İstanbul Beylikdüzü Müftülüğü’ne bağlı Hz. Hamza Camii’nde görevli resmi imam Selahattin Yurtlu, sosyal medya Facebook hesabından paylaştığı videoda, “Yeni Türkiye, yepyeni Türkiye, tek Türkiye. Kur'an'dan çıkan ses. Yeni Gülen projesi.'' sözleriyle başladığı video konuşmasının devamında, ''Takip edecekler mazgallardan girecekler, en derin odana kadar girecekler, hepsini çözecekler Allah’ın izniyle. Hiç kurtuluşun yok. Asker ağam gelince yarelerim iyi olur! Asker ağam seni izliyor asker ağam! Sen bu vatanı sahipsiz mi zannettin! Bu saatten sonra bunların yanında olan hiçbir insan kurtulamaz. Hiçbir tanesi kurtulamazlar. Aklı olan tövbe etsin kaçsın evine. Allah nurunu tamamlayacaktır” diyerek darbe imasında bulundu.

Yurtlu videonun devamında, “Bu üstadımızın (Said-i Nursi) bir ihbarıdır. Orduda bir nur var ileride inkişâf edecek diyor. Nur nedir? Röntgen (gizli kameralar?) şua gibidir. Her şeyi görüyor. Sana bakınca anlıyor seni. Bu nur ileride inkişaf edecek. Ordu milletle ittihad edecek. Birleşecek. Omuz omuza verecek. Adalet-i hakikiyeyi temin edecek. Alem-i İslam’ı güldürecek. Adaleti temin etmek nedir? Sahte iş yapanları cezalandıracak” dedi.

Selahattin Yurtlu videonun devamında, parmak sallayarak ''Ey Devlet!'' diyerek tehditvari konuşması da dikkatlerden kaçmadı. 

Yurtlu, ''Bu, fakir fukaranın kurtuluş senesidir'' diye konuştuğu videonun devamında, parmak sallayarak, ''Devlete de buradan bağırıyorum! Bak, ey devlet! Fakir fukaranın güneşi doğmuş, fakir fukaradan yana çalış yoksa sen de yok olursun! Artık 'zenginin Türkiyesi' diye birşey yok! Para Türkiyesi diye birşey yok! Fakirin Türkiye'si var! Fakir fukara tamamen kurtulacak. Çok az kaldı. Sıra zengin kardeşlerimizin sünnetinde. Ben, size ne dedim? Sünnet başlıyor. Lokumları hazırlayın. İmana geleceksiniz. Yoksa toz olursunuz. Fakirle oynamayın, adam olun...'' diyerek sözlerine devam etti.

 

27 Aralık 2020'de tanınmış Yazar Mustafa Kaplan, Yurtlu ile ilgili uyarılarda bulundu

Yazar Mustafa Kaplan, Selahattin Yurtlu ile ilgili, sosyal medya Facebook sayfası üzerinden şu uyarılarda bulunuyor: ''Gecenin son filyasyonunu yaparak perdeyi kapatalım bakalım. Selahattin Yurtlu, uzun yıllar Molla Muhammed'in cemaatinde bulunmuş Muşlu bir FETÖcü polis muhbiridir. Girip çıkmadığı grup yoktur, vazife icâbı tabii. 

Muhammed Orakçıoğlu, yıllarca Hulusi beyin hizmetinde bulunmuş, Bitlis kökenli bir Elazığ damadıdır. Hulusi beyin vefatından sonra dörde ayrılan Elazığ cemaatinde en büyük grubun lideri olmuş, Hulusi beyi dinlemeyen Paralel Yapının mutlak vekillerine cemaatini eklemlemekte beis görmemiş bir başka FETÖ'cü polis muhbiridir. Yurtlu gibi bunun da Tahşiye Kumpası da'vâsında Fetöcü polislere muhbirlik yaptığı Emniyet kayıtlarına geçmiş ve mahkemeye gönderilerek biz müştekîlere de verilmiştir.

