SİVİL DÜŞÜNCE HABER MERKEZİ / ÖZEL RÖPORTAJ


AK Parti Sosyal İşler Başkanlığı olarak bu dönem hayata geçireceğiniz projeleriniz nelerdir?
Sosyal Politikalarda yaptığımız devrim niteliğindeki yasalar ve değişiklikler ve çeşitli hizmetler var. Anayasadaki devlet tanımımızda ‘’sosyal devlet’’ diye yazar. Sosyal devletten kasıt, sadece yardıma ihtiyacı olanlar, engelliler, yaşlılar, dezavantajlılar grubu olarak da algılanabiliyor. Oysaki öyle değil. Toplumun tamamını kapsıyor bizim çalışmalarımız. Ama ülkedeki algı bu şekilde. 14-15 yıldır AK Parti’nin biliyorsunuz özellikle engelli ve yaşlılara yönelik birçok çalışma değişiklikler oldu; evde bakım hizmeti, engelli çocuğa aylık bağlanması, ailenin bu noktada gelire bağlanması, tıbbi gereksinimler, protez ve bakım ile ilgili her türlü hizmet veriliyor. Bezine varana kadar temin ediliyor. Yaşlılarla ilgili yine yaşlılık aylığı, bizim yerel yönetimlerle işbirliği yaptığımız Emekli Konaklarımız var. emekliler Konağında da emekli büyüklerimizin birlikte sohbet edebilecekleri bir mekan. Örnek verecek olursam, Konya’da her mahallemizde emekli konakları yapıldı.

‘’Farkındalık yaratmak üzere engelliler ve yaşlılar haftasında organizasyonlar yapıyoruz’’
Farkındalık yaratmak üzere engelliler ve yaşlılar haftasında organizasyonlar yapıyoruz. Bu dönemde de yine kampanyalarımız olacak. Bir yandan da güney komşumuz Suriye’de savaş durumu var.

‘’Sosyal İşler Başkanlığı olarak Suriye’deki Bayırbucak Türkmenlerine yardım kampanyası başlattık.’’
Oldukça yoğun bir katılım oldu. Nakdi değil, ayni yardımlar alındı. İçinde yiyecek, giyecek, battaniye, tekerlekli sandalye ve buna benzer gereçlerin tamamı sıfır ve kullanılmamış ürün olarak teslim edildi. Kızılay vasıtasıyla Bayırbucak Türkmenlerine ulaştırıldı. ‘’Devlet yapsın’’ mantığı var. devlet yapıyor tamam ama kültürümüz, dayanışmamız da var. en önemli göstergemiz bu. Şöyle bir inanıştan geliyoruz ‘’kendisi tokken komşusu aç yatan bizden değildir’’ diyen bir peygamberin ümmetiyiz. Bu faaliyetlerimizin, gelecekte gençlerimize örnek olmasını istiyoruz.

‘’Gençlerimiz sanal alemdeler, gerçeklik duygularını kaybediyorlar.’’
Gençlerimiz sanal alemdeler, gerçeklik duygularını kaybediyorlar. Savaş, ölüm ve doğal afetlerle ilgili görüntüleri Tv’lerde gördükleri zaman kanıtsamıyorlar. Bilim kurgu filmi izler gibi seyrediyorlar. Aslına bakarsanız bu tehlikeli.

Gençleri sanallıktan kurtarmak için çalışmalarınız olacak mı?

Olabilir. Ben bu teklifi getireceğim. Algı yönetimi ile ilgili çalıştayımız oldu. Bunun devamını da yapmayı düşünüyoruz. Dünyada artık herşey algı üzerine yönetiliyor. Özellikle sosyal medyada örgütlenen kişiler var ki, çok farklı bilgileri, doğru olmayan uydurma bilgileri paylaşıp, doğruymuş gibi bir algı yaratabiliyorlar. Bu çok tehlikeli. Daha önce okullarımızda medya okur yazarlığı dersimiz vardı. Çocuklarımız Tv izlerken daha seçici olması ve izleme noktasında kalite getirmek amaçlanmıştı. STK’larla çok yoğun işbirliği yapıyoruz. Açığız. Beraber hayata geçirebileceğimiz projeler olduğunda bunun çalışmalarını yapıp hep beraber Türkiye’nin geneline yayılacak şekilde projeleri hayata geçirebiliyoruz.

Ülkemize oldukça yoğun bir şekilde Suriyeli göçü oldu. Göçmenler için ne gibi çalışmalarınız oldu ve olacak?

Yaklaşık 2 milyona yakın Suriyeli geldi. Suriyelilere yönelik çok çalışmalarımız oldu. Bunların birçoğu ilke geldiklerinde etap etap kamplara yerleştirilmişlerdi. Kamplarda kalmak istemeyenler Türkiye’nin çeşitli bölgelerine yerleştirilmeye başlandı ve şu anda 81 ilimizde, ilçe ve köylerimize kadar her mahallemizde Suriyeli hemşerilerimiz var. Tabii, gönül ister ki onların ülkelerinde huzur gelsin ve geri dönebilsinler. Devletimizin Suriyelilere yönelik çok önemli çalışmaları var. Özellikle yerel yönetimlerle Türkiye’deki STK’larla çok güzel çalışmalar yaptılar. AK Parti de çok önemli çalışmalar yaptı. İl ve ilçe teşkilatlarımızın Genel Merkezimizle yaptığı çalışmalar oldu.

