Türkiye’de Ekim ayında cari işlemler dengesi, 273 milyon USD açık verdi. Aylık bazda açıklanan cari açık rakamı 100 milyon USD USD olan piyasa beklentisinin biraz üstünde gerçekleşirken, Eylül ayındaki revize edilmiş 2,56 milyar USD seviyesinden daralmış görünmektedir. Yıllıklandırılmış bazda cari denge tarafında ise Ekim ayı itibariyle, Eylül ayındaki 30,8 milyar USD’den 33,8 milyar USD’ye doğru bir artış gerçekleşmiştir. Cari dengede, dış ticaret dengesindeki bozulma itibariyle 11. ay üst üste açık verilmiş oldu.

 

Yıllıklandırılmış bazda Ekim ayında 33,8 milyar USD cari açık seviyesine ulaşmamızdan dolayı, Kasım ve Aralık aylarındaki muhtemel yüksek cari açık gerçekleşmeleriyle beraber yılı 35-40 milyar USD aralığında bitirmeyi garantiledik. Ticaret Bakanlığı ve TÜİK’in yayınladığı ticaret açığı verilerine baktığımızda da yılın genelindeki trende uygun şekilde ithalat artışının ihracatın çok üzerinde gerçekleştiği görülüyor. Dış ticaret açığı büyümesi, yılın genelinde cari açıktaki büyümenin ana yönlendiricisi oldu. İthalat tarafında sıkılaşan finansal koşullar ve kısıtlayıcı önlemler, artışı sınırlayabilecek etkenlerken, altın ithalatındaki artış Ekim ayındaki ithalatın artmaya devam etmesine neden oldu.

 

Finansman tarafında doğrudan yatırım kaynaklı net girişler Ekim ayında 27 milyon USD olarak gerçekleşirken, portföy tarafında 2,9 milyar USD net giriş olduğu görülmektedir. Hisse senetlerinde net satış 146 milyon USD olurken, borçlanma araçlarında ise 270 milyon USD’lik net satış yapılmıştır. Hükümetin eurobond satışları ay içinde 2.5 milyar USD’yi bulurken, bankalar da dahil olmak üzere özel şirketler yurtdışına toplam 700 milyon USD’lik tahvil ihraç etti. Resmi rezervler bu dönemde 4,2 milyar USD artmıştır. Ocak – Ekim 2020 döneminde cari işlemler dengesi 31,06 milyar USD açık verirken, net hata ve noksan veya kaynağı bilinmeyen sermaye hareketleri, aylık 1,6 milyar USD’lık giriş gösterdi ve bu yılın ilk 10 ayında 5,83 milyar USD net çıkışa işaret etti.

 

 

Ödemeler dengesi… Kaynak: TCMB, Bloomberg

 

Ekonomi yönetiminde değişim ile beraber enflasyonun öncelik sırasında öne alınması ile beraber, para politikası sıkılaştırılmıştır. Politika sıkılaşmasının etkisi önümüzdeki aylarda görülmeye devam edilecektir. Bu aşamada, faizlerin yeterli derecede yüksek olmasına izin verilmesi ve makul reel faiz seviyelerinin yakalanması kısa vadede portföy akımlarını olumlu etkileyebilir. Bu noktada Türkiye piyasasının getiri etkisi önemli olacaktır. Yabancı ilgisi ile sıcak para girişi var, ancak yerlide dolarizasyon eğilimi sürüyor. %14’e ulaşmış olan enflasyonun, reel faiz pozisyonunu zayıflattığı görülmektedir. Bu nedenle, artık yeni bir iletişim ve strateji oluşturan ve uygulayan Merkez Bankası’nın 24 Aralık’ta en az 150 baz puan ve tercihen daha fazla bir faiz artırımı yapması yabancı girişinden kaynaklı sıcak para etkisini artıracaktır. Finansal koşulların sıkılaşması ekonomideki talep seviyesinin de kontrol altında tutulması anlamında ithalatı sınırlayıcı etkide bulunacaktır. Ancak ihracat da pandemi nedeniyle güçlü bir konumda değildir. Pandemi döneminde çoğunlukla yatırım veya sıcak para alanından gelmeyen cari açık finansmanının rezervlerden gelmesine neden oldu.

 

Pandemi yılında, ithalatın ihracattan çok hızlı artmasının yansıması olarak dış ticaret açığını büyütürken, ihracatın ise Covid koşullarından etkilenen ana ihracat pazarlarının kırılganlığı nedeniyle baskılanması muhtemeldir. 2020 yılını 37 milyar USD cari açıkla bitirmeyi bekleriz. Gelecek yıl için ithalat ve ihracatın seyri birçok değişkene bağlıdır. Pandemi, aşı gelişmeleri, ekonominin toparlanma süreci, finansal koşullar gibi etmenler belirleyici nitelikte olacaktır.

Kaynak Tera Yatırım
Hibya Haber Ajansı