Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:

"Bizzat arayarak veya çeşitli mecralarda mesaj yayınlayarak geçmiş olsun temennilerini ileten Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Mustafa Şentop ile Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na İyi Parti Genel Başkanı  Meral Akşener'e ve diğer tüm siyasi parti genel başkanlarına yöneticilerine milletvekillerine iş insanlarına sivil toplum kuruluşu temsilcilerine şahsım ailem adına teşekkür ediyorum.

Karantina döneminde çalışmaya devam ettik, bir çok hususu görüştük takip ettik.

Hazine ve maliye bakanlığımızın iş dünyası ile birlikte enflasyon ile mücadele konusunda atacağı yeni adımları açıkladığı bir toplantıya canlı bağlantı ile katıldık. Bu bağlantı sırasında gıda üzerindeki KDV'yi %8 den %1'e düşürme yani etiketlerde doğrudan 7 puanlık bir indirim yapma kararımızın müjdesini de milletimizle paylaştık.

Üreticiden toptancıya ve perakendeciye kadar gıdanın tüm süreçlerini kapsadığı için enflasyonla mücadele konusundaki kararlılığımızın bir ifadesi olan bu KDV düzenlemesi olarak bizim attığımız bir adımdır.

İstanbul'daki toplantıda iş dünyamızdan gıda başta olmak üzere tüm ürünlerde %7 KDV ve kendi %7 fedakarlıkları şeklinde en az %14'lük bir indirim beklediğimizi söyledik. Bakanlıklarımız KDV indiriminin fiyatlara yansıtılıp yansıtılmadığını yakından takip edecek aksi yönde davranış sergileyen firmalara da gereken yaptırımları uygulayacak.

Hepimiz aynı gemide olduğumuza ülkenin kazancından hep birlikte istifade ettiğimize göre külfetine  de beraberce katlanacak yükü beraberce omuzlayacağız fedakarlığı sadece devletten beklemek ne gerçekçidir ne hakkaniyete  sığar.

Ayrıca aynı toplantıda 3 ayrı başlık altında toplamda 60 milyar liralık kefalet limiti ile uygulamaya geçirilen Kredi Garanti Fonu Paketinin detayları da iş insanlarımıza aktarıldı. Üretime ve istihdama önemli bir destek sağlayacağına inandığım bu paketinde iş dünyamıza hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Yine bu toplantıda yastık altındaki altınların ekonomiye kazandırılması konusunda ki yol haritamızda kamuoyu ile paylaştık.

Hem BAE ziyareti hemde Expo 2022 Dubai Türkiye Milli Gününe ziyaretim sırasında farklı alanlarda imzaladığımız toplam 13 anlaşma ile ülkelerimiz arasındaki münasebetlerin Ahd-i  temelini güçlendirdik. Bir süredir durgunluk içinde olan Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri ilişkilerine yeni bir ivme kazandıran bu ziyaretin her iki ülke açısından da verimli ve hayırlı neticeler doğuracağına inanıyorum.

Önümüzdeki dönemde körfez bölgesi başta olmak üzere Türkiye'nin gelişmesine kalkınmasına büyümesine katkı verecek diğer ülkelerle yakın temaslarımızı daha da sıklaştıracağız.

Bugünkü kabine toplantımızda da gündemimizde ki hususları işaret yeni dönemin yol haritası ile ilgili değerlendirmelerinizi yaptık. Görüldüğü gibi ülkemize ve milletimize hizmetlerimizi kaldığımız yerden hatta çok daha yoğun bir şekilde sürdürüyoruz.

Ülkemizin nereden nereye geldiğinin muhasebesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Biz hükümete geldiğimizde ülkemizin nüfusu 65 milyondu ülkemiz altyapısı eğitimden sağlığa adaletten emniyete ulaşımdan enerjiye tarımda her alanda yılların birikimi olan sorunların eksiklerin mahrumiyetlerin ağırlığı altında adeta eziliyordu. Temel hak ve özgürlüklerden güvenliğe kadar diğer alanlarda yaşadığımız sıkıntıları da bunların üzerine ilave etmek gerekiyor.

Küresel baronların temsilciliğini üstlenmiş bir avuç azınlığa peşkeş çekilen ayağına pranga vurulmuş Türkiye gerçeği vardı. Her isteyen evladımızın üniversite başta olmak üzere eğitime ulaşabilmesinin her vatandaşımızın yaygın ve kaliteli sağlık hizmeti alabilmesinin can ve mal güvenliğinden emin şekilde başını yastığa koy bilmesinin kamuda ve hatta sokakta değerlerine ve kültürüne saygılı muamele göre bilmesinin 81 vilayetimiz hepsinin de belirli bir standardın üzerinde yol su elektrik gibi temel alt yapılardan faydalanabilmesinin kısaca insanca bir hayat sürmesini gerçekten çok zor olduğu dönemlerden geçerek bugünlere geldik.

