Kalbin ana besleyici damarlarında oluşan tıkanma sonucu kalp kasının yeterli beslenememesi ve oksijensiz  kalmasına bağlı olarak kalp kasında hasar oluşması haline  ‘Kalp Krizi’  deniyor. Çoğunluğu kalp damarının pıhtı ile tıkanması ile meydana gelse de, daha düşük oranlarda  kalp damarlarında gelişen plakların damarı tam tıkaması ile de oluşabiliyor.  

Ani gelişen ve ölümcül  bir hastalık olan kalp krizi,  halen dünyada ve ülkemizde en sık görülen ölüm nedeni olarak biliniyor. 

Genetik faktörler kadar, yaşam biçimi içindeki stress, üzüntü, endişe, ani duygusal değişimler kalp krizi gelişmesini tetiklerken, ilerleyen yaşlarda daha fazla görülüyor olsa da, tüm  bu sebeplerden dolayı genç yaşlarda da meydana gelebiliyor. 

Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nuri Kurtoğlu,  kalp krizi ile ilgili genel bilgiler vererek;  belirtileri, risk faktörleri ve önlemler hakkında açıklamalar yaptı. 

 

Kalp Krizinin Belirtileri Nelerdir?

Göğüste  20 dakikadan fazla süren, göğsün orta kısmında iman tahtası olarak adlandırılan   bölgede şiddetli biçimde bastırıcı, ezici, yanıcı tarzda olabilen ağrı kalp krizinin sıklıkla ilk bulgusudur. Ağrının kollara ve çeneye vurması yanında, nefes darlığı, baş dönmesi, kusma, mide bulantısı, soğuk terleme, yoğun endişe  hali ve ölüm korkusu beraberinde olabilir. Bazen, özellikle şeker hastalarında, daha düşük yoğunlukta şikayetlerle, bazen ise hemen hiç şikayet olmadan, fark edilmeden kalp krizi geçirilebilir. Bazı kalp krizi tiplerinde ise göğüs ağrısı olmadan sadece mide ağrısı olarak adlandırabilecek bir şikayet ilk bulgu olabilir. Bunun yanında, kadınlar için kalp krizi belirtileri daha farklı olabilir. Kadınlar da göğüs ağrısı yerine nefes darlığı, halsizlik, fenalık hissi , bulantı yakınmaları ön planda görülmesi, hastaneye başvuruda gecikmeye neden olur. Bu nedenle bu hasta gruplarının kriz konusunda daha uyanık olması, şikayetlerinin devamı halinde hastaneye başvurmaları hayati önem arz eder. 

 
 

Kalp Krizi Risk Faktörleri Nelerdir?

Erkekler için 45, kadınlar için 55 yaş üzerinde olmak, şeker hastalığı, hipertansiyon, şişmanlık, sigara içmek, iyi kolesterolün düşük, kötü kolesterolün yüksek olması, başka atar damarlarda tıkanıklığı saptanmış olması( felç geçirmek, bacak damarlarında tıkanıklık olması), birinci dereceden yakınlarında (anne, baba, kardeş ve çocuklarında) erken yaşlarda damar tıkanıklığı saptanması, hareketsiz yaşam ve stresli yaşam tarzı gibi faktörler kalp krizi açısından risk yaratmaktadır.
 

Kalp krizi anında ne yapmalı?

Kalp krizi geçirildiği düşünülüyorsa ilk olarak kişinin kendini güvenli bir alana alması, ayakta ise oturabileceği bir pozisyona geçmesi, araba kullanıyorsa hemen kenara çekmesi  ve yardım istemesi önerilmektedir.  Yakınlarda yardım istenebilecek kişiler yoksa, 112 acil hattının aranması gerekmektedir. Eğer aspirin alma şansı varsa, bu sürede bir adet aspirin çiğnenmesi hayat kurtarıcı olabilir. Çünkü,  aspirin kalp krizi nedenli ölümleri ciddi oranda azaltmaktadır. Dil altı damar genişletici hap almak ağrıyı azaltıp, kan akışını arttırsa da kalp krizinin gidişatını etkilemez.  Kriz esnasında kalp atışlarında düzensizlik, özellikle nabzın yavaşlaması durumunda öksürmek, kalp atışını düzene sokmakta işe yarayabilir.

 

Kalp krizi teşhisinden sonra neler yapılmalı?

Kalp krizi kalp damarının tam tıkanıklığı nedeniyle oluyorsa, mümkün olan en kısa sürede damarı açmak oluşan hasarı en aza indirmek için çok önemlidir. Bunu sağlamanın en iyi yolu da hastaya koroner anjiyo yapıp, ardından tıkalı damarı balon ve stent ile açmaktır. Bu aşamaya gelmeden ise hastaya bazı kan sulandırıcı ve pıhtı eritici ilaçlar uygulanmaya başlar.

 

Kriz teşhisinden sonra ne zaman anjiyo yapılmalı?

Hastanın acil başvurusunda vakit kaybetmeden, EKG adı verilen kalp şeridi çekilir. Buna göre hemen anjiyo gerekip gerekmediğine  çoğunlukla karar verilebilir.  Anjiyonun hemen gerektiği hastalar kalp damarının tamamen tıkalı olduğu vakalardır. Bazı kalp krizlerinde ise damarda ciddi tıkanıklık olup, tam tıkalı değildir. Teşhisin kesinleşmesi için kanda kalbin hasar alıp almadığını ölçen testler yapılır. Eğer test sonucu yüksek saptanırsa, hasta yoğun bakıma alınır ve 24 saat içinde anjiyo yapılması planlanır. Bu sürede hastanın göğüs ağrısı devam eder ya da hasta klinik olarak kötüleşirse hemen anjiyoya da alınabilir. 

 

Anjiyodan sonra ne olacak?

Hastaya anjiyo yapıldıktan sonra tıkalı damar stent ile açılabilir, daha az olsa da bazen baypas ameliyatı gerekebilir. Bundan sonraki takibinde hastanın sağ kalımı için temel nokta  kalbin krizden aldığı hasardır. Bu nedenle kriz başladığı an ile damarı açılması arasındaki süre ne kadar kısa ise bundan sonrası hasta açısından o kadar daha olumlu seyreder. Bu aşamada hastaya yapılan ekokardiyografi adı verilen kalp ultrasonu ile kalbin kasılma gücü tespit edilip, bir nevi hasar tespit çalışması yapılır. Bu sonuçlara göre hastanın  kullanılması gereken ilaçlar belirlenir. Bu aşamadan sonra hastanın yapması gereken ilaçlarını düzenli kullanmak ve gereken hayat tarzı değişikliklerini yapmaktır. Sigara kullanıyorsa bırakmalı, haftanın en az beş günü düzenli egzersiz yapmalı, tansiyon kontrolü yapılmalı ve hastanın kandaki yağ ve kolesterol düzeyleri de dikkate alınarak uygun bir diyet belirlenmelidir.

 


Hibya Haber Ajansı