The New York Time'ta yer alan habere göre, Nova Scotia’daki sakin bir orman bölgesinde, bir şirket, yeryüzünün nehirlerini ve okyanuslarını devasa süngerler haline getirerek havadaki karbondioksiti emmelerine yardımcı olacak bir makine inşa ediyor. Bu makine, küresel ısınmayı yavaşlatmak amacıyla tasarlandı.

Yıl sonunda devreye girmesi planlanan makine, yüksek bir yeşil silonun içinde kireçtaşını öğüterek toza dönüştürecek ve bu tozu yakındaki West River Pictou nehrine bırakacak. Toz, birkaç dakika içinde çözünecek beyazımsı bir bulut oluşturacak.

Bilim insanlarına göre, bu yöntemin oldukça etkili olabileceği düşünülüyor. Nehirler, sürekli havaya karışan karbondioksit içeriyor ve bu gaz atmosfere yayılıp ısının hapsolmasına yol açıyor. Ancak kireçtaşı eklemek, karbondioksitin bir kısmını daha kararlı bir moleküle dönüştürerek suyun altında kalmasını sağlıyor ve bu molekül denizlere kadar ulaşıp binlerce yıl boyunca orada hapsoluyor.

“Bu teknolojinin basitliği inanılmaz,” diyor CarbonRun adlı girişimin kurucu ortağı ve tatlı su ekoloğu Eddie Halfyard. CarbonRun, 400.000 dolarlık bu kireçtaşı makinesini inşa ediyor ve daha birçok makine üretmeyi planlıyor. “Çalışmanın çoğunu suya bırakıyoruz,” diye ekliyor Halfyard.

İklim değişikliğinin etkileri hızla artarken ve sera gazı emisyonları rekor seviyelere çıkarken, bilim insanları ve girişimciler, dünya sistemlerine doğrudan müdahale ederek gezegeni soğutma yollarını daha fazla araştırıyor. Uzmanlar, fosil yakıt kullanımından kaynaklanan kirliliğin hızla azaltılması gerektiğini vurgularken, atmosferdeki fazla karbondioksitin de çekilmesi gerektiğine inanıyorlar.

“Okyanus bazlı karbon giderme potansiyeli çok büyük ve bu alan gerçekten az araştırıldı,” diyor Frontier adlı 1 milyar dolarlık fonun başkanı Nan Ransohoff. Frontier, Stripe ve Alphabet gibi teknoloji devleri tarafından destekleniyor ve atmosferdeki sera gazlarını ortadan kaldırma stratejilerine büyük yatırımlar yapıyor.

Sanayi devriminden bu yana okyanuslar, insanlar tarafından atmosfere salınan 1,7 trilyon ton karbondioksitin üçte birini doğal olarak emdi. Bilim insanları, bu sürecin hızlandırılmasıyla okyanusların daha fazla karbondioksiti depolayabileceğini düşünüyor.

Öneriler arasında, havadan karbondioksit emen plankton veya yosunlardan oluşan yüzer ormanlar oluşturmak ya da okyanustaki karbonu emip karada gömmek gibi fikirler yer alıyor.

Giderek daha fazla kabul gören bir diğer fikir ise alkalinite artırımı olarak biliniyor. Bu yöntem, nehir ve okyanuslara kireçtaşı, magnezyum oksit veya başka bir alkali madde ekleyerek suyun kimyasını değiştiriyor ve karbondioksiti daha fazla emmelerini sağlıyor.

Bu yöntem, aynı zamanda bir iş fırsatı da sunuyor. Birkaç girişim yatırım çekerek, Nova Scotia ve İzlanda gibi yerlerde saha denemeleri yapıyor. Amaç, maliyetleri yeterince düşürüp, şirketlerin veya hükümetlerin, denizde depolanan karbonla emisyonlarını telafi etmelerini sağlamak.

