İYİ Parti lideri Akşener, 103 emekli amiralin yayımladığı Montrö bildirisine yönelik açıklamalarda bulundu. Konuya ilişkin ilk açıklamasında "zevzeklik" tabiri kullanan Akşener, bu tanımına açıklık getirdi.

Akşener’in açıklamalarının satır başları şöyle:


BUGÜNE KADAR ÜLKENİN YÜZDE 65’İ AŞILANMIŞ OLMALIYDI
Dünyada birinci olduk korana ile ilgili. Korona ile ilgili ilk teklifleri yapan siyasi partinin
Genel Başkanı benim. Dedik ki, hemen üç hafta kapanalım, yurtdışına gidiş gelişleri
kapatalım. Ondan sonra normalleşmeye doğru adım atalım. Lokantalar, kafeler kapatıldı ama
bir baktık lebalep kongreler yapılmaya başladı. Dükkanları kapattınız, lokantaları kapattınız
doğru dürüst destek vermediniz esnaf açıkta kaldı. Geçim ittifakı meselesine çok katıldım. Biz
koronayı yönetemedik. Kongrelerde insanları toplamayı bir marifet saydılar. CHP de biz de
kongre yaptık biz sadece delegelerimizle yaptık kongremizi. Bu kadar büyük bir patlamayla
doktorlar hemşireler ne yapacak, hastanelerimizin içleri dolu. Devlet yönetmek ciddiyet ister
devlet yönetmek vatandaşın yerine kendini koyup ona göre çözüm üretmek ister. Dünya kadar
ceza kesildi gariplere. Şimdi 55 bin insan hasta ve ölümler artıyor. Hastanelerde yoğun bakım
için sıra var, ağır hastalar için bizden torpil yapmamız isteniyor. Yazıktır günahtır. Defalarca
söyledim 10’ar bin lira esnafa para verin dedik, ailelere kişi başı para yardımı yapın dedik,
faizli kredileri bir yıl uzatın dedik, kısa çalışma ödeneği bitti, 1,5 milyon kardeşimiz işsiz
kalmakla karşı karşıya, bunu uzatın dedik. Bütün bunların yerine lebalep kongreler yapıp
bununla övündüler. Aşı getirilemedi, kendileri oldu biz de olduk bizimkilerin ikincisi geliyor,
altı aylık bir sürede koruyormuş. Bugüne kadar ülkenin yüzde 65’i aşılanmış olmalıydı. Orada
büyük bir problem yaşandı. Cezaların hukuki olarak iptal olması gerekiyor, Cumhurbaşkanı
başta olmak üzere bu arkadaşların ceza ödemediği bir yerde gariplerin ceza ödemesi hukuki
değil, iade edilmeli.


ÖZNEMİZ VATANDAŞIMIZDIR
20 Ocak 2020’de esnaf gezmeye başladım. Esnaf elektrikten şikayet ediyor, müşterinin alım
gücünün düştüğünü söylediler, stopaj pahalı, sigortanın birazını devlet üstlensin gibi
şikayetler vardı. Kovit yüzünden bu işi durdurmak zorunda kaldık. Vatandaşa yayıldı bu
ziyaretlerimiz bizim derdimizi de söyle dediler biz de milletin kürsüsünü kurduk. Sonra baktık
pandeminin geçeceği yok tekrar gezmeye başladık 120 küsur ilçe gezmişim 25 civarında il
gezdim. Vahim olan, çiftçi yanmış durumda, havanını satan, kestiren besicilerden
bahsediyorum. Buğday ekenden sebze ekene kadar çiftçi. Orada tencere kaynatamayan kadına
da rastlıyorsunuz, emekliye de rastlıyorsunuz. Bu çalışmayı vatandaşın derdini kamuoyuna
mal eder olduk. Kütahya’da aç insan mı olur? Vardı. İnsanlar ayda bir kere tavuk alıyor, et
alamıyor. Develi’de bir vatandaş açım diye sinir krizi geçirdi. Bütün bunları kamuoyu ile
paylaşıp dikkat çekmeye çalıştığınız zaman neyi gördüm biliyor musunuz? Türk siyasetinde
seçmen maalesef velinimet olmaktan çıkmış. Öznemiz vatandaşımızdır. Bu iktidarın
aymazlığının ciddiyetsizliğinin bizi değerlerimiz üzerinden kutuplaştırmasının sonuna kadar

karşısında olacağız. Ak Parti mensubu bir çiftçi partili değil benimle ilgisi yok cesaret
gösterdi çıktı konuştu başına gelmeyen kalmadı.