‘’Kamplarda yaşamak istemeyen Suriyeliler evlere yerleştiriliyor.’’
Kamplarda yaşamak istemeyen Suriyeliler evlere ve yurtlara yerleştiriliyor. Onların genç, dinamik nüfusları da var. Birçoğunun kayıt dışı çalıştığı yönünde ihbarlar geliyor. Onların Türkiye’de çalışabilmeleri için çalışmalar yapıldı. Geçici süreli ikamet ve çalışmalar yapıldı. Sağlık hizmeti almaları da farklı bir kategoride sağlandı. Entegrasyonla ilgili de Türkçe öğretilerek okullarda eğitim almaları sağlandı.

Kadına yönelik şiddet konusuna geçmek istiyorum.

Sadece kadına yönelik değil, çocuklara, yaşlılara, hayvanlara…vd herkese yönelik şiddet var. toplumsal bir cinnet hali var diye düşünüyorum.

Tabii ki. Kadına yönelik şiddeti katerorileştirmeyeceğim. Zira kariyer sahibi ve okumuş kadınlara yönelik şiddet daha fazla artmış durumda.

Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre, Üniversite mezunu kadın ve erkeklerin bu anlamda özellikle kadınların şiddete daha çok maruz kaldıkları yönünde bir araştırma sonucu var. Sosyal İşler Politikalar Bakanlığı’mızın girişimleriyle yasal zemin hazırlanmıştı. Evden uzaklaştırma, yaralama varsa ceza davası açılması, eşin hem maddi hem manevi tazminata mahkum edilmesi… vb gibi. Aileyi Koruma Yasası ile birlikte aslına bakarsanız çok büyük farkındalık oluştu. Özellikle Adliye, Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı’na bağlı Emniyet Teşkilatında polislerimizde bu konuda bazı eksiklikler vardı. Şöyle ki: Erkek, kadına şiddet uyguluyor, kadın karakola gittiğinde, polis ‘’eşindir, döver de sever de, hadi evine git’’ diyerek aynı eve geri gönderiyordu. Bununla ilgili olarak İçişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı bir protokol imzaladılar. Karşılıklı, meslek içi eğitim yapıldı. İlk anda müdahale etmeleri için sağlık çalışanlarına meslek içi eğitim verildi. Polislere de şiddet mağduru kadınlara nasıl işlem yapacakları, hangi prosedürü izleyecekleri eğitimi verildi.

‘’En başta çocuklarımızın eğitim alması gerekiyor’’
En başta çocuklarımızın eğitim alması gerekiyor. Özellikle çocukları yetiştirirken kötü örneklerle birlikte iyiyi nasıl yapabiliriz öğretmemiz gerekiyor. Bu toplumsal bir sorun. Bu, devletin ve hükümetin sorunu değil. Sonuçta kanun ve yasalar yapılıyor ama bunları uygulamadıktan sonra yeterli olmuyor.

Son dönemde gittikçe artan çocuğa yönelik psikolojik ve fiziksel şiddette basın ve medyada haberler artmaya başladı. Ebeveyn travması yaşanıyor diyebilir miyiz? Bu toplumsal sorun nasıl çözülebilir?

Bu tip insanların prototipine baktığımızda gelir düzeyi alt gelir seviyesinde olduğunu gözlemliyoruz. En güvenilir ortam, aile ortamı. Bu çocuklar en güvenilir yerde, aile ortamında şiddet görürse, dışarıda diğer insanlara nasıl güvenebilirler? Tabii, psikolojik travma da yaşıyor. Hassaten söylüyorum, bu tür olaylara şahitlik edenler varsa mutlak suretle kolluk kuvvetlerine bilgi versinler. O çocuğa göz yumarak iyilik etmiyorlar. Belki o çocuğun ölümüne sebep olabilirler. Sosyal hizmetler çocuğa sahip çıkıyor. Ya da yakınlarının yanına veriyor. Özellikle AK Parti iktidarı döneminde yapılan düzenlemeler kurumlarımızın ve çalışanlarımızın kalitesinin artırılmasına ve fiziki ortamlarının düzeltilmesiyle çocuklarımıza aile yuvası sunmaya çalıştık.

Sivil Düşünce okurlarına son olarak ne söylemek istersiniz?

Sivil Düşünce Haber sitenizi yakından takip ediyorum. Önemli konulara el atıyorsunuz. Tabii, sizinle de partner olarak sosyal sorunlara birlikte çözüm bulalım isteriz. Bu sadece hükümetimizin ve AK Parti’mizin tek başına yapabileceği bir şey değil. STK’larla işbirliğine AK Parti her zaman önem verdi, hala veriyor. Sorunları beraber çözümlüyoruz. Birtek dünya var, birtek ülkemiz var. Ne olur başkalarıyla kendimizi ve çocuklarımızı kıyaslamayalım. Çünkü bu durum motivasyonu sağlamıyor. Kötüye götürüyor. Ölümden başka herşeye çözüm var diye düşünüyorum.
 
Samimi ve içten röportajınıza çok teşekkür ederim Ayşe hanım.