Demokratik Sol Parti Başkanlık Kurulu Genel Başkan Önder Aksakal başkanlığında bugün DSP Genel Merkezi'nde toplandı. Toplantı sonrası Genel Başkan Aksakal, başta 2022 asgari ücretin değerlendirilmesi olmak üzere son güncel gelişmeler hakkındaki düşüncelerini, düzenledikleri basın toplantısıyla kamuoyuyla paylaştı.

Aksakal açıklamasında;

"DSP Başkanlık Kurulu olarak 2021 yılının son Olağan Parti Meclisi Toplantısı öncesinde yapmış olduğumuz bu toplantımızla birlikte, ülke gündeminde yer alan önemli bazı konu başlıklarına ilişkin değerlendirmeleri sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Öncelikle en sıcak konu olarak milyonlarca çalışan emekçi insanlarımızı yakından ilgilendiren 2022 yılında uygulanacak Asgari Ücretin, öngörülerimize ve beklentilerimize yakın bir rakam olarak belirlenmesine rağmen hemen beraberinde gelişen kur değişiklikleri sonucunda hedeflenen amaçtan hızla uzaklaşılan bir manzarayla karşılaştığımızı belirtmek isterim.

Zira, 18 Kasım 2021 tarihli Basın toplantımızda 4.090.-Lira olarak önerdiğimiz Asgari Ücret tutarını, Merkez Bankası Para Politikaları Kurulu Kararları sonrası ani yükselen kur farkı sonucu oluşan şartlar çerçevesinde yeniden değerlendirip 4.580.-Lira olarak güncellemiş ve bunu da 09 Aralık 2021 tarihli Basın toplantımızda sizlerle paylaşmıştık.

Asgari Ücret Tespit Komisyonunun dün itibariyle çalışmalarını tamamlayarak üzerinde uzlaşılan Asgari Ücret tutarının 4.253.-Lira olarak tespit edilmiş olmasını, öncelikle dar gelirli çalışanlarımız adına bir nebze nefes aldıracak nitelikte görsekte, sorunun çözümüne kalıcı bir katkı koymaktan uzak olduğu açıktır.

Asgari Ücret üzerinden alınan Gelir ve Damga vergilerinin kaldırılması kararını isabetli bir yaklaşım olarak değerlendiriyoruz.

Yeni kararların emekçilerimize ve işverenlerimize hayırlı olmasını diliyoruz.

Demokratik Sol Parti olarak; her zaman üretken noktada yer aldık, bu açıdan Asgari Ücret konusunda da kapsamlı ve gerçekçi çalışmalarımızın neticesinde ortaya koyduğumuz öngörü ve önerimize yakın bir rakamın belirlenmiş olması, sorunların çözümüne olan ciddi ve kararlı çalışma tarzımızın bir göstergesi sayılmalıdır.

Açıklanan kararlar içerisinde yer alan Asgari Ücret üzerinden Damga vergisi ve Gelir Vergisinin de kaldırılması konusunda, Anayasamızın 73. maddesi hükümleri kapsamında yasal bir düzenlemeye gereksinim olduğu ortaya çıkıyor, dolayısıyla bu konuda ivedi bir çalışmanın TBMM’ne getirilmesi gerekmektedir.

Zira söz konusu Anayasa maddesinde herkesin, kamu giderlerini karşılamak üzere malî gücüne göre vergi ödemekle yükümlü olduğu belirtilmekle birlikte bu gibi yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağını hükme bağlamıştır.

Ekonomide yaşanan sıradışı gelişmeler sonrasında gelinen noktada, asgari ücretlerde yüzde 50,5 düzeyinde gerçekleştirilmesi kararlaştırılan artışın, eğer sağlıklı ve güvenli politikalar ortaya konulamazsa kısa sürede etkisini kaybedeceği ve yaşadığımız bu sıkıntılı sürecin başlangıç noktasına dönülmesi kuvvetle muhtemel görünmektedir.

