Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:

“Şehitlerimiz arasında siyasetçiler, direniş önderleri ve Hamas’ın siyasi kanadında ateşkes ve barış için gayret gösteren kardeşlerimiz bulunuyor. Tüm şehitlerimizi burada bir kez daha rahmetle yad ediyor. Yaralılara acil şifalar diliyorum.

Netanyahu hükümeti bir yandan İran’a yönelik askeri gerilimi tırmandırırken, diğer yandan Lübnan’a saldırılarını sürdürüyor. İsrail, insani yardımların dahi Gazze’ye ulaştırılmasına tahammül edemiyor, sevk edilen yardım malzemelerini aylardır Mısır’da bekletiyor.

Bir yandan acil ateşkes sağlanmasına odaklanırken, diğer yandan Gazze’ye insani yardımların ulaştırılması konusunda acil çözüm yolları bulmamız şarttır. Türkiye, bugüne kadar Gazze’ye 84 bin tondan fazla yardım göndermiştir. Engellemeler kalktığında çok daha fazlasını göndermeye de hazırdır.

İsrail Parlamentosu, geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler Yardım Kuruluşu UNRWA’yı yasaklamak suretiyle iki devletli çözümü ortadan kaldırmayı, Filistinli mültecilerin anavatanlarına dönüşlerine engel olmayı amaçlamaktadır.

İsrail’in amacı, Gazze’ye yerleşmek, Doğu Kudüs dahil olmak üzere Batı Şeria’daki Filistin varlığını yok etmek ve nihayetinde ilhak etmektir. Adım adım buraya doğru bir gidiş söz konusudur. Buna engel olmalıyız.

Bir avuç Batılı ülke, İsrail’e askeri, siyasi, ekonomik ve moral açıdan her türlü desteği verirken, Müslüman ülkelerin tepki vermekte yetersiz kalması maalesef sahadaki durumun bu noktaya gelmesine yol açmıştır.

Uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletler Şartı temelinde Filistin’de soykırım suçu işleyenlere özellikle zorlayıcı tedbirler alınması için girişimlerimizi eşgüdüm halinde sürdürmemiz fevkalade önemlidir. Aramızdaki görüş ve tutum farklılıklarının ortak davalarımızda bizlere ayak bağı olmasına izin veremeyiz.

Filistinli kardeşlerimizin de kendi içlerinde milli birlik sağlayabilmelerini gönülden arzu ediyoruz. Bunu da ayrıca teşvik ediyoruz.

İslam ülkeleri olarak İsrail’e karşı atılabilecek adımlara öncülük etmeliyiz. Her şeyden önce İsrail’e silah ambargosu uygulanması, İsrail ile ticaretin sonlandırılması ve İsrail’in saldırganlığı sona ermedikçe uluslararası alanda tecrit edilmesi son derece mühimdir.

İsrail’e silah satışının durdurulması, aralarında güvenlik konseyinin daimi iki üyesinin de bulunduğu girişimimize 52 ülke ve 2 uluslararası teşkilat destek vermiştir.

Güney Afrika tarafından İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı nezdinde açılan davaya teşkilat üyeleri başta olmak üzere azami sayıda ülkenin müdahil olmasını teşvik etmeliyiz. Türkiye olarak İsrail’e yönelik ticari kısıtlamaları yürürlüğe koyduk.

Netanyahu hükümetine Filistin topraklarını işgalinin maliyeti olduğunu hissettirecek, somut ve gerçekçi tüm önerileri hayata geçirmeye hazırız.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Uluslararası Adalet Divanı’nın istişari kararının hayata geçirilmesine ilişkin Filistin kararını 18 Eylül’de kabul etti. Bunun uygulanmasını yakından takip etmemizin önemli olduğunu düşünüyorum.

Mevcut İsrail hükümetinin rızasını aramak suretiyle iki devletli bir çözüme ulaşmanın imkansızlığını hepimiz görüyoruz. Bu şartlar altında daha fazla ülkenin Filistin Devleti’ni tanımasını teşvik etmeliyiz.

Nitekim 7 Ekim’den bu yana 9 ülke daha Filistin Devleti’ni tanıdı. Güvenlik Konseyi’ndeki direncin de aşılarak, Filistin Devleti’nin Birleşmiş Milletler üyesi olduğu günleri göreceğimize inanıyorum.

İki devletli çözümü ilerletmek için 30-31 Ekim tarihlerinde Riyad’da düzenlenen Uluslararası İttifak Toplantısı’na 90’ın üzerinde ülkenin katılması ümit vericidir.

İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi’nin Filistin meselesinde tek ses ve tek yürek olduğunu tüm dünyaya göstermesini rabbimden niyaz ediyor, alınacak kararların tüm ülkelerce harfiyen takip edilmesini ümit ediyorum.

Sözlerime son verirken, bugünkü toplantımızdan çıkacak sonuçların Filistin ve Lübnan halkına hayırlı olmasını diliyor, toplantının düzenlenmesine katkıda bulunan herkese teşekkür ediyorum.”

Hibya Haber Ajansı