Akşener’in önemli açıklamalarda bulunduğu programın satır başları şöyle:
ÖNCE SAYIN ERDOĞAN OLSUN AŞIYI
Önce Sayın Erdoğan olsun aşıyı o zaman bakalım duruma. Aşı yaptırılması lazım aşı ile gili pek çok çalışma var. Çin aşının ben güvenilir olup olmadığından ziyade henüz üçüncü aşamayı geçmediklerini okuyoruz. Rusya’nın aşısı var, Almanya’nın aşısı var ve ABD’nin aşısı var bunların üçüncü fazlarını geçtiğine dair bilgilimiz var. Mesele aşının ötesinde bir zihniyet meselesi. Biz Türkiye olarak partili Cumhurbaşkanlığına geçtikten sonra kurumsal değil bireysel ilişkiler var. Çin’i çalışmış bir arkadaş var. , Çin Afrika ülkelerinde ve ………….aşı insanın sağlık ile alakalı bir durum. Bir dönem Sayın Putin sevdası vardı şimdi Çin’in yöneticileri dostum olmuş durumda. Tek bir aşı o aşının olumsuz sonuçlarıyla karşılaştığımız süreçte bıraktık onu diyelim, Türkiye’ye aşı nereden gelecek? Almanya’dan hatta Rusya’dan bağlantıların kurulması gerekir. Böyle bir çalışmanın yapılması gerekirdi vatandaşın sağlığı açısından.
Türkiye gittikçe daha hesap vermekten uzak, şeffaflıktan uzak otoriter yönetimlerin olduğu ülkelerle yakın ilişkiler içerisinde. Sayın Erdoğan bireysel ilişkiler kuruyor. Gittikçe Türkiye daha hesap vermekten, şeffaflıktan uzak, otoriter yönetimlerin yoğun olduğu ülkelerle bireysel ilişkiler içinde. Türkiye hızla batı liginden, AB’ye girip girmemenin konuşulmadığı bir dünyaya doğru gidiyoruz. Katar meselesinin de tartışılmasının nedeni bu
KATAR’IN KATAR OLMASIYLA MÜSLÜMAN OLMASIYLA ALAKASI YOK BU GİZLİLİKLE ALAKALI
İtibardan tasarruf olmaz kavramını doğru bulmuyorum, medeniyetle alakası yok. İtibar sizin nüfuz cüzdanınızı, paranızı, pasaportunuzu değerli kılmaktır, ne giydiğiniz önemli değildir. Churchill baya kötü giyinen bir adamdı. Ama Churchill’in kazandırdığı itibarın yansımasını düşünün. Çok süper arabalara binmekle, Kıbrıs’a 7 uçakla gitmekle olmaz. Bunu hepimizin verdiği vergilerle yapıyorsunuz. Bu, zihniyetle alakalı bir durum. Katar ile ilişkilerin vatandaşa anlatılması gibi bir derdi olmadığı için böyle anlaşılıyor.
Katar’la yapılan ilişkilerin anlatılma derdi olmadığı için yanlış ilerliyor. Türkiye ekonomisini bu kadar paranın rahatlatması mümkün değil. Katar yerine başka yerde olabilir yatırımcı gelmesi açısından itiraz etmemiz mümkün değil ister Hollandalı ister Katarlı orada mesele yok. Tank Palet Fabrikası konusunda 50 milyon dolarlık bir eksik sebebiyle verildiğini biliyoruz. Bu rahatlatacak bir yatırımsa 50 milyonu biz getirelim. Bütün mesele Katar ile olan ilişkilerdeki gizlilik. Su meselesi deniliyor ne olduğunu bilmiyoruz ticari sır diye bir kavram var. Niye ekonomisi şeffaf olması gereken ülkelerde böyle bir şey yok. Katar’ın Katar olmasıyla Müslüman olmasıyla alakası yok bu gizlilikle alakalı. Bu tür ilişki biçimleri ileriki aşamalarda Türkiye’nin başını derde koyar.
UYGURLAR MÜSLÜMAN DEĞİL Mİ?
Uygur Türkleri ile ilgili meseleyi de anlıyorum. Sonuçta Doğu Perinçek de iktidarın bir parçası. Bir yandan. O konuda Çin’in dokunulmazlığı var arkadaşta. Uygurlar Müslüman değil mi? Bir taraftan yerli ve milli tanımı üzerinden hain gibi tanımların uçuştuğu bir Türkiye’de yaşıyoruz. Bir yandan kamplarda kampların içinde ve her eve bir Çinli erkeğin yerleştirilmesi söz konusu. Bu çok vahim. Bunlara ağzınızı açmıyorsunuz. Çin’in Türkiye’deki savunucusu Doğu Perinçek ve sizin iktidarınızın bir savunucusu. Hey gidi günler hey, kimler, kimlerle berber.