Mehmet Nuri Güleç, nâm-ı diger Fırıncı abi, görünüşte hiçbir mesleği olmayan, ama kendi şâkirdlerinin i'tirâfıyla cebinde yeşil pasaport taşıyan sivil bir devlet görevlisidir. Üstadın hizmetkârlarından rahmetli Üzeyir Şenler'in bize anlattığına göre, Gladio elemanı Bekir Berk tarafından istihbarata aktarılan bir isimdir. Nurtaşı medresesini "paralel nurculuğun" emniyet karargâhı gibi kullanan ekibin şefidir. Rahmetli sarraf Mehmed Büker ağabeyin bana anlattığına göre, ABD'de FBI elemanlarıyla görüşen bir abimizdir. Eski rahibe İngiliz hanımının Müslüman olmasında emeği olduğu gibi, Madam Mary'nin İngilizceye tercüme ettiği risalelerdeki "Yahudi" ta'birlerinin çıkarılmasında da elbette mukaddes yardımları bulunduğu inkâr edilemez. En kıymetli adamlarını -Zeki Sarıtoprak, Cemal Uşşak, Cemil Tokpınar, İhsan Atasoy gibi- Fetöye hediye etme âlîcenâblığını göstermiştir. Kıymetli hemşehrim Mustafa Çalışan'ı bile yıllarca Fetönün Gazeteciler ve Yazarlar Vakfına bağışlamış, muhteşem gecelerinde sunuculuk yaptırmış fedâkâr bir Paralel Nurcudur. Fetönün Dinlerarası Diyalog çalışmalarına "Bediuzzaman Sempozyumları" ile lojistik destek veren bir hamiyetperverdir.

Cavit Akdeniz ise eskiden Yeni Asya'da beraber bulunduğumuz sıradan bir Nur talebesidir. Mutlak vekil Hüsnü Bayramoğlu'nun kıymetli bacanağı ve merhum Çilingir Ali Savran abimizin damadıdır. En son bir ders esnâsında, maymuncuk köstebeğin kâfir i'lân ettiği Suffa Vakfında karşılaşmıştık. Aynı zamanda, Fırıncı abimizi kâfir i'lân eden maymuncuk köstebek fişçi Süleyman Yasin Akdeniz'in babasıdır.

Şimdi diyeceksiniz ki, bu dört ayrı Paralel Nurcudan bahsetmenin sebebi ne? İşte zurnanın zırt dediği yer de burası.

Arkadaşlar, bu dörtlüden FETÖcü polislerin muhbiri Selahattin Yurtlu, internet üzerinden Risale dersi yapıyor, bizim dostlarımıza da gönderiyor. Bana da çok göndermişti, ama aramız limonî olduğu için ben engellemişim. Bu muhbir dersiâm, geçenlerde yine canlı bir ders yapmış. Bahsettiğim Cavit Akdeniz dostumuz da telefonla canlı yayına bağlanmış. Uzun uzun sohbet ettiler, zevkle dinledim.
Meğer Sarıyer'de merhûm Üstadın bir müddet kaldığı ev şimdi dersane olarak kullanılıyormuş, isimlerini saydığım iş bu dört benzemezli dört zat, işte Sarıyer'deki o dersanede bir araya gelmişlermiş: Ne muhabbet efendim, ne muhabbet!

Yahu erenler, bayram değil seyran değil; her biri ayrı bir bahçenin gülü olan bu dört kişi -daha başka kimlerin olduğunu söylemediler- ne için bir araya geldiler dersiniz? FETÖcü polislerin muhbiri diyor ben çağırdım, maymuncuğun babası diyor ben çağırdım; kim çağırmışsa; ortak tek özellikleri isthbarat uzmanlığı olan bu muhterem insanlar hamd olsun ki ders için toplanmışlar. Hele muhbir Orakçıoğlu'nun tâ Elazığ'dan zahmet buyurması cidden göz yaşartıyor.

Ben de uzun zamandır Fırıncı abinin kontrolünde olan ekipler niye Gelecek'e göz kırpıyorlar diye düşünüyordum da, cevâb bulamıyordum. Sağolasın muhbir Selo, biraz anlar gibi oldum. Başka anlaması gerekenler de olabilir diye, muhbir Selo'nun dersini ülkeme duyurayım dedim.

Nasıl Selo, çayı hakettim mi?''