Asgari Ücret açıklamasının hemen ardından benzinin litre fiyatına yapılan 56 kuruşluk zam uygulaması, bugün itibariyle dövizdeki yükselişin son 24 saatte yüzde 10 düzeyine çıkması, dövize yapılan doğrudan müdahalelerle Merkez Bankasında bulunan yüz milyar doların üzerindeki rezervin 3-5 milyarlık kısmının kalması bunun en çarpıcı örneğidir.

Bugünden sonra temel gıda ve başta elektrik, doğalgaz, akaryakıt gibi temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarında bir otokontrol sistemi kurgulanamazsa, paranın alım gücü korunmaz, aynı kapsamda oluşacak fiyat artışları kontrol altına alınamazsa toplumun ve dolayısıyla hükümetin daha da sıkıntılı bir mecraya sürüklemesi kaçınılmazdır.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikaları Kurulu’nun politika faizini 100 baz indirme kararı sonrasında biraz daha hareketlenen döviz kurlarının kontrolünde bir süre daha zorluklar yaşanacağı aşikardır.

Beklentimiz ve umudumuz şudur ki, alınan kararlar ve uygulanan tedbirler öncelikle TBMM’nde görüşülerek kabul edilen 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu

içeriğinde yer alan başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere tüm kurumların genel gider kalemlerinde yapılacak tasarruflar ölçüsünde başarıya ulaşacaktır.

Tüm bu yaşananlar, geçmişte söylenmiş ve toplumun hafızasına kazınmış olan “iktidarların kaderini tencere belirler” sözünü bir kez daha aklımıza getirmektedir.

Dolayısıyla yaşanan bu süreçte son siyasi, ekonomik ve toplumsal olaylara ve gelişmelere baktığımızda seçimlerin daha erken bir zamanda yapılmasını zorunlu kılacağına işaret etmektedir.

Bu durumda bir başka önemli detay gündemin birincisi konusu haline gelecektir ve seçimlerin Haziran/2023’de zamanında yapılması konusunda kararlı görünen Sayın Cumhurbaşkanı, Anayasanın 101. Maddesinde tanımlanan kriterler kapsamında, kendilerinin yeniden aday olması halinde nitelikli bir tartışmanın fitilini de ateşlemiş olacağını hesaba katmalıdır. 

Tabii ki, erken ya da zamanında yapılacak seçimlerde Demokratik Sol Parti halkımızın umudu olarak seçim pusulasındaki yerini alacaktır.

Bugün tek merkezden koordine edilen toplumsal algı çalışmalarını yürütenlerin her türlü şüpheyi içinde barındıran kamuoyu yoklamalarında DSP’ye özellikle yer vermeyişlerini de dikkatle ve ibretle takip ettiğimizi belirtmek isterim.

Geçmişte DSP’ye oy verenler ile bugün DSP’ye oy vereceklerin “Neredesiniz?” diyen çığlıklarını her gün daha güçlü şekilde duyuyoruz. Bir taraftan yeni örgütlenmelerle birlikte seçimlere canla başla hazırlanıyoruz.

Sizlerin de yakından bildiği gibi 31 Mart 2019 seçimlerinde herhangi bir açık veya gizli ittifakta yer almadan tek başına giren Demokratik Sol Parti Türkiye genelinde Büyükşehirlerde 401.165 seçmen desteğiyle % 1,47 oy almış, Türkiye genelinde ise 418.055 seçmenin desteğini alarak 7 Belediye Başkanlığını elde etmiştir.

1.385 seçim çevresinin yalnızca 411’inde aday göstererek elde edilen bu sonucun, tüm seçim çevrelerinde katılımla çok daha yüksek oranlara ulaşabileceği hususu da izahtan varestedir.

Demokratik Sol Parti 36 yıllık geçmişi, birinde 66 milletvekili ile tek başına olmak üzere üç kez devlet yönetme sorumluluğu üstlenmiş, Türkiye siyasetinde özgül ağırlığı olan bir partidir.

Bu da DSP’nin siyasi birikim ve tecrübesinden gelmektedir. Çünkü Türkiye siyasetinde doğruluğun, dürüstlüğün, milliyetçiliğin, halkçılığın markası DSP’dir!” sözlerine yer verdi.


Sivil Düşünce Haber Portalı