Biz Millet İttifakı olarak vatandaşların taleplerine yönelik bir yan yana geliş yaptık. Herkesin çözüm önerileri ve tespitler farklı. Cumhur İttifakı’nda ise müthiş bir duygusal birliktelik var. Ne diyorlar biliyor musunuz? Şimdi cumhur ittifakı pazara kadar değil mezara kadar diyorlar. Sayın Bahçeli çok önemli ve değerli bir ismi aday gösterdi kim? Sayın Recep Tayyip Erdoğan bu aşırı duygusal bağ seçmende travma yarattı. Çünkü bu insanlar bir ülkede bir siyasi partinin genel başkanı bir başka siyasi partinin genel başkanına zürriyetsiz dedi. Bugüne kadar Türk siyasetinde kaşınıza, gözünüze tavrınıza bağlı söylenen bir hakaret yok. Siyasi tutumunuzdan dolayı eleştiriler var. Şimdi o ona alçak dedi bilmem ne dedi ve bir gün bunlar unutuldu hemhal oldular bir bütün haline geldiler. Bu sorunun taban dediğimiz o partilere oy verenler açısından çok travmatik olduğuna inanıyorum. Bu iki insan et tırnak psikolojik yapı oluşturdu seçmen bunlara bakınca bu ülkede her şey olabilir dedi. Bu ülkede herşey olamaz. Etnik ve mezhep aidiyeti üzerinden pis bir dil oluşturan yönetici kitle var ve seçmenler bundan çok rahatsız.
VATANDAŞ ARTIK KAMUOYU DUYSUN DİYE DERTLERİNİ ANLATIYOR
Bir gün şöyle bir aydınlanma yaşadım Sayın Erdoğan Kılıçdaroğlu’na hakaret etmişti gazeteciler gitti size bu dendi ne diyorsunuz denildi. Kılıçdaroğlu cevap verdi. Sonra Sayın Erdoğan’a soruldu o da bir cevap verdi. Sonra bir gün grup toplantısından çıkıyordum bana sordular içimden geçen banane oldu. O günden sonra 20 Ocak’tan bu yana ben sokak geziyorum, esnaf geziyorum insanlar çok çaresiz. Bu insanları biz konuşmuyoruz, o ona bunu dedi, bu ona bunu dedi. O gün karar verdim arkadaşlarıma dedim ki, biz gezeceğiz vatandaşın gerçek durumunu anlatacağız. Önce bir direnç oldu ama sonra vatandaşın dertlerinin çok enteresan bir biçimde kamuoyuna anlatılsın diye anlatılmaya başlandı.
TARİHE NOT EDELİM; KAVGA EDEN KAYBEDECEK
Tarihe not edelim kavga eden kaybedecek. Vatandaş seçim istiyor ama kavga istemiyor. Vatandaş kendi derdinin konuşulmasını istiyor. Siyaset sınıfı şu anda vatandaşın talebine uygun kendini henüz konumlandıramadı. Bizim yaptığımız bu makul siyasetin karşılığı olarak Ak Parti’ye göz kırptığımız olarak yorumlandı. Bu partili cumhurbaşkanlığı sistemini Türkiye taşıyamıyor, bu sistem de Türkiye’yi taşıyamıyor bu seçim olacak 2023’e kalamaz. İkincisi fakirliğin yönetildiği bir Türkiye ile karşı karşıyayız. Milletvekilinin itibarı yok. Seçim kazanmaları mümkün değil. Gördüğüm kadarıyla 2021 Haziran gibi seçim olabilir. Erdoğan kışı sevmez. Haziran’da seçim bekliyorum, olması da gerekir. Çok feci bir fakirlik var. En az 22 ile 25 arası kadın ağırlıklı çocuklarına tablet istiyorlar EBA için.
KAYINPEDER SEBEP, DAMAT SONUÇ
Faiz sebep enflasyon sonuç diyor ya bu önermeden yola çıkarak kayınpeder sebep damat sonuç benim önermem de bu. Sayın Albayrak’ta liyakat konusunda problem vardı. Bir insan herşeyi bilir mi? Aşı biliyor, enerji biliyor, tarih biliyor, coğrafya biliyor, dış politika biliyor her şeyi bilen bir insan. Halbu ki, bir kişi herşeyi bilmez onun için kadro diye bir kavram vardır, onun için zaten bilim denilen bir mesele var. Kendine ait önermesi var; faiz sebep enfalsyon sonuç. Öyle bir şey yok. Bu bir zihniyet meselesi. Bu sistem güvenden, hukuktan uzak olduğu için damat gitti dolar düştü kayınpeder de sussaydı belki biraz daha düşecekti. Şimdi reform diyor ama mümkün değil. Bu aslında tek adam sisteminden vazgeçmek mi vazgeçmemek mi ama devretmiyor. Biz dış yatırım almak istiyorsak, iç yatırım almak istiyorsak hukuku demokrasiyi tam ve kamil uygulamak zorundayız. Bakan gitti çözüm oldu ama kök sorun yerinde duruyor. Mesela Tarım Bakanı tarımın T’si ile ilgisi olmayan bir arkadaşımız.
