Semra Polat, "Narin cinayetini örtbas eden Güranlar'a ait paralel evren" başlıklı yazısında, Güran ailesinin köyleri Tavşantepe'den başlayarak bölgede korku düzeni oluşturduklarını yazdı.

Polat yazısında, Güranlar'ın devletin gücünü arkalarına alarak bölgede tehdit, şantaj, cinayet, silah kaçakçılığı ve adam kaçırma gibi kirli işler yapmış olabileceklerine dikkat çekti.

Semra Polat'ın yazısı şöyle:

"Narin’in cesedinin ortaya çıkmasının üzerinden tam bir hafta geçti. 27 gün önce hakkında kayıp ilanı verilen Narin’in ölümüyle ilgili sır perdesi aralan(a)madığı gibi köydeki “Paralel Güran Evreni” de gizemini koruyor.

Narin’in yaşadığı Tavşantepe köyünde jandarmanın, arama kurtarma ekiplerinin ve Ankara’dan giden özel ekiplerin köylüler tarafından yönlendirildiği belirlendi. Güran ailesi ve özellikle de hem köy muhtarı hem de ailenin beyni görevini yürüten Salim Güran’ın, jandarma ekiplerini farklı noktalara yönlendirerek cinayete ilişkin kanıtları yok etmek için zaman kazanmaya çalıştığı belirtiliyor. Köyde yaşanan intihar süsü verilen ölüm olaylarının altında cinayetlerin olabileceği, kaçırılan insanların bu köyde infaz edildiği, kimsesiz çocuk mezarlarının bulunduğu da gizemini koruyor iddialar arasında. Narin’in kaybına ilişkin sosyal medya ağlarında duruyu yapan aile, hemen akabinde ya telefonlarını kapatıyor ya da sim kartlarını değiştiriyor. Öyle ki köyde yaşayan 70 yaşındaki bir kadının dahi telefonundaki sim kartı değiştirdiği belirlendi. Tüm arama kayıtları, mesajlaşmalar, ses kayıtları ve veriler de teker teker silinmiş.

Salim Güran, telefonundaki ses kayıtlarını niye sildiğine yönelik savcılıkta verdiği ifade ise kan donduran cinsten. Salim, telefonuna ses kaydı uygulaması indirdiğini belirterek, Olaydan 10-15 gün önce telefonuma ses kaydı programı indirdim. Konuştuğum şeyleri daha sonra hatırlamak için bu programı indirmiştim. Ben ses kayıtlarını silmedim ancak olay günü arama kayıtlarını sildim. “ diyor. Ses kaydı ile kimlerin sesini neden kayıt altına alıyordu? Ses kaydı alarak tehdit, şantaj ve baskı mı uyguluyordu? Ses kayıtlarını kim ve/veya kimler için alıyordu? Kayıtlarla ilgili verdiği savcılık ifadesinde çok daha gizemli bir gerçeği ifşa ederek, "Olay akşamı kardeşim Arif'in ahırında 380 adet mermi yakalandı. Bana bunun haber verdiler. 'Tanıdık yok mu' diye sordum. Bu sebeple tüm kayıtlarını sildim" Arif Güran söz konusu yüzlerce mermiyi kendi ahırında neden bulunduruyordu? Arif Güran’ın oğulları ile Salim Güran ve çocukları, “Büyük ve köklü bir aileye mensubuz” Güranların “köklü bir aile” olmaları bölgeye korku salmaları nedeniyle mi yoksa bölgede kirli işler yapmaları nedeniyle mi? Zira Salim Güran’ın ifadesiyle Narin olayının yaşandığı akşam Arif Güran’ın ahırında olduğu söylenen 380 adet mermiye ilişkin ne kamuoyunda yankı uyandı ne de basın üzerinde durdu. Köyde çok sayıda mühimmat deposu olduğuna yönelik iddialar da kulak ardı edilecek gibi değil.