Pazartesi günü, Frontier, CarbonRun’a çeşitli nehirlere kireçtaşı ekleyip atmosferden 55.442 ton karbondioksit gidermesi için 25 milyon dolar ödeme yapacağını açıkladı. Bu miktar, 13.000 aracın yıllık emisyonuna eşdeğer. Bilim insanları, okyanuslarda uygulanacak benzer yöntemlerle milyarlarca ton karbondioksitin her yıl giderilebileceğini tahmin ediyor. Bu miktar, tek başına gezegeni soğutmaya yetmeyebilir, ancak kirliliğin durdurulmasıyla birlikte önemli bir fark yaratabilir.

Ancak büyük zorluklar da var.

CarbonRun, nehirlerde karbonu yakalayabileceğini kanıtladı. Fakat aynı tekniklerin okyanusların karmaşık ve dinamik yapısında çalışıp çalışmayacağını kanıtlamak çok daha zor. Bu yöntem büyük ölçekte uygulandığında, milyarlarca ton taşın çıkarılması ve dünyanın dört bir yanına taşınması gerekecek.

“Bu yöntem, çoğu insanın daha önce duymadığı bir şeyden, dünyanın en büyük endüstrisi haline gelmek zorunda ve bu çok kısa sürede gerçekleşmeli,” diyor Hawaii Üniversitesi’nden deniz bilimci David Ho.

Okyanus kimyasıyla oynamak ise bilinmeyen riskler taşıyor. Bazı çevre grupları, bu tekniklerin balıklar ve diğer su canlıları için tehdit oluşturabileceğinden endişe ediyor.

Ancak bilim insanları, okyanus mühendisliğinden kar elde etmeyi planlayan bazı şirketlerin bu alanda deney yapmasının, bu teknolojinin fayda ve risklerinin tam anlamıyla anlaşılması için gerekli olduğunu belirtiyor.

“Her yöntem kendi sorunlarına ve sonuçlarına sahip,” diyor Massachusetts’teki Woods Hole Oşinografi Enstitüsü’nden kıdemli bilim insanı Ken Buesseler. “Ama bence bunları, hiçbir şey yapmamanın sonuçlarıyla da tartmalıyız; bu sonuçlar benim için felaket.”

Deniz ortamlarını gezegenin soğuması için değiştirme fikri, bilim insanlarının bunu ilk kez dört on yıl önce önermesinden bu yana tartışmalı olmuştur.

Erken önerilerden biri, denizlere demir serpmek ve bu sayede plankton tarlalarını büyütmekti. Planktonlar karbondioksiti emip öldüklerinde, onu okyanus tabanına taşıyacaktı. Ancak, özellikle girişimcilerin Pasifik Okyanusu’nda izinsiz demir testleri yapmaya başlamasıyla bu fikre karşı büyük bir tepki oluştu.

Bugün, CarbonRun’un kurucuları, kireçtaşını nehirlere ekleyerek yalnızca karbondioksiti atmosferden çekmekle kalmayıp, aynı zamanda yerel ekosistemlere de güvenli şekilde fayda sağlayabileceklerini kanıtlamaya çalışıyorlar.

Bu girişim, asit yağmurlarına karşı geliştirilen eski bir tekniği kullanıyor. 1970’ler ve 80’lerde endüstriyel kirlilik yağmuru daha asidik hale getirmiş, göller ve nehirler bu durumdan zarar görmüştü. Norveç, İsveç ve Kanada gibi bazı ülkeler, bu su yollarına kireçtaşı ekleyerek pH dengesini yeniden sağladı ve balık popülasyonlarını toparlamayı başardı.

Birkaç yıl önce, Nova Scotia’da iki bilim insanı, Shannon Sterling ve Eddie Halfyard, kireçtaşının aynı zamanda nehirlerde daha fazla karbondioksit depolanmasına yardımcı olduğunu keşfetti. Toronto merkezli girişimci Luke Connell ile bir araya gelerek CarbonRun’u kurdular.

Connell bu süreci, “Bu biraz Ozempic’e benziyor,” diyerek esprili bir şekilde anlatıyor. “Nasıl ki bu ilaç diyabet tedavisi için geliştirilmişken aynı zamanda kilo vermeye de yardımcı oluyorsa, bu da nehirleri onarırken iklim sorununa da çözüm sunuyor.”