 

 5 Ocak tarihli Mustafa Kaplan uyarısı ise şu şekilde:

''2021 çok garib girdi doğrusu. Dün 4 Ocak’tı, Büyükçekmece’ye doğru gidiyorum, sıcaklık 18,5 derece. Yeni sene ile birlikte gökten ma’nevî saksılar düşmeye başladı, siz görmüyorsunuz, ben düştüğü yerleri görüyorum. Saksı kimin kafasına düşerse, birden mu’cize gibi te’sîrı görünüyor. Saksıyı yiyen erkekler birden kadın oluyor, mücrimler birden velâyet makamına yükseliyor. Ağrı Dağının tepesine çıkıp Allâhu ekber diye haykırmanın tam zamânı.

Benim hakkımda olmadık yalan ve iftiralarla söylemediğini bırakmayan eski dostum Abdülhamid Doğan bey beyaz bayrak çekmiş. Dün Kur’ân dersiyle meşgul olduğum için ancak gece görebildim. “Üstadım Bediüzzaman Said Nursi’nin ifadesiyle sükut ediyorum” demiş. Biz Müslümanız, beyana i’tibar ederiz. Arkadaşlarımdan da rica ediyorum, daha kimse Doğan’la ilgili yazı yazmasın. Ama, sayın Doğan ve arkasındakiler, bizi bebek zannetmesin. Bugüne kadar yazdıklarının hepsi arşivlenmiştir; onun hesâbı ayrıdır. İki, Gladionun bütün hesabları kapatıldığı zaman, herkesin payı kadar mes’ûliyeti de parantez içidir. Onun dışında, tekrar ekrana girmediği müddetçe dosyasını kaldırıyorum.

İkinci saksı da yılbaşı gecesi kendisini Seyyid diye yutturmaya çalışan Fetöcü polis muhbiri Selahattin Yurtlu’nun başına düşmüş, 45 dakikalık ses kaydı yayınlamış. Bugüne kadar ateşe benzin döktüğünü unutmuş, birden muslih olmuş. Sulh istiyor, barışmamız lazım diyor, benim ellerimden ayaklarımdan öpüyor. Hayatı yalan ve dubara olan bir hokkabaz dostumuz bu işte. Kaplan’ın belgesiz konuşmadığını anladım demiyor da, “Kaplan samimi bir meczubdur” diyor, beyaz bayrak kaldırırken bile rakkaselik yapıyor. Efendi, sen hele şöyle bir kenarda dur, senin cürmün ayrı. Eğer sulhu kabul etsem bile, evvelâ şu 45 dakikalık konuşmanı tahlilden sonra fikrimi açıklayacağım. Senin dosyan elimde. Sen evvelâ organize saldırttığın köpekleri susturacaksın, ondan sonra barışa soyunacaksın.

Bir üçüncü saksı, aşüfte roman yazarı kriptro Fetöcümüzün başına düşmüş. Hâlâ cesâret hapı almadığı için merdâne arz-i endâm edemiyor, ima ile hedef gösteriyor. Senin geleceğin yok, ben seni sahaya alacağım. Ne olur ne olmaz, yine de zırhını kuşanmayı ihmâl etme, eski çömezimsin, kıyamam.

Evet, siz adam gibi durdunuz da mı biz kefeni giymeye mecbur kaldık? Kırdığınız yumurta kırkı geçti. Otuz senedir kriptoluk misyonuyla Mustafa Kaplan’a, Molla Muhammed’e, Tahşiye’ye demediğinizi bırakmadınız; biz ise hocamızın tavsiyesine uyarak bir kelime cevab vermedik. Yeni 15 Temmuz için kıpırdamaya kalkmasaydınız, yine susmaya devâm edecektik. Susup kenara çekileceksiniz, aklı başında olanlarınızla adam gibi oturup konuşacağız. Dinimiz ve millî menfaatlerimizde ortak noktada buluşacağız. Ama, hâlâ Fetö ile el altından iş bitirmeye kalkanlar hâriç. Daha biz başlamadık efendiler. İki peşrev yaptık tozu dumana karıştınız; ciddî dosyalar açılınca ne yapacaksınız? Akıllı olun.

Bu 2021 garîb bir yıl olacak. Küçük dilinize mukayyed olun, yutmayasınız!..''

 

Haber: Sivil Düşünce Haber Portalı

sivildusunce.com