HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

"Bu süreci sadece parti kurullarıyla yürütmeyeceğiz. Bu ağır saldırı hamlesini çeşitli çevrelerle, demokrasi güçleriyle istişare ederek yürüteceğiz. Çünkü bu saldırı sadece HDP’yi ve bizleri hedef almıyor. HDP üzerinden Kürt halkının iradesini yok etmeyi hedef alıyor. Aynı zamanda Türkiye’de demokrasi adına, hukuk devleti adına geriye ne kalmışsa bunları da yok etmeyi amaçlıyor. Aynı zamanda bu ülkede otoriterliği kalıcı bir şekilde yerleştirmeyi esas alıyor. O nedenle sadece kendi kurullarımızda tartışarak yol belirlemenin yeterli olmayacağına karar verdik. 

Bu toplantıyı 31 Mart’ta düzenlememizin özel bir sebebi var. 2 yıl önce 31 Mart’ta yerel seçimler gerçekleşti ve iktidar bu seçimlerde ağır bir yenilgi aldı. Bu yenilginin en önemli aktörü partimiz HDP’ydi. Bunu ne saklamanın gereği var ne de mütevazi olmanın gereği var. Herkes biliyor ki yerel seçimlerde belirlediğimiz strateji hem Kürt halkının iradesini güçlü bir şekilde ortaya çıkardı hem de batıda bu iktidara kaybettirdi, demokrasi güçlerine alan açtı. Hedefimiz buydu, o hedefi de gerçekleştirdik” şeklinde konuştu.
Mart bu iktidarın geri dönülmez biçimde yönetememe girdabına girdiği tarihtir. İktidarın yaşadığı bu acı tecrübe, ona bunları yaşatan, bizlere, partimize, halklarımıza karşı öfke duymasının önemli nedenidir. İntikam peşinde koşmasının önemli bir sebebidir ve o günden sonra operasyonlarını hızlandırdılar. Pek çok yerde arkadaşlarımızı, yoldaşlarımızı gözaltına aldılar, tutukladılar, dokunulmazlıkları gündeme getirdiler ve şimdi kapatma davasını da açtılar ve süreci başlattılar.
 

Biz bu iddianamenin nerede hazırlandığının farkındayız. Bu iddianame Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı binasında hazırlanmadı, bu iddianame yetkin, adil hukukçular tarafından hazırlanmadı. İktidarın küçük ortağının genel merkezinde hazırlandı ve Saray’da son şeklini aldı, oradan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na havale edildi.
 

Bu iddianameyi devreye sokmalarının elbette nedenleri var, parti kapatma sürecini başlatmalarının elbette nedenleri var. Ben hala Anayasa Mahkemesi’nde vicdanlı hukukçular olduğu inancımı koruyorum. Bugün şu anda raportörün ilk inceleme sonucu üzerinden AYM Genel Kurulu ilk kararını verecek. İddianameyi kabul etme ya da reddetme konusunda kararını verecek. AYM’de vicdanlı hakimlerin bu temelsiz, hukuk adına, demokrasi adına yüz kızartıcı belgeyi reddetmelerini bekliyorum. Raportörün ilk belirlemeleri de zaten biraz mahcup da olsa bu iddianamenin ne kadar saçma, hukuk dışı hazırlandığını ortaya koyuyor.