Davutoğlu'nun açıklamalarından bazı satır başları şöyle:
-''Cumhurbaşkanı diyor ki, Hazine ve Maliye Bakanı çok başarılıymış, ama önündeki damat sıfatı yüzünden bunlar anlaşılamamış. Güler misiniz, ağlar mısınız? Ben başbakanlığı bıraktığım 2016'da Merkez Bankası'nın 118 milyar dolar rezervi vardı. 86 milyar dolar da yükümlülükleri ve borcu vardı. 32 milyar dolar net rezervimiz vardı. Peki damat ne yaptı? Damadın göreve geldiği Temmuz 2018'den ayrıldığı Kasım 2020'ye kadar brüt döviz rezervimiz 85 milyar dolara indi, Merkez Bankası borçları ve yükümlülükleri ise 133 milyar dolar. Yani eksi 48 milyar dolara düştü net rezervimiz. 32 milyar dolar net rezervimizi harcadı damat bakan. Ayrıca 63 milyar dolar ek borç yükledi. Toplamda 95 milyar dolarlık bir açığa sebebiyet verdi. Bir de ihracatçıların getirdiği dövizleri kullandı. Toplamda 128 milyar dolar bu damat tarafından buharlaştırıldı. Peki damat gitti şimdi ne durumdayız? 45 milyar dolar eksideyiz.''
-''Dünyanın her yerinde böyle bir Hazine ve Maliye Bakanı'ndan değil damat ne olursa olsun bunun hesabı sorulur. Cumhurbaşkanı "aileme saldırı" diyor. Sayın Cumhurbaşkanı, aileni bahis konusu yapmayacak idiysen damadını Hazine ve Maliye Bakanı yapmayacaktın. Bizim derdimiz senin damadınla değil, Merkez Bankası'nı iflas ettiren bir Hazine ve Maliye Bakanı ile.''
-''Berat Albayrak'ın milletvekili olması için sayın Cumhurbaşkanı ilk konuyu açtığında ben neredeyse kendisine yalvardım, "sizin bir yakınınızın siyasete girmesi herkese zarar verir, yapmayın" dedim. Sırf bunun için o zaman AK Parti Genel Başkanı olarak kural koydurdum, hiçbir milletvekilinin, belediye başkanının, il başkanının birinci ve ikinci derece akrabası milletvekili adayı olamayacak diye. O uygulansaydı kimse kimsenin ailesine akrabasına karışmazdı. Dinletemedim. Sonra Berat Albayrak bakan yapılmak istendiğinde yine yalvardım. Özellikle kaynak tüketen bakanlıklara getirmeyin, gereksiz spekülasyon olur dedim. Ama yine dinletemedim. Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı'na sormak istiyorum: İyi mi oldu? Kim kazandı? Şimdi çıkıp ailenizi savunmak adına Türkiye'nin Hazinesini tüketen, Merkez Bankası'nın rezervlerini negatife indiren bir bakanı savunmak durumunda kalıyorsunuz. Yazık olmadı mı bu memlekete? Ne gerek vardı?''
-''Ailelerini siyasetin içine sokanlar onları düşünmekten devleti düşünemez hale geldiler sonra da onların eleştirilmemesini istiyorlar. Hayır, sokaktaki Fethiyeli esnafın, Mardinli çiftçinin feryadının sebebi olanlara söyleyecek sözümüz hep vardır bundan kaçınmayız. Tekrar söylüyorum, temiz siyaset adına bütün siyasetçiler ailelerini siyasetin ve devletin içinden çeksinler ve herkes de ailelere saygı göstersin. Ama aile siyasete girdi mi o dokunulmazlık kalkar. Siyaset ve devlet hayatında herkes hesap sorulabilirdir.''