1-Sizce Ak partinin yerel seçimleri kazanmasının sebepleri nelerdir ?

AK Parti, yerel hizmetlerde başarısını kanıtlamış bir parti. Recep Tayyip Erdoğan, 1994 yılında yapılan yerel seçimlerde,İstanbul Belediye Başkanı seçildiğinde, bazı ülkelerden daha büyük olan bu şehirde, başarısını ispatlayarak, halkın güven ve sevgisini kazandı.

Günlerce akmayan sular, hava kirliliğinin ciddi sağlık sorunlarına yol açması, çöp yığınları ve çevre kirliliği, ulaşım vb daha bir çok konudaki problemlere el attı ve çözdü..

AK partiyi sevmeyenler bile kendi aralarında konuşurken bu hizmetleri asla inkar edemezler. Belediyecilik bu partinin adeta tescillenmiş bir işidir.

Yıllarca şehirlerin “beyaz Türklerin” yaşadığı bölümlerine, çeşitli hizmetler yapılmış, yoksul kesim (varoşlar) bu hizmetlerden mahrum bırakılmıştı.. Biri geldi ve onları hatırladı…

Bu sadece teknik bir hizmet değil, aslında çok şeydi.Yok sayılan ve hakir görülen insanların da talepleri vardı ve onlarla benzer yaşamdan gelmiş biri, onları unutmamış ve değer vermişti.

AKP, Erdoğan demek ve Erdoğan da hizmet ve başarı demek. İşte bu yüzden bir kez daha AK Parti kazandı…

2- Yolsuzluk iddiaları, kasetlerın çıkması, Youtube ve Twitter’ın kapatılmasına rağmen, AK partinin popülaritesi Türkiye’de hala güçlü bir konuma sahip. Bunun sebebi nedir sizce?

Tek bir sözcükle açıklayacak olursam; güven derim…

O kasetler ilk çıktığında, mütedeyyin kesim aynen şöyle konuşuyordu. Velev ki, doğru olsun; o paralar Erdoğan’da bulunsun,; biz biliriz ki, Başbakanımız, o paraları bizler için kullanacak… Bunu “güven” dışında hangi sözcükle açıklayabilirsiniz ki!

Üstelik, geçmiş yıllarda siyasilerin yolsuzluklarına, rüşvetlere şahit olmuş bir halk var ve hala da azalsa da devam ettiğini düşünürken, söz konusu kişi Erdoğan olduğunda bunu kesin bir dille de reddebiliyor..

Bir miting alanında benzer bir soruyu sorduğumda şu cevabı aldım:

“Hikaye onlar, biz hiç birine inanmıyoruzdu. Yaşı büyük olanlar, Menderes’e de aynını yaptılar, o zaman koruyamadık Başbakanımızı ama şimdi canımız pahasına yanındayız diyorlardı. Seksen beşinde bir amca, ömrün sonundayım ama içim rahat torunlarımı bırakıp gideceğim dedi. Siz gençsiniz kızım, bizim yaptığımız hatayı yapmayın sahip çıkın başvekilinize dedi.

Bu konuda en çarpıcı yanıt, yine bir köylü teyzeden geldi. Evladım biz toprak insanıyız, toprağı tanır gibi adamın hasını da biliriz Tayyip, dürüst adam, iftira atanlar kendileri yolsuz; demesiydi.”
Hem zaten, yolsuzluk yapanı başta Erdoğan affetmezdi. Dolayısıyla, halk bu iddiaların amacının, doğru bile olsa yolsuzlukla mücadele değil, Hükümete ve bilhassa sevdikleri liderlerine karşı yapılmış bir devirme, yıpratma girişimi olduğunu gördü..

Yine Youtube ve Twitter gibi konularda da Erdoğan’ın anlattıklarını samimi buluyor ve hatta eski ezilmişlik halinin intikamını alırcasına Başbakanlarının, dik duruşundan gurur duyuyorlar.
Erdoğan, halk ile birebir iletişim kurmayı başarabiliyor. Bu onların sözcüklerini kullanıyor anlamında değil. Aynı dili kullanıyor olması, çok kişinin sandığı gibi sadece sözcüklerden ibaret değil, sahici ve içten olması demek. Yani, siyasi bir kazanç için yapmıyor zira; kendisi de zaten onlardan biri.

Halkına, kültürüne, geleneğine tepeden bakan biri değil. Bizim gibi ülkelerin aydınlarının en büyük sorunu da bu, yani; kendileri olmaktan uzaklaşmaları..

3- Siz oy verirken neye göre öncelik belirlediniz?

Geçmişte yapmış olduğu hizmetler ve sözünde durması. Vizyon sahibi bir parti olması…
Yerel politikalardaki başarısının yanı sıra 100 yıllık sorunumuz olan Kürt sorununa da el atıp, bu konuda yaptığı çeşitli açılımlar..

Sadece ülkede değil, dünyanın birçok yerindeki haksızlıklara meydan okuma cesareti ve tüm bunları yaparken içe kapanan değil, dışa açık bir ekonomi ve AB konusundaki çalışmalarını da sürdürüyor olması…

Daha söyleyecek çok şey var da….

Şimdilik bu kadar…

Teşekkür ederim..

Güldalı COŞKUN – SİVİL DÜŞÜNCE Genel Koordinatörü.