Narin'in annesi Yüksel Güran'ın tansiyonunu ölçtürme bahanesiyle kapısında bekleyen ambulansa bindiği, göğsünden çıkardığı şırınga ile kanını almalarını zira bunu jandarmanın istediğini söylediği, kanın alındığını ve ambulansa binen Salim Güran'a verildiği, dışarıda bekleyen sağlık görevlisinin bu uzun süren tansiyon ölçme süreci nedeniyle kapıya yöneldiği, Salim G'nin hemen dışarı çıkarak eve yöneldiği, gelen sağlık görevlisinin bu durumu jandarmaya bildirdiği ve jandarmanın bu konuyla ilgili bir talebinin olmadığı, kanın alındığı şırınganın Salim G.'dan alındığı jandarma kayıtlarında yer alırken basına da konu oldu. Anne Yüksel Güran ile Salim Güran bu kanın alınmasını neden talep etti? Alınan başka kan varmı? Bu kan ne için ve nerede tahlil edilecekti ya da nerede kullanılacaktı? 

Ben bu satırları kaleme alırken, Salim Güran'dan battaniye içine sarılı Narin Güran'ın cesedini aldığını itiraf eden Nevzat Bahtiyar'ın eşi, jandarma eşliğinde Tavşantepe köyündeki evinden bir kısım eşyalarını alarak minibüsle köyden uzaklaştı. Narin'in cesedinin sarılı olduğu söylenen söz konusu battaniye halen bulunamamışken, Nevzat'ın eşi evden neleri götürdü? Cinayetle ilgili yeni gözaltılar ve tutuklamalarla birlikte sorguların tekrar yapılması beklenirken köyde arama ve delil tespiti yapılabileceği düşünülmedi mi? Jandarma, Nevzat'ın eşinin eşyaları almasına yönelik izni neye dayanarak verdi? Narin'in katil ya da katilleri tespit edilene kadar köyden bir iğnenin dahi çıkarılmaması ve olası dedillerin karartılmaması için özen gösterilmesi gerekirken nasıl oluyor da köylüler diledikleri gibi evlerinden eşya çıkarabiliyor? Tüm bunlar delilleri yok etmek, karartmak değil de nedir? Soruşturmayı yürüten görevliler neden bu kadar sorumsuzca davranıyorlar? Yoksa asıl amaç, Narin'in katil ya da katillerinin bulunmaması mı? Tüm bu sorular yanıtlarını bekleyen önemli noktalar.

Jandarma komutanının Narin’in kayıp olduğu günlerde yöneltilen sorularla ilgili olarak, “inşallah bulacağız, Narin’in sağ salim bulunacağı müjdesini size vereceğiz” diyerek ellerini ovalaması, AK Partili milletvekilinin "Bütün aile kötü değildir bazıları dostumuzdur" deme gereği duyması, Güran ailesinin avukatı aracılığı ile yaptıkları açıklamada, “Dış güçler bu devletin başına bu bölgenin başına terör belasını sardı malumunuz, ama bu aile hep devletine bağlı oldu.” söylemleri aslında her biri kendi içinde şifrelenmiş özneler. Tavşantepe köyü sınır köyü olmadığı halde köye ilişkin hem ailenin hem de iktidar çevreleri tarafından “stratejik öneme haiz” etiketleriyle Güran ailenin bölgede aslında devlet bazlı paralel evren oluşturduğunu gösteriyor. Ayrıca Güran ailesi tüm bu söylemleriyle bir anlamda devletin desteğini üzerilerinden çekmemesini, aksi takdirde yer aldıkları kirli işleri ifşa edeceklerine yönelik örtülü tehdit de içeriyor olabilir! Bu nokta oldukça önemli. 

Kaybolan çocuklar ve köydeki sahipsiz çocuk mezarları da üzerine durulması gereken bir diğer önemli konu. Kaynaklarımdan edindiğim bilgiye göre Narin’in birkaç yıl önce “kaza ile öldüğü” söylenen ablası Tülin’in mezarının Güran ailesi tarafından “yeni bilmiyoruz, hatırlamıyoruz” diyerek eğer Tülin’in ölümüne yönelik bir cinayet ya da ortaya çıkması muhtemel bir gizliliğin örtbas edilmesi için yapılmış manipülasyon olduğu söyleniyor. Kaldı ki anne Yüksel Güran da kızı Narin’in kaybı ve ölümü ile ilgili savcılığa verdiği ifadesindeki her soruya ya “bilmiyorum” ya “unuttum” ya da “hatırlamıyorum” sözleriyle cevap veriyor.