Bu hakikatleri o günleri görmemiş yaşamamış gençlerimizi anlatmanın ne kadar zor olduğunun farkındayız.

Elbette önceliklerimiz olacak. Dün önceliğimiz can ve mal güvenliğimizi tehdit eden terördü. Dün önceliğim egemenlik haklarımızı ve milli çıkarlarımızı hiçe Sayan istiklalimizi ve istikbalimiz hedef alan kuşatmalardı.

Bugün artık kimi alanlarda gelişmiş ülkenin önünde hizmet alt yapısına sahip bir Türkiye var.

Eski Türkiye'de bugünkü Türkiye fotoğraflarının doğru vicdanlı ahlaklı bir muhasebesini yapmak herkesin görevidir.

Bugün artık siyasi askeri ve diplomatik ve ekonomik olarak bölgesinde ve dünyada söz sahibi bayrağı ve pasaportu itibarlı vatandaşlarının başı dik bir Türkiye var. Bugün artık her alanda kendisi ile birlikte tüm dostlarının ve kardeşlerinin güvenliğinin huzurunun refahının teminatı haline gelen bir Türkiye var.

Salgın döneminde sağlık hizmetleri başta olmak üzere tüm alanlarda bu gerçekleri hep birlikte gördük yaşadık. Küresel sağlık ve ekonomik krizinin gelişmiş gelişmekte olan ayrımı yapmadan tüm ülkeleri kasıp kavurduğu bir dönemde Türkiye olarak biz hedef büyüttük.

Aziz milletim bir kez daha altını çizerek ifade ediyorum. Hükümet olarak uyguladığımız ekonomi programının odağında vatandaşlarımızın işini korumak bununda ötesinde sürekli yeni iş alanları oluşturarak istihdamı geliştirmek vardır.

Bugün 85 milyonluk bir nüfusa sahip nüfusumuz 20 yıl öncesine göre 20 milyon artarken istihdama katılan kişi sayısı da 20 milyondan 34 milyona çıktı.

Tarihimizin en yüksek işgücüne katılım oranına ulaşırken istihdam 19 milyondan 30 milyonun üzerine çıkarttık.

Dünyanın panikle içine kapandığı bu dönemde biz farklı bir politika izleyerek üretimi ve bireyleri destekledik. Faiz tartışmaları ve kur dalgalanmalarının yol açtığı sıkıntılara rağmen bu politikadan taviz vermedik. Yatırım istihdam üretim ihracat ve cari fazla hedefli ekonomi programımızı ısrarla ve kararlılıkla uygulayarak salgının ilk aylarındaki kayıpları hızla telafi etmekle kalmadık ötesine de geçtik.

Hükümetlerimiz döneminde 11 milyonun üzerinde insanımıza çalışacak iş sağlık geçinecek gelir temin ettik. Bahar mevsimiyle birlikte canlanacak turizm inşaat ve tarım sektörleri istihdamı daha da yukarıya taşıyacaktır

Elbette hayat pahalılığının yol açtığı sıkıntılar var. Elbette sokakta tezgahta vitrinde canımızı yakan fiyat artışları var emin olun bunların hepsi de geçicidir. Konjonktür eldir bu döneme özgüdür.

Asgari ücretler memur ve emekli maaşlarına kadar tüm çalışanların gelirlerinde yüksek oranlı artış yaparak esnaf ve sanatkarlarımızı kredi paketleri ile destekleyerek hayat pahalılığının insanlarımızın üzerindeki yükünü azaltmanın gayreti içindeyiz.

Bunları konuşurken şu gerçeği de kesinlikle gözden kaçırılmamalı aklımızdan çıkarmamalıyız. Alım gücündeki düşüş bir süre sonra telafi edilebilirken kaybedilen işin kaybedilen huzurun kaybedilen vaktin geri kazanımı çok daha zordur. Böyle dönemlerde asıl olan çalışacak iş hayatını sürdürecek gelir sahibi olmaktır.

Asıl olan kendine ve ailesine karşı mahcubiyet yaşamamaktır. Asıl olan nice krizler nice sancılar içinde kıvranan bölgemizde başı dik durabilmektir. Asıl olan geleceğe umutla bakabilmeyi sürdürecek zemini kaybetmemektir.