CarbonRun'un yöntemi oldukça basit: kireçtaşının nehirlere karışması karbondioksiti daha stabil bir bikarbonata dönüştürüyor. Nehirlerin yukarısında ve aşağısında yapılan ölçümlerle değişim tespit edilebiliyor.

Ancak asıl zor olan kireçtaşını ucuza çıkarmak ve taşımak. Her ton karbondioksiti gidermek için yaklaşık iki ton kireçtaşı gerekiyor. Eğer bu sorun çözülürse, Maine’den Endonezya’ya kadar asitlenmiş yüzlerce nehir, yakındaki kireçtaşı kaynakları sayesinde her yıl milyonlarca ton karbondioksiti yakalayabilir.

CarbonRun, Nova Scotia’daki yerel halkla ve Yerli topluluklarla kapsamlı toplantılar düzenliyor. Kamuoyu karşıtlığının en büyük engellerden biri olabileceğinin farkındalar. Nehirlerde kireçtaşı kullanarak balıkçılığın yeniden canlanması ise bu projenin güçlü bir yanını oluşturuyor.

79 yaşındaki Donald Rutledge, balıkların 1980’lerde kaybolduğunu ve bu duruma çok üzüldüğünü belirtiyor. Ancak kireçtaşının eklenmesinin ardından balıkların geri döndüğünü görünce duygulandığını söylüyor. “Torunumla balık tutabiliyorum. Bu benim için çok önemli,” diyor Rutledge. “Daha fazla makine kurulmasını görmek isterim.”

Bazı şirketler daha büyük bir hedef peşinde: okyanuslara alkalinite eklemek. Okyanuslar, dünyanın tüm nehirlerinden daha fazla karbon hapsedebilecek potansiyele sahip.

Ancak okyanuslar çok daha büyük, hareketli ve müdahale etmek zor. Alkalinite eklediğinizde hızla büyük mesafelere dağılabiliyor ya da faydasız bir şekilde derin sulara çekiliyor. Hava ve deniz arasındaki karbondioksit değişimindeki herhangi bir kaymayı tespit etmek zor.

"Şu anda okyanus alkalinite artırımı önündeki en büyük engel, işe yaradığını kanıtlamaktır," diyor Rhode Island Üniversitesi’nden oşinograf Jaime Palter.

Halifax Limanı’na giderek, Planetary Technologies adlı bir girişimin denize magnezyum oksit eklediği bölgeyi inceleyen bilim insanları, bu yöntemin karbonu etkili bir şekilde giderebildiğini doğrulamaya çalışıyorlar. Ancak yöntem, okyanusların farklı bölgelerinde de denenmeli ki gerçekten etkili olduğu kanıtlanabilsin.

Woods Hole Oşinografi Enstitüsü’nden Adam Subhas ve ekibi de deniz alkalinite artırımıyla ilgili deneyler yapıyor. Geçen yıl Martha’s Vineyard açıklarına büyük bir boya bulutu ekleyerek deneyi takip ettiler. Şimdi aynı deneyi 66.000 galon alkali çözeltisi ile tekrarlamak istiyorlar.

Ancak bu tür deneyler, halkın ve hükümetlerin onayını almakta zorluk çekiyor. Okyanus kimyasını değiştirmekle ilgili genel bir düzenleme eksikliği var. Bu nedenle, proje her bölge için farklı yasalara tabi.

Dr. Subhas ve ekibi, ABD Çevre Koruma Ajansı’ndan (EPA) deney için izin bekliyor. Ancak kamuoyundan gelen tepkiler, bilim insanlarının projesini överken, halktan sert eleştiriler aldı. Bazı insanlar, "Okyanusu rahat bırakın," diye karşı çıktı.

Yöntemin faydalarını ve olası yan etkilerini anlamak zaman alacak. Ancak Dr. Subhas, şirketlerin bu konuda acele etmesinden endişe ediyor: “Bu, geceleri uyuyamamama neden oluyor.”