Salgınların artması bitki çaylarına ilgiyi daha da artırdı. Bitki çaylarının zayıflama, vücut şekillendirme, eklem ağrılarını hafifletme ve anne sütünü artırma gibi birçok amaçla kullanıldığını belirten uzmanlar, özellikle hamilelerin, böbrek hastalarının, çarpıntı ve hipertansiyonu olanların mutlaka uzmana danışmaları gerektiğini vurguluyor. Uzmanlar, içeriğindeki bioaktif maddelerin açığa çıkarılması daha kolay olduğu için yapraklar, çiçekler ve sapların 3-10 dakika arasında kaynar suda bekletilerek hazırlanmasını tavsiye ediyor. Uzmanlara göre özellikle kekik çayının günde 1 gramın üzerinde tüketimi, hamilelerde düşük riskine yol açıyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nden Diyetisyen Özden Örkcü, bitki çaylarının tüketiminde dikkat edilmesi gereken noktalara değindi ve tavsiyelerde bulundu.
Salgın bitki çaylarına yöneltti
Bitkisel çayların sağlık üzerine olumlu etkileri bulunan ve antioksidan özellik taşıyan bioaktif bileşenler içerdiğini belirten Diyetisyen Özden Örkcü, “Kateşinler, flavonoller, flavonlar ve fenolik asitler gibi polifenol maddeler içeren çaylar antikarsinojenik, antimutojenik ve kardiovasküler hastalıklara karşı koruyucu özelliklere sahiptir. Özellikle salgınların artması ile birlikte bitki çaylarına yönelim daha da arttı.” dedi.
Hamileler bitki çaylarına karşı hassas davranmalı
Diyetisyen Özden Örkcü, ‘Bitkisel çayların hammaddesi çoğunlukla bitkilerin yaprak, çiçek, kök ve meyve gibi değerli kısımların kurutulması sonucunda elde ediliyor.’ dedi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Bitkisel çayların su ile hazırlanmasında kullanılan yöntemlerden biri de haşlayarak demlemedir. Bu yöntemle bitkilerin içerdikleri bioaktif maddeleri açığa çıkarmak kolay olduğu için yapraklar, çiçekler ve saplar genelde 3-10 dakika arasında kaynar suda bekletilmeli. Bitki çayları zayıflama amaçlı, vücut şekillendirmek için, depresyona karşı, gastrointestinal semptomlarda, immün destekleyici olarak, eklem ağrılarını hafifletici ya da anne sütünü arttırmak için de kullanılabiliyor. Bitki çaylarını tüketirken mutlaka uzman görüşü alınmalı. Hamileler özellikle bitki çayı konusunda daha hassas davranmalı. Bitki çayları, rahim kasılmalarına bağlı düşük tehlikesine kadar ciddi sorunlar doğurabilir. Böbrek hastaları da bitki çaylarının diüretik etkilerinden dolayı risk altında olabilirler. Mutlaka uzmana danışmak ve günlük güvenilir doz aşımını geçmemek gerekiyor.”
Mutlaka etikentlemiş ürün alınmalı
Özellikle lisansı olmayan, kalite, etkililik ve güvenirliliği gösterilmemiş, etiketlenmesi ve standardizasyonu uygun olarak yapılmamış, denetimsiz, tezgah üstü olarak satılan ilaç kullanımlarının arttığına dikkat çeken Örkcü, “Ürünün üzerinde bitkinin adı, toplanan kısmı, etken madde miktarı varsa yan etkileri, çayın saflık oranı, üretim ve paketleme izni mutlaka belirtilmeli. İçinde bulunduğumuz sonbahar ve yaklaşan kış mevsiminde bitki çayları tüketimi artıyor. Ancak bitki çaylarının satıldığı bazı aktarların yeterince temiz olmadığı gözlemleniyor. Bu konuda tüketiciler mutlaka etiketlenmiş ürün almaya dikkat etsinler.” dedi.
Kekik çayı düşük riskine yol açabiliyor
Bitkilerin yan etkileri ve ilaçlarla birlikte kullanıldığında meydana gelebilecek ilaç etkileşimlerinin tam olarak bilinmediğini vurgulayan Örkcü, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bitki ve bitki ürünlerinin tedavi ve herhangi bir hastalığın önlenmesi amacıyla tüketilirken ilaçlarla beraber kullanıldığında potansiyel etkileşiminin ve yan etkilerin meydana gelebileceğine dikkat edilmesi gerekiyor. Hipertansiyonu ve çarpıntısı olan kişiler günlük bir iki fincandan fazla yeşil çay tüketmemeye özen göstermeli. Kekik zararsız gözükse de yüksek tansiyon ilacının etkinliğini artırdığı için tansiyon düşüklüğüne neden olabiliyor. Bu sebeple ilaçlardan 2-3 saat sonra kekik çayı tüketmeleri öneriliyor. Hamilelikte soğuk algınlığına iyi gelmesinin dışında bulantıya iyi geldiği için tüketim günlük 1 gram üzerine çıkılmamalıdır. Aksi durumda düşük riskine neden olabilir.”
Saklama koşulları önemli
Depolama sırasındaki kötü havalandırma koşullarının çoğunlukla üründeki nem içeriğinin artmasına yol açtığını belirten Örkcü, “Bu durumda bitkisel materyaller küflerin gelişimi ve toksin üretimine daha elverişli hale geliyor. Uygun şartlarda kurutulmuş bitkilerin genellikle 1 yıl boyunca muhafaza edilmesi öneriliyor. Güneş görmeyen, nemli olmayan, kuru yerlerde ve oda sıcaklığının üzerine çıkmayan yerlerde saklamak daha uygun olacaktır.” diye konuştu.
Hibya Haber Ajansı