Bunun için fabrikaların çalışması esnafın dükkanının açık kalması toprağın ekilmesi yolların yük taşıyan kamyonlarla dolu emlak ve araç satışlarının sürmesi hayatın canlı şekilde akışı çok önemlidir. Buralarda bir tıkanıklık gerileme ve çöküş yaşanırsa işte o zaman felaket kapımıza dayanmış demektir.

Çok şükür böyle bir tablo ile karşı karşıya değiliz. Hâlihazırdaki en önemli sorunumuz yüksek enflasyon dur İnşallah onun da üstesinden her geçen ay inişini görerek geleceğiz. Milletimizin karşısına güçlü bir eser ve hizmet altyapısı ile güçlü bir sanayi ve ticaret işleyişi ile güçlü bir güvenlik ve diploması çerçevesi ile örülü 20 yıllık kazanımlarla çıktığımız için müsterihiz.

Türkiye'ye 30 milyonun üzerinde vatandaşını istihdam eden bir ülke haline getirmiş olmak en büyük iftihar sebebi. Üstelik bunu gelişmiş ülkelerin yaptığı gibi on yıllar boyunca ekonomilerini ve toplumlarını ipotek altında tutacak eşi benzeri görülmemiş parasal büyümelere borçlanmalara gitmeden başardık.

Avrupa'dan Amerika'ya kadar tüm gelişmiş ülkelerin ve gelişmekte olan ülkelerin çoğunun önümüzdeki döneme ilişkin en önemli sıkıntısı sancısı krizi batıdaki Merkez Bankaları enflasyonları 6-7 kat arttığı halde faizleri kayda değer oranlarda yükseltmekten ısrarla kaçınıyor. Kendi ekonomi teorilerine yıllarca bize yaptıkları dayatmalara aykırı bir politika izliyorlar. Daha da önemlisi bunların çoğunun zaten kırılgan olan siyasi ve sosyal yapı ortaya çıkacak işsizlik krizinin altından kalkıp kalkamayacağı da meçhul hamdolsun biz Türkiye ekonomi modeli diye ifade ettiğimiz çerçevesini ve yönünü kendimizin belirlediği bir politika ile süreci tam tersine çevirmeyi başardık.

Uyguladığımız ekonomi politikalarının doğruluğunun kimi mahcubiyetle de olsa kimi dolaylı yollardan işaretle de olsa içeride ve dışarıda teslim edilmeye başlandığını görüyoruz.

Aldığımız tedbirlerin insanlarımızın günlük hayatlarına olan olumlu etkileri kendini her geçen ay biraz daha belli edecektir ülkemizi 2023'e milletimize söz verdiğimiz gibi Cumhuriyetimizin 100'üncü yılını gururla kutlayacağımız bir siyasi ve ekonomik büyüme kavuşmuş olarak sokmakta kararlıyız.

Aziz milletim son dönemde üzerinde en çok konuşulan en çok söz söylenen en çok istismar edilen hususlardan biri de enerji fiyatlarıdır. Türkiye bugün enerji konusunda elektriklerin yokluğunu değil sadece fiyatını tartışabiliyorsa bunu geçtiğimiz 20 yılda 32 bin megavatdan 100 bin megavat seviyesine çıkardığımız kurulu enerji gücüne borçludur.

Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarını harekete geçirmek suretiyle ülkemizin elektrik üreten santral sayısını 298'den 1808'e yükselterek iletim ve dağıtım şebekelerimizin uzunluğunu 1 milyon 275 bin kilometrenin üzerine çıkar toplam elektrik üretimimizi 4 kat artırdık.

Son dönemde enerji fiyatları elbette tüm dünyada yükselmiştir. Hem de oldukça yükselmiştir. Ama bu sadece bize ait değil. Bu sadece bize mahsus bir durumda değil küresel düzeyde doğalgaz fiyatları 10 kat kömür fiyatları 5 kat petrol fiyatları 3 kat artmıştır.

Dolayısıyla dünyanın her tarafında üstelik de bizden her bakımdan çok daha yüksek oranlarla bu fiyat artışları günlük hayata yansımaktadır. Şimdi elektrik ve doğalgaz fiyatlarının avro cinsinden rakam ve asgari ücrete oranları üzerinden Avrupa ülkeleri ile karşılaştırmasını yaparak gerçek tabloyu sizlerin dikkatine sunmak istiyorum.

