Başlangıcında Sovyet işgaline karşı bir direnişin öncüsü olarak ortaya çıkan Taliban örgütünün, daha sonra yönetimini ele geçirdikleri dönemde insan haklarının evrensel kriterlerini reddederek, kendilerince kurguladıkları sözde İslamcı din anlayışı temelinde bir yaşam dayatarak yönettiği Afganistan’da kendi halkına yaşattıkları, bugün diğer coğrafyalarda yaşayan halkları da huzursuz edecek boyutlara erişmiştir.

Öncelikle belirtmeliyiz ki Türkiye Cumhuriyeti devleti demokratik, lâik, sosyal hukuk devletidir!

Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan’ın “Türkiye'nin Taliban'ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok. Daha iyi anlaşabileceğimize ihtimal veriyorum… Taliban'la bazı görüşmelere varıncaya dek şu an da ilgili kurumlarımız çalışıyor. Hatta belki ben bile onların lideri durumunda olacak olanı kabul etme durumum olabilir.” şeklindeki bir yaklaşımını kabul etmemiz mümkün olmadığı gibi Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına yakışmayacağını bir kez daha ifade ediyoruz.

Aynı paralelde AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in “Taliban, savaşı kazandı, onlarla konuşmamız gerekiyor.” şeklindeki açıklamasının da küresel sistemin tek merkezden koordine edildiği görüşümüzü açıkça teyid ettiğini göstermesi açısından önemli bir veri olduğuna işaret etmekle beraber Mustafa Kemal Atatürk’ün emperyalist işgale karşı verdiği Kurtuluş Savaşı ile Taliban örgütünün Afganistan’da yarattığı sonucu eşdeğer gören zihniyeti de şiddetle reddederiz!

 

Hangi sonucu doğurursa doğursun, terörü makul gören, terörist yöntemlerle meşru yönetimleri ele geçiren hiçbir unsurla demokratik yapılar yan yana gelmemelidir. Bunun aksi, terörü meşrulaştırma anlamı taşır. Bugün itibariyle Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti;

 

1-    Afganistan’da halkın tümünün güvenlik içerisinde katılacağı özgür seçimler yapılıncaya kadar Büyükelçilik düzeyindeki temsiliyetin askıya alınacağını,

2-    Bugünkü şartlarda Türkiye’ye gönderilecek bir “Taliban” elçisinin kabul edilmeyeceğini,

3-    Türk askerinin Afganistan’da kalması gerekiyorsa bunun Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı ve Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıkarılacak Tezkere ile olacağını ilan etmelidir.