Çelik’in konuşmasından bazı satır başları şöyle:

“En başta bu kurumlarda yetişen ve bu memlekete hizmet eden, bu milletin çocuklarına haksızlık olduğu gibi aynı şekilde de Cumhurbaşkanlığı makamına dönük olarak son derece provokatif bir yaklaşımdır. Aynı şey, 28 Şubat zihniyetinde de görülmüştü.

Şu ortamlarda şu değerlendirmeyi yapabilirsin, bu ortamlarda bu değerlendirmeyi yapamazsın. Şu kıyafeti giyersin, bu kıyafeti giyemezsin.’ diye kamu alanını bu şekilde bölme yaklaşımı son derece ilkel, arkayık ve Türkiye’ye çok büyük acılar yaşatmış bir yaklaşımdır.

Harbiye milletin değeri olduğu gibi imam hatipler de milletin değeridir. Milletin çocuklarının bu ülkeye hizmet etmek için gittiği kurumları, okulları bu şekilde karşı karşıya getirme anlayışı, asıl Sayın Özel’in dilinde ifade bulmaktadır ve bu son derece yanlış ve provokatiftir.

Sayın Cumhurbaşkanımızın sözlerine dönük ‘Harbiyeyi ve imam hatiplileri karşı karşıya getirmek istiyor’ gibisinden bir yaklaşım, provokatif bir yaklaşımdır ve 28 Şubat zihniyetinin bir ürünüdür.

Bütün milletimizin evladı olan ve milletimizin acısı olarak maalesef toprağa verdiğimiz Narin kızımızı halen büyük bir acıyla hatırlıyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanımız, adli sürecin bizzat takipçisi olacağını ve bu kişilerin hukuk çerçevesinde gereken cezayı alması için en yüksek şekilde bu konuyu takip edeceğini ifade ettiler. Partimizde de arkadaşlarımız tüm bu gelişmeleri en hassas biçimde takip ediyor.

Bu tip konularda siyasi cümle kurmak, siyasi değerlendirme yapmak son derece yanlıştır. Bu vicdanları yaralayan, vicdanları kanatan ve hepimizin acısı olan bir meseledir. Dolayısıyla buradan bir siyasi sonuç çıkarmaya çalışmak, topyekun belli camiaları suçlamaya çalışmak şeklindeki bir siyasi motivasyon içinde olmak fevkalade yanlış bir durumdur.

Maalesef acıyı paylaşmak yerine doğrudan hükümetimize, partimize dönük olarak birtakım laflar söyleyenler söz konusu oldu. Tabii bunların belli bir siyasi motivasyonla hareket ettiği net bir şekilde görülmektedir.

Özellikle de PKK terör örgütünü destekleyen ve Diyarbakır Annelerinin yanına bir kere gitmemiş olan bu PKK terör örgütünün dağa kaçırdığı küçük kız çocukları hakkında herhangi bir cümle söylememiş olanların, burada Narin’e sahip çıkıyormuş gibisinden bir tabloyla görüntü vermeleri ikiyüzlülükten başka bir şey değildir.

Yine bu çerçevede DEM Parti Mardin Milletvekilinin kuran kurslarını da hedef alması da maalesef bu ikiyüzlü politik ajandanın bir neticesi olarak gündeme gelmiştir. Bütün bu acıyı, bütün bu yanlışı tutup da kuran kurslarına saldırmak için vesile addetmek acıyı paylaşmak değildir, tam tersine siyasi ikiyüzlülüktür, siyasi istismardır.

Narin, hepimizin kızı olmuştur. Narin, hepimizin yüreği olmuştur. Narin’i maalesef sağ olarak bulamadık. O kadar günlerce aramaya rağmen onun önündeki hayatı yaşamasına imkan sağlayacak şekilde sağ olarak bulunamadı.

Bundan sonrasında onun hatırasına sahip çıkacağımız en önemli konulardan bir tanesi, bu konulardaki hassasiyetin her zaman yüksek tutulmasıdır. İkincisi de adli sürecin partimiz tarafından da aynı şekilde hassasiyetle takip edileceği açıktır.

Maalesef Gazze’deki can kayıpları, çocuk ölümleri, kadın ölümleri bütün bunlar bu çerçeveye konulduğunda insanlığın gözü önünde bu katliam gerçekleşiyor. Maalesef bu ikiyüzlü sözler, çekimser davranışlar, sonuç alınmayan siyasi süreçler çerçevesinde İsrail’e destek verenlerin bu sorumluluğu, suça ortaklığı ve utancı devam ediyor.

Bizim Gazze ile özel bir bağımız var. Tarihimiz bağlarımız olduğu gibi vicdani bağlarımız da var. Bu çerçevede de hem kendimiz için hem gelecek nesiller için Gazze konusunun en yüksek vicdanı mesele olarak değerlendirilmesi ve yeni nesillerin hafızasında da bu şekilde yer alması için çalışmalar yapılması son derece kıymetlidir.

Çocuklarımıza Çanakkale’den Gazze’ye bütün bu sürecin ilk ders olarak okutulmasının Türkiye’nin hem gelecek nesillerine bir vicdan hatırlatması, onların hafızasına bunu yerleştirmesi hem de dünyaya bu mesajı vermesi açısından son derece kıymetli olduğunu ifade etmek isterim. CHP Sözcüsünün açıklamalarını kendi talihsizliği ve vicdansızlığıyla baş başa bırakıyoruz.

Ayşenur Eygi kardeşimizin İsrailli bir keskin nişancı tarafından hedef alınmasıyla ilgili gündem de devam etmektedir. Kardeşimize bir kez daha Cenabı Allah’tan rahmet diliyoruz. Ailesine, sevenlerine, Filistin davasına gönül vermiş olanlara, Gazze temelindeki küresel vicdanı ayakta tutan herkese buradan başsağlığı diliyoruz.”

Hibya Haber Ajansı