Mimar ve Mühendisler Grubu, iklim değişikliği ile mücadele için “Sürdürülebilir Mimari ile Kapsamlı Dönüşüm için Maksimum İşbirliği Zamanı” diyor.

Sürdürülebilir mimarlık, binaların çevresi ve insanlarla olan ilişkisidir. Sürdürebilir mimarinin amacı minimum enerji tüketimi olan, çevreye minimum zarar veren binalar üretmektir. Sürdürülebilir mimarlığın en önemli özelliklerinden biri yenilebilir enerji kaynaklarına öncelik vermesi ve bulunduğu alandaki enerjiyi etkin biçimde kullanmasıdır. Sürdürülebilir mimari, malzeme, enerji, geliştirme alanı ve genel olarak ekosistem kullanımında, binaların çevresel etkilerini en aza indirgemeyi amaçlayan mimaridir. Sürdürülebilir mimari, inşa edilen çevrenin tasarımında enerji ve ekolojik korumaya bilinçli bir yaklaşım kullanır.

"Kritik eşikteyiz, topyekun seferberlik ruhu kuşanılmalı"

MMG’nin açıklamasında, “Dünyanın önünde, çok kritik bir eşik var. O da küresel ısınmayı 1,5 derece sınırında tutabilmektir. 1,5 derece hedefi için küresel emisyonların 2030'da yüzde 45 azaltılması, 2050'de ise net sıfıra ulaşması gerekiyor. Bu hedefe ulaşmanın yolu, tüm ülkelerin 2030'a kadar her yıl yüzde 7,6 azaltım yapmasından geçiyor. Bu noktada soru şudur. Dünya bu azaltım oranını başarabilir mi? Çözüm, güçlü, adalete dayalı bir işbirliğini tesis etmek ve topyekun seferberlik ruhunu kuşanmaktır. Bilhassa enerji, tarım, sanayi, ulaştırma ve yapı sektörlerinde hızlı, iyi planlanmış ve geniş kapsamlı dönüşümleri eş zamanlı olarak başarmak üzere tüm paydaşlarla işbirliği içerisinde çalışmaktayız” denildi. 

“İklim daire başkanlıkları ve sıfır atık müdürlükleri ile koordinasyonlu çalışacağız”

Dünyanın hızla ısınmasına yol açan karbon salımının yıllık yaklaşık yüzde 40’ından sorumlu olan yapı sektörünün  iklim eylemlerinde kritik bir rol oynadığına dikkat çeken Mimar ve Mühendisler Grubu Genel Başkanı Bülent Şen “Akdeniz Havzası'nda bulunmamız sebebiyle küresel iklim değişikliğinin potansiyel etkileri açısından risk durumu yüksek ülkeler arasında yer alıyoruz. Türkiye’de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız  iklim daire başkanlıkları ve sıfır atık müdürlüklerinin kurulmasını zorunlu hale getirdiklerini ve görevlerinin de belediyeleri daha etkin kılmak için gerekli yasal düzenlemeleri ve finans problemlerinin çözümünü sağlayacak fikirleri, tüm açıklığıyla ortaya koymak üzere tüm kesimlere çağrısını yineledi. Türkiye, yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimini artırıyor. Net sıfır enerjili binalara yönelik yasa ile dönüşüm de hızlandırıldı. Bu adımlarla birlikte Mimar ve Mühendisler Grubu olarak sivil toplum kuruluşlarının da katılımıyla yoğun bir sürece daha girdik. MMG olarak tüm çalışmalarımızın Türkiye’nin Yeşil Kalkınma Devrimi'ne en güzel şekilde hizmet etmesi önceliğimiz” dedi.

“İklimsel bir vizyonla kolektif bir çabanın ürünü olarak net-sıfır’a doğru”

Net sıfır karbonlu yapılar için sürdürülebilir olmayan yapı malzemelerinin, yüksek karbon emisyonuna neden olan inşaat uygulamalarının azaltılması ve dengelenmesi hedeflerine yönelik eylem planları oluşturduklarını belirten Bülent Şen, ”Yapı alanını soğutmak, ısıtmak, gölgelemek veya havalandırmak için ortamdaki doğal enerji kaynaklarını; fotovoltaik güneş panelleri gibi teknolojileri sürece dahil ederek yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak binaların karbon ayak izini azaltıyor.  Üstelik 2060 yılına kadar yapı yoğunluğunun iki katına çıkacağı öngörüsü iklimsel bir vizyon planı yapılmasını gerekli kılıyor. Küresel olarak, gelişmiş ülkelerde binaların yüzde 1’inden daha azı net sıfır karbon hedefiyle tasarlanarak inşa edildi. Ancak bugün, bu oranın hızlı bir şekilde artması ve dünyanın her yerinde yapılar tasarlamaya devam eden mimarlar, mühendisler ve şehir plancıların ortaya koyacağı kolektif bir çabanın ürünü olarak net-sıfır karbonlu yapıların yüz binlercesinin yapı sektörüne eklenmesi bekleniyor. Ekolojik sürdürülebilirliği her projede bir tasarım sorunu olarak en başta ele almak mümkün olmalıdır. Sürdürülebilir çözümlerin teşviki öncelikle mimarlık eğitiminde bu konunun merkeze alınmasıyla başlamalıdır. “Çevre etiği / doğaya saygılı tutum” gibi başlıklar önemli konular olarak formal eğitim sırasında ve sonrasında verilmelidir; hatta mesleki yeterlilikte bu durum değerlendirme kriteri olmalıdır” diye konuştu.