Konutlarda aylık 200 kilovat tüketim üzerinden bakıldığında Türkiye Avrupa'daki 34 ülke arasında vatandaşlarına en uygun fiyatla elektrik hizmeti sunan 3. ülke durumundadır.

Ülkemizdeki elektriğin 200 kilovata denk gelen tutarı 18 avro iken bu rakam mesela Norveç'te 35 avro Fransa'da 45 avro Hollanda'da 60 avro  Belçika'da 92 avro Almanya'da 100 avro aynı miktardaki tüketim bedelidir.

Asgari ücretle mukayese ettiğimizde ülkemizde %5,5'lik  karşımıza çıkarken Almanya'da %'de 6,2 lik Bulgaristan'da %7,5 Çekya'da %10'luk Romanya'da %15'lik oranlarla karşılaşıyoruz. Benzer bir tablo doğalgaz konusunda da geçerlidir. Türkiye 100 metreküplük tüketimi 18,5 avroluk faturayla vatandaşına en ucuz doğalgaz hizmetini sunan ülkesidir. Bu rakam Macaristan'da 30 avro Polonya'da 63 avro Yunanistan'da 100 avro İtalya'da 156 avro Almanya'da 256 avro düzeyine yükselmektedir. Doğalgaz fiyatının asgari ücretle mukayesesinde de ülkemiz % 5,6 ile en uygun fiyat konusunda yine ilk sıralarda yer alırken bu oran Macaristan'da %9'luk  Yunanistan'da % 13'lük Almanya'da %15,2 lik Romanya'da %31'lik seviyelere çıkmaktadır.

Tekraren altını çizerek söylüyorum. Vatandaşımıza gelen elektrik ve doğalgaz faturaları elbette yüksektir. Ama buna rağmen Türkiye hem fiyat hem bunun asgari ücreti oranı bakımından vatandaşlarına en uygun tarifeli elektrik ve doğalgaz hizmeti sunan ülkelerin başında gelmektedir.

Geçtiğimiz yıl hane başına  5000 lira enerji desteği verdik. Sadece bu iş kalemdeki sübvansiyon rakamının Türkiye'nin toplam yatırım harcamaları kadar olduğuna dikkatlerinizi çekmek istiyorum.

Bugünkü toplantımızda vatandaşlarımızı daha da rahatlatacak yeni adımların kararını aldık. Öncelikle 210 kilovat saate kadar ki düşük tarife ve 210 kilovat saatin üzerindeki yüksek tarife rakamları ilgili kurumlarımız tarafından vatandaşlarımız ile yine yeniden değerlendirilecektir. Ticari işletmelerimiz içinde küçük esnaf ve sanatkarı koruyacak şekilde benzer bir kademelendirme yapılacaktır. Sivil toplum kuruluşlarının elektrik aboneliği de ticarethane statüsünden konut statüsüne dönüştürülecektir.

Böylece dernekten vakıflar Cem evleri dahil ticarethane statüsünden fatura ödeyen kuruluşların elektrik bedelleri önemli oranda düşecektir.

Daha önce sözünü verdiğimiz doğalgaz tüketim desteği ile ilgili hazırlıklar da tamamlandı. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının kriterlerine uyan 4 milyon hane için yılda 2 defa da ödenmek üzere 450 ile  1150 lira arasında değişen miktarlarda doğalgaz desteği sağlayacağız.

Kronik hastaların ve yaşam destek cihazına bağlı olarak hayatını sürdüren kişilerin bulunduğu haneler için bu rakama %5 ilave yapılacak. Bu destek için başvurular 81 ilimizin tamamında cuma günü başlayacaktır. Elektrik desteğinde de halen 2,1 milyon hane olan kapsamı 4000000 haneye çıkartıyoruz.

Sosyal güvenlik şemsiyemizin kapsama alanı ve etkisinin genişletecek 15 milyar liralık yeni sosyal destek paketinin hazırlığının talimatını verdim.

Yeşil büyüme stratejimiz çerçevesinde yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimine ağırlık veriyoruz. Bu amaçla rüzgar ve güneş enerjisi yatırımlarına KDV istisnası ve gümrük vergisi muafiyeti uyguluyoruz. Şimdi de mevcut desteklerin kapsamını genişleterek güneş ve rüzgar enerjisinden elektrik üreten lisanssız faaliyetler kapsamındaki yatırımların 4 bölge desteklerinden yararlanabilmesini temin ediyoruz.