SAYIN ERDOĞAN; BAŞKALARININ GAZINA GELMEYİN
Sabah uyandık gece yarısı bir bildiri yayınlanmış, bazı cümlelerini çıkardığımız zaman
aslında problemi bulunmayan bir metin. Elbette herkesin fikrini söyleme hak ve hukuku var
fakat bu kişilerin biraraya gelinmiş 104 emekli amiral böyle bir bildiri yayınladı. Algısı bu.
Ne demişler? Dikkatle okudum, montrö var sarıklı hoca var. Mustafa Şentop dedi ki,
montröden bile çıkabilir dedi. O konuşma üzerine benim ve Kılıçdaroğlu’nun bir konuşması
vardı, biz çok sert tavrımızı koyduk. Sayın Şentop geri adım attı ben öyle demek istemedim
dedi. Sayın Babacan, Davutoğlu’nun da tavrı oldu, herkes bunun karşısında bir kamuoyu
oluşturdu. Böyle bir bildiri çıktı, ne oldu? Can suyu oldu. Bu bildiri yanlıştır, saati yanlıştır,
tavrı yanlıştır, iktidara parmak sallıyormuş durumu yanlıştır. Ben bu konuyu çok da ciddiye
almamamız gerektiğini ifade ederek bu eyleme zevzeklik dedim. İlk defa hem Ak Parti’nin
yanında yer alanlarla karşısında yer alanların aynı anda kızdığı kişiyim ben. Bu zihniyetle
mücadele elbette siyasetçinin işidir. Bizi beğenmeyenler siyasi partiler kurabilirler, oralarda
yer alırlar. Milli iradenin muhatabı siyasetçidir. Onların darbe yapması mümkün değil. İşçi
konuşulmuyor, pandemi konuşulmuyor hiçbirşey konuşulmuyor bu can suyu taşımaktır. Sayın
Erdoğan’a sesleniyorum bu insanları küçük ortağınızın gazına gelip mahkum ettirmeye
kalkışmayın. Yargı sizin elinizde gibi bir görüntü verdi. Dolayısıyla bu insanların ortaya
koydukları darbe ile alakası olmadığını söyledikleri bu konuların neticesinde bu insanları
gündem değiştireceğim diye uzun uzun mahkemelerde sonra başka bir eyleme geçmeniz çok
yanlış olur başkalarının gazına gelmeyin.


PARAYLA DA ALAMAYACAĞIMIZ ŞEYLERE DOĞRU GİDİYORUZ
Sayın Erdoğan hep parlamentoyu parlamenterleri kendine bir ayak bağı olarak gördü. Sayın
Erdoğan çözemediği hiçbir problemi acaba bir yerde yanış mı yaptım diye konuşmak yerine
her seferinde bir yere fatura çıkardı elini yıkayıp çıktı. Artık ben demek zorunda. Nitekim ben
diyor. Gelinen noktada Sayın Erdoğan herşeyin sorumlusu, ben demekten zevk alıyor. Saray
paralel bir evren yaratır ve sokakla ilgisi olmayan bir yönetim anlayışıdır. Kanal İstanbul
konusunda böyle konuşabilmek için Cumhurbaşkanlığı sistemini istedi Sayın Erdoğan. Bu
ülkenin sahibi arkadaş, ruhu o hale dönmüş. Öyle olduğu için diyor ki, siz kimsiniz de
Heşmetmeab Erdoğan’a karşı çıkıyorsunuz. 20 sene sonra su problemi yaşayacak bir ülkeyiz,
buna çözüm üretmemiz gerekir. Parayla da alamayacağımız şeylere doğru gidiyoruz. İklim
parayla alamayacağımız bir şey. Mesela kanal İstanbul bu dediğim konuları son derece
olumsuz etkileyen bir gelişme olmasına rağmen. Siz şimdi o doğayı mahvedecek doğayı
tahrip edecek Marmara’yı fosseptik çukuruna çevirecek bir projeyi neden hayata
geçiriyorsunuz. Sayın Erdoğan’ın torunları da buradan zarar görecek. Ekoloji, iklim, su
kaynakları, Marmara ekosistemi mahvolacağı belli. Bundan nasıl bir milli menfaatimiz var.
Anlam vermek mümkün değil.
Sarayda yaşıyorsunuz hiçbir masrafınız yok eşiniz kendiniz beş maaş, kibir, herkese parmak
sallamak.. Ben amiralleri yargıda süründürme demiştim Sayın Erdoğan’a, şimdi bu parmak
sallayan bu zevzekleri de mahkemeye götürsün. Kısa çalışma ödeneğinden alınan para 1580
lira yazıktır.

İYİLEŞTİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEMİ SEÇMEN SATIN ALDI
Emeklilikte de çalışırken de 3600 için dezavantaj. Sayın Erdoğan söz verdi ama yapmadı.
3600 meselesine el sürülmedi. Biz bunu takip etmeye devam edeceğiz yapmadıkları takdirde
biz gelince yapacağız. Türkiye’nin kaynakları çok geniş. Muhalefet olarak baktığımız zaman
bir şeyi gördük beraber olabilirsek, ayrışma noktaları yerine birleşme noktalarını biraraya
getirirsek başarabiliriz. 15 aydır geziyorum bu gezmenin içinde partime dair kendime dair bir
tek kelime yok, sadece insanlarımızın derdini dinleyip muhalefetin başarabileceğini
anlatmaya alışıyoruz. Biz sandık yoluyla millet iradesiyle yeneceğiz. Hukukun adaletin
ortadan kalması, demokrasinin zedelenmesi sebebi ile iyileştirilmiş parlamenter sisteme
dönüşü seçmen satın aldı, seçmen bunun yanında. Ak Partili seçmen de bunu istiyor.

 

Sivil Düşünce Haber Portalı
sivildusunce.com