Ulusal Cadılar Anıtı vakfının başkanı ve yönetim kurulu üyeleri Susan Smit, Bregje Hofstede ve Manja Bedner, Avrupa ve Amerika'yı kasıp kavuran Şeytani panik sırasında ölen yaklaşık 70.000 kişi için resmi bir anma yeri için 35.000 Euro topladı.
Hofstede, “Bu, temelde kadın cinayeti olan bu tarih hakkında daha fazla farkındalık yaratmakla ilgili. Cadı bugün hala komik bir figür. Hollanda'da her yıl karnavalda insanlar cadı kuklalarını yakıyor ... Ancak kazığa bağlanarak yakılan insanların gerçek tarihi hakkında neredeyse hiç bilgi yok.” dedi.
Vakıf, ulusal anıta ev sahipliği yapmak isteyen üç belediye hakkında halkın görüşlerini soruyor. Roermond'da 1613 ve 1614 yıllarındaki en önemli cadı davaları sırasında çoğu kadın en az 75 kişi diri diri yakıldı. Montferland bölgesinde Mechteld ten Ham, mahkemede yargılanmak istemesine rağmen 1605 yılında diri diri yakılmıştı. Son aday ise resmi bir cadı kantarına sahip olan ve bir kişinin ağırlığının vücut kütlesiyle eşleşmesi halinde (yani süpürgeyle uçamayacak kadar ağırsa) masumiyet belgesi vermek için kraliyet iznine sahip olan Oudewater kasabası.
Avrupa cadı avı üzerine bir kitap yayınlamakta olan tarihçi Steije Hofhuis, kitlelerin başkalarının (genellikle “zayıf” kadınların) şeytanla işbirliği yaptığına ve kaosa neden olduğuna gerçekten inandığı bir dönem olduğunu söyledi.
“İnsanlar cadı konusunda gerçekten paniğe kapılıyordu. Yaygın olarak zamanın sonunun yaklaştığı düşünülüyordu. Ve korkunç cadılar çok tehlikeliydi. Bunun şeytanın Hıristiyan toplulukları mahvetmek için insanlarla işbirliği yaptığına dair büyük bir komplo teorisi olduğunu ve yayılma şeklinin kültürel bir virüs gibi olduğunu söyleyebiliriz.” diye konuşuyor.
Oudewater'daki cadıları tartan teazinin de sergilendiği Museum de Heksenwaag müdürü Isa van der Wee, Oudewater'ın, geçici bir serginin konusu olan, genellikle kadın ve azınlıklardan oluşan kurbanları gerçekten koruduğu için anıt için ideal bir yer olacağına inanıyor.
Müze müdürü ''cadılar'' hakkında ''Belki biraz farklıydılar, belki çevrelerine dikkat etmiyorlardı, belki çok güçlü bir kişilikleri vardı ve kendilerini savunuyorlardı ya da sadece şifalı bitkiler ve nasıl iyileşecekleri hakkında çok şey biliyorlardı” diyen Wee, modern sosyal medyada hala devam eden cadı avına dikkat çekti. “Başkalarıyla aynı fikirde olmayabilirsiniz ama onları yargılamamalısınız ... ve bu tüm zamanlar için bir mesajdır.” diye konuştu.
Cadı mahkemelerinin kurbanlarına yapılan adaletsizliği “şehrin tarihinde karanlık bir sayfa” olarak resmen kabul eden Roermond'da belediye başkanı Yolanda Hoogtanders, meclis üyelerine bir anıtın kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet gibi günümüz sorunlarına ilişkin farkındalığa yardımcı olabileceği bilgisini verdi.
Hofhuis gibi tarihçiler cadı avının kilise ya da hükümetin açık bir komplosu olmadığını söylese de, kampanya yürütenler bir anıtın güçlü bir siyasi mesaj taşıyacağına inanıyor. Sağcı milletvekili Geert Wilders, yaygın olarak paylaşılan tweet ve yorumlarında eski başbakan yardımcısı Sigrid Kaag'ı “heks” (cadı) olarak adlandırdı. Protestocular tarafından meşalelerle pusuya düşürülen Kaag, daha sonra “nefret, gözdağı ve tehditlerin” kendisini Hollanda siyasetinden uzaklaştırdığını söyledi.
Hibya Haber Ajansı