acaba Ekmel bey kendisine verdiği oyun resmini çekerek sosyal medyada paylaşan Arolat’a da para vermiş miydi? Peki YSK’ya şikayet etti mi? Tabii ki hayır. Türk Solu’nu, Türk Sağını sağlı sollu yanına alan Ekmel bey bir Erdoğan olamadı.
Ekmel bey tüm Türkiye’nin gözlerinin içine baka baka yıllar öncesinin gerici, yobaz, statükocu ve vesayetçi sistemini hatırlatacak üslupta konuşmalar yaptı. Seçim afişinde kullandığı buğday tarlası dahi bunun apaçık emaresi idi; ‘Ya bana oy verirsiniz, yahut ekmeğe muhtaç olursunuz’’
30 Mart seçimlerine oranla 600.000 civarında oyunu arttıran HDP Genel Başkanı Selahaddin Demirtaş da CHP’nin oylarını kaptı. Bu durum Demirtaş’ın yeni dönemde siyasi zeminde farklı görüşlere de hitap edeceğinin bir göstergesidir.
Ekmel bey ve destekçileri büyük bir hezimete uğradı.
Ekmel bey ve destekçilerinin hezimet de, Erdoğan’ın galibiyeti de tesadüf değil. Zira Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AK Parti teşkilatı gece gündüz demeden büyük bir çalışma gerçekleştirdi; hemen her ilde afişler, evlere ve apartman duvarlarına asılan resimler,  giydirilmiş araçlarla duyuru yapılan anonslar, bir ayda 41 miting, reklam filmleri ve başarılı bir Piar… Hatta ‘’Cumhurun Başkanı’’ söylemi dahi dahiyane bir fikir olarak seçmene sunuldu. Yeni Türkiye’nin tek başkanlık sistemine geçişine kulaklar aşinalık kazansın diye ustaca bulunmuş bir reklamcılık örneğidir. Erol Olçak 12 yıldır Erdoğan’ı zafere ulaştıran reklamların dehası ve mimarıdır.
CHP her seçimde olduğu gibi başkanlık için çıkardığı adayda da kaybetti. Her zaman ki gibi bu kaybedişte de 0-6 yaş grubu çocuklar gibi mızıldanmaya başladı; yok Erdoğan’ın %52 oranında oy almasına MHP’nin verdiği oylar neden olmuş, yok eşitsiz bir seçim süreci yaşanmış, yok Ekmel beyi kimse tanımıyormuş, yok millet tatildeymiş bla bla bla… CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu değil miydi kendi seçmenine ‘’tıpış tıpış sandığa gideceksiniz’’ emrini veren? Eski Cumhurbaşkanı Necdet Sezer ve Tansu Çiller dahi oy kullanmadı. Demek ki neymiş, statüko kendi fikirdaşlarını dahi mecbur kılamazmış. Erdoğan seçmeni tatili, düğünü, yasını yarıda bırakıp oy kullanmak için sandığa gitti.
Cumhurun Başkanı Erdoğan, Yeni Türkiye’nin Milenyumu
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yediden yetmişe her kesimden insana büyük umutlar vaat ediyor. Büyük bir ciddiyetle ve azimle gerçekleştirdiği seçim süreci yine başarıyla sonuçlandı. Balkon konuşmasında da yine tüm Türkiye’yi kucaklayan, barış ve adalet mesajları verdi.  
Yıllardır gizli yapılanma ile ülkenin her birimine sirayet etmiş cemaat hastalığı ile mücadelede yeni yöntemler geliştirecek. Sohbetlerinde, kitaplarında ve Tv kanalındaki dizilerde dini hassasiyetlere hakaret eden, Türkiye’yi kutuplaştıran ve düşmanlığı arttıran paylaşımlarda bulunan Fethullah Gülen ve cemaati, paralel yapının deşifre edilmesiyle birlikte maskesini de yere düşürmüş oldu. Türkiye’de oy oranı da %1’i geçmeyen cemaat, Ekmel beyi alenen destekleyen ve altı maddelik Ekmel planını okuyan Fethullah Gülen’in ne denli başarısız ve itibarsız olduğu da görülmüş oldu. Defteri dürülen cemaat Yeni Türkiye’de Türk-Kürt kardeşliğini bozamayacak ve barış sürecini zedeleyemeyecek…
Önceki yazılarımda da belirttiğim gibi; Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakanlık koltuğuna kadim arkadaşı ve eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü getirmesi muhtemel gözüküyor. 28 Ağustos sonrasında taşlar iyice yerine oturacak. Sürecin devamında yeni Anayasa, Kürt halkının barış sürecindeki talepleri, gelişen ve değişen Türkiye ile yeni bir vizyon kazanmış olacak.