AKP EN ÇOK KARARSIZ SEÇMENLERDEN KORKUYOR
Kararsız seçmen kitlesi oluştu. O kararsız seçmenler araştırmada en fazla oy alana en fazla konuyor. Ama en çok oradan kokuyorlar. En fazla kopuş Ak Parti seçmeninde var. Ak Parti ağırlıklı seçmenlerle karşılaşıyorum. Diyorlar ki dilini devam ettir, taban siyasetine devam ettir, bu defa sıra senin. Ama biz bunu bilmiyoruz. Bazı yerlerde yüzde 22, bazı yerlerde yüzde 17 gri bir kitle var.
İktidarın sistem değişikliği için, millet ittifakı ile birlikte parlamenter sisteme geçişi talep eden siyasi partilerle görüşmesinde fayda var. Tek başıma Meral Akşener olarak oraya oturmam diye bir durum yok birlikte. Kendisinin, Cumhurbaşkanının başkanlığı bırakmak, o gücü bırakmak ile ilgili sorunu olduğunu düşünüyorum.
Meclis başta olmak üzere, Merkez Bankası başkanı biri dediğini yaptığı için öbürü yapmadığı için görevden alındı, Yargı, Anayasa Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi’nin kararı beğenilmiyor tutum alınıyor tık yok. Böyle bir sistem olabilir mi? Hukuk yargı adalet gitti.
Ekonomiyi kalkındırmak istiyorsanız, tarımı kalkındırmak istiyorsanız eğitime yatırım yapacaksınız gerçekten çok önemli. Okuyan öğrenciler gece oturup gündüz uyuyorlar. Dört yıl ötelemek için okullar açtılar. Milli Eğitim Bakanlığı yapmış olanlara ben çok üzülüyorum. Erdoğan elini yıkayıp çıkıyor. Başarısızlıkta faturayı başkasına kesiyor. Sayın Erdoğan her seferinde ellerini yıkayıp çıkıyor. Kovid işinde vatandaşlar, kahveciler suçlu. 5 müteahhit kredi aldı. Tuzu kuru olanlar kredi aldı, bir kısmı ev aldı, bir kısmı dolar aldı ama ihtiyaç sahipleri sıfır.
İKİ KİŞİ DEVLETİN BANA DOĞRU BİLGİ VERMEYECEĞİNİ İDDİA ETTİ; BİRİ SAYIN ÖZDAĞ BİRİ DOĞU PERİNÇEK
Sayın Özdağ hakkında çok fazla bir şey konuşmadım. Hiçbir arkadaşımız hakkında incitici bir söz söylemedim, her istifa eden arkadaşımızın canımızı yaktığını ifade ettim. İstifa bir irade beyanıdır o kişileri seçen seçmenle kişiler arasındaki ilişkidir. Sayın Özdağ benimle görüşmeye geldi fezlekesinden dolayı grup başkanı olmak istediğini söyledi ben de hayır demedim. Buğra Kavuncu’nun fetöcü olduğunu söyledi ve gitti. Sonra aradım kendisini siz bana elinizdeki belgeleri bilgileri getirin ben gereğini yapacağım. Çünkü biz bu fetö meselesinden o kadar haksızlığa uğradık ki. Benim için devlet önemlidir ama millet hepsinden önemlidir. Hayatım boyunca önce millet önce devlet demişimdir. Sayın Aytun Çıray bir teklifle geldi dedi ki, biz bu indirilen sayıyı hem MİT’e hem emniyete soralım fatö ile bağlantısı var mıdır diye, bizde onayladık ve soruldu. Bu isimlerin içinde bir tane fetö çıkmadı. Bir Pazar günü sayın Özdağ geldi anlattı bana belge bilgi yok sadece anlattı ben de bir A4 kâğıt çıkardım tek tek yazdım. Nerden aldınız bu bilgileri MİT’ten aldım askeriyeden jandarmadan aldım dedi. Bu servis yapan alanları aradım ve kurumlardan çıkmış olduğu iddia edilenleri sordum. Türkiye’de devleti çok fazla kutsayan arkadaşlarımızın devletin D’sinden haberi yok. İki kişi devletin bana doğru bilgi vermeyeceğini iddia etti biri Sayın Özdağ biri Doğu Perinçek, bu çok ilginç. Devlet yalancı mı? Devlet veremeyeceği bilgiyi söyler. Bana içişleri bakanlığından aldım deseydi ben Sayın Süleyman Soylu’yu da arardım. İspat et diyorsunuz ispat edemiyorsunuz. Bu demokrasi değildir. Sayın Özdağ elindeki bilgileri çıkıp mahkemeye vermek zorundadır.
TÜRKİYE SİYASİ REKABETİ KAYBETTİ
Türkiye siyasi rekabeti kaybetti. Parlamenter sisteme geçişle ilgili yeni partilerde aynı noktada olduğu için ben buna işbirliği içerisinde rekabet diyorum. İki siyasi parti ile işbirliği içerisinde rekabet etme konusunu normal karşılıyoruz. Millet ittifakının içinde beraber olmakta sakınca görmüyorum memnuniyet duyarım.
Hibya Haber Ajansı