İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, gündeme dair açıklamalarda bulundu. Akşener açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

"Biliyorsunuz, geçtiğimiz Cumartesi günü Denizli’deydik.

Millet bizi çağırdı, bize de icabet ettik.

Söylenecek sözümüz var dedik.

Denizli’nin sesini, tüm Türkiye duysun dedik.

Sağ olsunlar, Denizlili kardeşlerimiz de, 29 Ekim Meydanı’na adeta aktı.

Denizli’deki toplantımız,

Türkiye’nin her köşesinde yaşanan, huzursuzluğa, yokluğa, işsizliğe, adaletsizliğe,

“Artık Yeter” diyen bir, “Millet Refleksi’ydi”.

Milletin kurduğu bir partiyi, dağıtmaktan,

Genel Başkanı’nı, “Teneşire yatırmaktan” bahseden Sayın Erdoğan’a,

“Orada dur bakalım!” diyen, bir Millet Refleksi’ydi.

Milletimiz, Denizli’den dedi ki;

“Siyasette son sözü ben söylerim.

Benim irademe el uzatmak, kimsenin haddi değildir.”

Milletimiz, Denizli’den dedi ki;

“İYİ Parti yalnız değildir.

Demokrasinin kuralları içinde, yarışa ve mücadeleye varım,

ama tehdide, baskıya, zorbalığa asla izin vermem.”

Milletimiz, Denizli’den dedi ki;

“Mağrur olma Sayın Erdoğan, senden büyük Millet var, senden büyük Allah var!”

Denizli 29 Ekim Meydanı,

Bu ucube sisteme, ve onun sonuçlarına mahkum edilen, aziz milletimizin,

köprüden önceki son çıkış uyarısıdır.

Bunu anlayan anlar.

Anlamayan da, zaten sandıkta milletin tokadıyla uyanır.

Bu vesileyle, bir kez de buradan, Denizlili kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum.

O meydanı dolduran, demokrasi aşığı her bir vatandaşımızdan, Allah razı olsun.

Dava arkadaşlarım;

Denizli’deki kalabalığı gören bazı iktidar mensuplarını, kaşıntı tutmuş.

Alan şöyle miydi, kalabalık böyle miydi diye, dedikodu sıraları oluşmuş.

Panik rüzgarları, Beştepe koridorlarında esmeye başlamış.

Elbette şaşırmıyoruz.

Verdiğimiz rahatsızlıktan da, hiç üzgün değiliz.

Çünkü biz, milletimizin arasındayız.

Her ilde, her ilçede, milletimizle hemhal oluyor, dertleşiyoruz.

Girilmedik sokak, çalınmadık kapı bırakmıyoruz.

Milletimiz de bu samimiyeti, bu gayreti görüyor, bizimle birlikte yürüyor.

O nedenle, dedikoducu iktidara sözüm şudur;

Nazar etme ne olur; çalış, senin de olur!

Biz, Denizli’ye, milletimize tercüman olmak için gittik.

Milletimizle buluşup, dertlerini, o meydandan, saraydakilere duyuralım diye gittik.

Ve biliyorum ki, duydular.

On binlerce vatandaşımızın,

verdiği cevapları, ilettiği mesajları, gayet net bir şekilde duydular.

Ama ar damarı çatlamışlar, her zaman yaptıkları gibi, kulaklarının üzerine yattılar.

Olsun.

Önce, duyacaklar.

Sonra, daha güçlü duyacaklar.

Sonra, kulakları sağır edecek şekilde duyacaklar.

Sonunda, ya gereğini yapacaklar, ya da çekip gidecekler.

Bu kadar basit.

Yalnız, ben size bir şey söyleyeyim mi;

22 aydır, milletimizin arasındayım.

Türkiye’yi, il il, ilçe ilçe geziyorum.

Ve görüyorum ki milletimiz, kararını çoktan vermiş.

Sayın Erdoğan ve arkadaşları için, artık yol görünmüş.

Bavulları toplama vakti, artık gelmiş.

Hareket saati, artık gelip çatmış.

Bu vesileyle,

Sayın Erdoğan’a iyi yolculuklar, emeklilik hayatında da başarılar diyorum.

Değerli milletvekilleri;

Geçen hafta, bu kürsüden konuşurken dolar 10 lira 43 kuruştu.

Bu sabah 13 lira.

Bu ne demek biliyor musunuz?

Bir hafta içinde dış borcumuz 1 trilyon 180 milyar lira arttı demek.

