Enflasyonu oluşturan risk dengelerinin aleyhte ilerlemesi yönündeki doğrultuda, biz özellikle yüksek petrol fiyatlarından ve zayıf liradan ötürü artışın sürmesini bekliyoruz. Bu kapsamda, %3 oranında beklediğimiz dönemsel artışın önceki aylarda beklenen baz etkisini yaratmayacağını ve yıllık enflasyonun da %20,7 seviyesine yükseleceğini öngörüyoruz. Diğer taraftan, liradaki son erimenin etkisinin önümüzdeki aylarda daha derin hissedilmesiyle enflasyonun yükseliş doğrultusunda kalması çok olasıdır. Bu bakımdan, fiyat istikrarı konusunda önümüzdeki dönem oldukça zorlayıcı olacaktır.

 

Özellikle küresel maliyet etkenlerinden ayrı bir kompozisyon oluşturan son fiyat oynaklık faktörleri, enflasyon üzerinde daha fazla ağırlık faktörü olacaktır. Bu bakımdan, özellikle döviz endeksli girdi ve fiyat bileşenlerinde biz oynaklık ve artış beklemekteyiz. Lira son dönemde hızlı bir değer kaybında ve aynı zamanda enflasyon beklentisi oluşturmayı da zorlaştırıcı bir doğrultuda ilerlemektedir. Bunun özellikle dönemsel enflasyon gerçekleşmeleri üzerinde de yukarı doğru kayda değer bir etkisi olmasını bekleriz.

 

Yurtiçinde finansal koşullara ilişkin gevşeme doğrultusunda uygulanan politikaların fiyat ısındırıcı etkilerini hissederken, temel bakısının sadece gıda ve enerji gibi volatil unsurlara değil; aynı zamanda çekirdek eğilimlerde de ağırlıklacağını düşünüyoruz. Çekirdek enflasyon eğilimi, her ne kadar manşet enflasyondan daha yavaş olsa da, oldukça yüksektir ve düşüşü son aylarda durdurmuştur. Özellikle kurun zorlayıcı etkilerinden dolayı, direkt olarak dövize endeksli olmayan fiyatlara sahip mal ve hizmetler tarafında da fiyat eğilimleri yükselmektedir. Öte yandan, stok yenilemedeki karşılaşılan yüksek fiyatlar noktasında da ÜFE’den olan geçişkenlik katsayısı nihai mal fiyatına daha fazla yansıyabilir. Çünkü düşük maliyetli stokların yenilenme piyasadan yeni mal edinme noktasında daha fazla maliyete maruz kalınmakta ve kar pozisyonunu koruyabilmek için mevcut stokların da fiyatlarının yenilenmesi ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Vadeli alışverişlerde de fiyat oynaklığı nedeniyle fiyat belirlenmesi zorlaşmaktadır.

 

 

Manşet enflasyon, TCMB politika faizi ve enflasyon hedefi karşılaştırması.. (Kaynak: Bloomberg, TCMB, TÜİK)

 

Yeniden değerleme oranının 2022 yılı için %36,2 olarak belirlenmesi ve oldukça yüksek olması beklenen asgari ücret zammı gibi etkenlerin de enflasyon artışı noktasında etkilerinin olacağını belirtmek gerekir. Bu konudaki ayrıntıların özellikle vergi ve prim noktasında da firmaların toplam maliyetlerini kayda değer şekilde artırması durumunda ürün fiyatlarına daha fazla yansıma görebiliriz. Fiyatların yükseleceği beklentisiyle erkene alınıp hızlandırılan talep de, fiyat geçişkenliği unsurunu artırabilir. Biz, geçişkenliğin önümüzdeki dönemde hem üretici maliyetlerinden hem de kur artışından kaynaklı olarak daha hızlı olabileceğini düşünüyoruz.

 

Enflasyon muhtemelen üst üste 6. ayda da artacak ve %20 üzerine çıkarak Merkez bankasının %5'lik hedefinin dört katından fazlasına işaret edecek. Merkez Bankası, faiz indirimlerine muhtemelen yeni ekonomi perspektifiyle aynı doğrultuda devam edebileceğinden dolayı enflasyon artışının liranın reel faiz oranlarını (politika faizi eksi enflasyon), daha da derine götürebileceğini düşünüyoruz. Kasım ayı enflasyonu öngörümüzle paralel gerçekleşirse -5,7% oranında tarihsel ortalamaların ve diğer gelişmekte olan piyasalarda görülen seviyelerin çok altında bir reel faize sahip olacağız. 16 Aralık’taki faiz toplantısında da Merkez Bankası’nın, enflasyonun engelleyici faktörlerine rağmen, faiz indirebileceğini düşünüyoruz.

Kaynak Tera Yatırım-Enver Erkan
Hibya Haber Ajansı