Böylece güneş ve rüzgar enerjisi yatırımcılarına KDV istisnası ve gümrük vergisine ilave olarak %30 oranında vergi indirimi 6 yıl boyunca sigorta primi işveren hissesi desteği sağlamış oluyoruz. Amacımız firmalarımızın ihtiyaç duydukları elektriği kendi bünyelerinde ve yenilenebilir enerji kaynaklarından temin edebilmelerini sağlamaktır. Bu yöntemle rekabet düşleri artacak firmalarımız aynı zamanda ülkemizin Paris İklim Anlaşması yükümlülüklerini yerine getirmesine de katkıda bulunacaklardır.

Eğitim öğretim yılının yeni dönemine hamdolsun huzurlu bir şekilde başladık. Bu meslek mensuplarının 60 yıllık özlemine cevap veren Öğretmenlik Meslek Kanunu da geçtiğimiz hafta yürürlüğe koyduk.

Sizlerle paylaşmak istediğim bir diğer husus önümüzdeki hafta sonu açılışını yapacağımız 1915 Çanakkale Köprüsü ve Malkara Çanakkale Otoyolu Projesi bu dev projenin inşaatını 2 milyar 545 milyon avro yatırım tutarı ile tamamladık.

Feribot ile saatler süren geçiş sürecini 6 dakikaya indirecektir. Yaklaşık 5100 personel ve 740 adet iş makinesi ile gece gündüz çalışarak tamamladığımız oto yolumuzu ve köprümüzün 26 Şubat 2022 de hizmete sunuyoruz. Çanakkale Boğazı'nın bir gerdanlık gibi taşıyacağı köprümüz büyük ve güçlü Türkiye hedefimizin somut bir ifadesi olarak kalkınma tarihimizdeki yerini alacaktır. 1915 Çanakkale Köprüsü ve Malkara Çanakkale Otoyolunun ülkemize şimdiden hayırlı olmasını diliyor.

Buradan çiftçilerimize de bazı müjdeler vermek istiyorum. Bilindiği gibi Tarım Kredi Kooperatiflerinin satış merkezlerinde hafta başı itibariyle üre ve çay gübrelerinin fiyatlarında %30'a varan indirim yaptık. Buna ilave olarak yarından itibaren can gübresi, amonyum, sülfat ve nitro power gübrelerinde de %30'luk indirime gidiliyor. Hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızın girdi maliyetlerini düşürmek amacıyla yine yarından itibaren karma hayvan yemi %12 indirimle satılmaya başlanacaktır.

Pancar üreticilerimizin mart ayında alacakları pancar bedellerinin ödemesini bir ay öne çekiyor. Cuma günü hesaplarına yatırıyoruz ayrıca 2021 yılı pancar alım fiyatının üzerine ton başına 15 lira prim desteği ödüyoruz.

Bu sezonun pancar alın kesin fiyatını da hasattan önce açıklayacağımızı tekrar hatırlatmak istiyorum.

Sözlerimi yurtlarda kalan yükseköğrenim öğrencilerimize vereceğimiz bir müjde ile tamamlamak istiyorum. Bilindiği gibi gençlerimizin talepleri üzerine yurtlarda 16 GB olan internet desteğini 2 kat artışla 32GB çıkardık. Şimdi de akademik yarıyılın 2 döneminden başlamak üzere yurtlarda kalan gençlerimize verdiğimiz beslenme yardımını aylık 570 liradan yaklaşık üçte birlik artışla 750 liraya yükseltiyoruz.

Böylece üniversite öğrencilerimizi enflasyon sebebiyle yemek ücretlerinde yaşanabilecek muhtemel artışlara karşı koruma altına almış oluyoruz. Beslenme yardımında yaptığımız bu artışın Kredi ve Yurtlar Kurumu yurtlarında kalan 745000 öğrencimize hayırlı olmasını diliyorum.

Son olarak koronavirüs salgını ile ilgili hatırlatmalarımızı tekrardan tekrarlamak istiyorum omicron varyantı vaka sayılarını fevkalâde artmasına rağmen hamdolsun hastaneye yatışlarda sistemi zorlayacak bir yükselişte karşılaşmadık. Koronavirüse karşı geliştirilen yeni bir ilacı yerlileştirerek vatandaşlarımızın hizmetine sunarken Türkovac aşımızı da 81 ilimize ulaştırdık.  Aşısı bulunmayan veya eksik olan vatandaşlarımıza en kısa sürede kendi aşımız Türkovac'ı yaptırmaları tavsiyesinde  bulunuyorum."


Hibya Haber Ajansı