Hani şu bol garantili projeler var ya.

Hani o beş müteahhidin kasaları var ya.

İşte o kasalara 420 milyar lira daha girdi demek.

Kendisi bu sıralar yurt dışında turistik faaliyetler peşinde.

Ama Damat Bakan’ın geçen yıl ülkemizi içeriye dolar ve altın cinsinden borçlandıran akıl dolu stratejik hamlesinin sonuçları bugün maalesef karşımızda.

Çünkü Damat Bakan’ın olağanüstü vizyonu sağ olsun.

Bu artış aynı zamanda cebimizden fazladan 320 milyar lira çıkması demek.

Yani sadece bir hafta içinde Türkiye’nin borcu 1 trilyon 920 milyar lira arttı demek.

83 milyon vatandaşımızın her birinin cebinden 8 asgari ücret kadar para çıktı demek.

Bu arkadaşlar pek oralı değil ama sadece 1 hafta içinde geçen sene alın terimizle çalışarak, üreterek kazandığımız millî gelirimizin üçte birini, faiz olarak geri verdik demek.

Peki tablo bu kadar ciddiyken iktidar mensupları ne yapıyor dersiniz?

İktidar yine her zamanki gibi; durmak yok, saçmalamaya devam…

30 yıldır dolar karşısında değer kaybetmeyen Japon Yeni’yle beyin yakan kıyaslamalar yapanlar mı dersiniz…

Matematik bilimini ağlatma pahasına sözü, “Amerika Birleşik Devletleri bizi kıskanıyor’a” getirenler mi dersiniz…

5 bin liralık kaşkoluna laf edenlere; “Bizimkiler dizisinin kapıcısı değiliz ya.” diyerek genel başkanının apartman görevlisi sevgisini yepyeni seviyelere taşıyan densizler mi dersiniz…

Utanmadan; “Ayda iki kilo et yiyorsak yarım kilo yeriz. Domatesi iki kilo yerine, iki tane alırız.

Kış günü turfanda sebzeleri kullanmak zaten sağlığa da çok faydalı değil.

Biber alırız, bir kilo alacağımıza 3 tane alırız.” diyen beslenme uzmanı milletvekili mi dersiniz…

Zor durumdaki çiftçilerimize; “nankör” demeye kalkan hadsizler mi dersiniz...

Biz; “Bir ay içinde LPG’ye 4 defa zam yapıldı.” deyince; “Yeni bir ekonomik rota deniyoruz.” diyen üstün zekâlı navigasyon uzmanları mı dersiniz...

Hatta Batman’da sergilediği dört işlem bilgisiyle dosta güven, düşmana korku salan ünlü ekonomist sayın Erdoğan’ın bizzat kendisi mı dersiniz…

Ez cümle kolektif bir saçmalama furyası almış başını gidiyor.

Milletimiz her gün daha da fakirleşirken sayın Erdoğan’ın himayesindeki cehalet festivali tüm hızıyla devam ediyor.

Ne diyelim, Allah ıslah etsin.

Aziz milletim;

Ne sayın Erdoğan, ne de ortaklarının, Türkiye’ye verecek hiçbir şeyleri kalmadı.

Bu yüzden, milletimizin iradesine saygısızlıkta sınır tanımıyorlar.

Bunlar, artık, milletimizin önemli bir bölümünün, güvenerek yetki verdiği kadrolar değil.

Sayın Erdoğan önceki gün, meseleyi yine getirdi, başkalarının üzerine yıktı.

Ne dedi biliyor musunuz?

“Kur, faiz ve fiyat artışları üzerinden oynadıkları oyunu görüyoruz.

Kurdaki yükselişi bahane ederek, hiçbir mantıklı izahı olmayan,

fahiş fiyat artışları yapan fırsatçılara, göz açtırmayacağız.

Hepsinin tepesine tepesine bineceğiz.”

Kardeşim, ülkeyi yöneten sensin.

LPG’ye, doğalgaza, mazota, benzine, elektriğe zammı yapan sensin, sen.

Şimdi çıkmışsın, “Bu fiyat artışları, fırsatçılar yüzünden oluyor.” diyorsun.

Madem öyle, o zaman şu ana kadar gereğini niye yapmadın?

Anca atıp tutuyorsun.

İşi hep, başkalarına fatura ediyorsun.

Madem öyle, çık, gereğini yap, milletin sırtına yapışmış keneler varsa, sök at."

Sivil Düşünce Haber Portalı