Baba Arif Güran, savcılıktaki ifadesinin ardından serbest bırakıldı. Basına yaptığı açıklamalarda ısrarla göz teması kurmamaya, cinayet şüphelisi Salim Güran’ı koruyup kollama girişimi içerisinde olduğunu görüyoruz. Oysa kamuoyunun Arif’in kızı Narin’in cinayetine ilişkin yaptığı açıklamasında, “kardeşim bile olsa gereken yapılsın ve adalet yerini bulsun” demesi bekleniyordu. Olmadı.

Güran ailesinin profesyonel bir şekilde hukukçu, sosyolog ve kişisel gelişim eğitimlerine tabi tutuldukları her hallerinden belli oluyor; tutarsız ifadeler, suç teşkil etmeyecek söylemler, sakinlikleriyle dikkat çekmeyecek beden dilleri. Anladığımız kadarıyla Tavşantepe köyü, cinayette öylesine profesyonelleşmiş bir yer ki cesede yönelik kriminal delillerin ortadan kaldırılmasını bilecek şekilde uzmanlaştırılmış. Öyle ki Narin’in nasıl ve kimler tarafından nasıl katledildiği, katledilmesinin ardından nerede bekletildiği, onca jandarma ve arama kurtarma ekiplerinin denetiminde olan Eğertutmaz Deresi’ne cesedin nasıl ve kaybolduktan kaç gün sonra getirildiği dahi gizemini koruyor. Tüm bunların yapılmasında hangi kamu görevlileri, hangi güçler devreye girerek yardım etti ve göz yumdu?

Narin’in mezarını ziyaret eden bakanları, aileye taziyeye gitmemesi de bu noktada önemli bir detaydır; devletin gücüyle paralel korku evreni oluşturan ailenin bundan böyle bölgede diledikleri gibi top çeviremeyeceklerinin fotoğrafı idi.

Son minvalde Güran ailesinin, yaşadıkları bölge özelinde Diyarbakır ve çevre illerde de devlet güvencesi altında paralel evren oluşturdukları, bu sayede diledikleri gibi at koşturdukları, bu sayede tüm kirli işlerden sıyrıldıkları görülüyor. Ailenin yaptığı “Dış güçler bu devletin başına bu bölgenin başına terör belasını sardı malumunuz, ama bu aile hep devletine bağlı oldu.” sözleriyle devlet gücünü arkasına alarak kirli işler yaptığı, korku saldığı, tehdit ve şantaj yoluyla paralel güç oluşturduğu gerçeğini ortaya çıkarıyor. Mit, İçişleri Bakanlığı, ve ilgili kurumlar tarafından Tavşantepe ya da eski adıyla Çulî’de geçmişe yönelik en az 30 yıl geriye dönük olarak detaylı bir inceleme başlatılması gerekiyor. Bu köyde yaşanan intiharlar, cinayetler, devlet adına yapıldığı söylenen kirli işler… Geriye dönük yapılacak incelemelerde Tavşantepe’den yeni bir Susurluk çıkması ihtimalini göz ardı etmeyin.

Narin cinayetinde görev alan tüm yetkililerin görevden alınarak yerlerine konusunda uzman yeni bir kadronun getirilmesi elzemdir. Aksi takdirde ne Narin'in katilleri ortaya çıkacak ne de tutuklananlar cezaevinde kalacaklar. En geç 6 ay sonra tüm tutuklular serbest bırakılabilir."

Yazının tamamını okumak için linke tiklayın: 

https://www.sivildusunce.com/makale/narin-cinayetini-ortbas-eden-guranlara-ait-paralel-evren-m411.html

 

Sivil Düşünce