İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimarlık Bölümü Öğretim Görevlisi Cansu Cürgen ve Endüstriyel Tasarım Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Avşar Gürpınar kurdukları “Muğlak Standartlar Enstitüsü” kapsamında 2014 yılından bu yana standartlaşmanın günlük hayatımızı nasıl etkilediğini, kullandığımız nesneleri nasıl şekillendirdiğini araştırıyor.
Sergi 7 Haziran’a kadar sürecek
Tasarladıkları sandıklarda zamanı ölçen nesnelerden elektrik prizlerine, protesto objelerinden seyahat regülasyonlarına, müzik ritimlerinden el işaretlerine dek hayatımızı düzenleyen standartların muğlaklığını ortaya koyuyorlar. Onlara göre sergiledikleri tüm bu nesneler muğlak standartları yansıtan, görsel veya işitsel bir tasarım çeşitliliğine işaret etmekten öte endüstri sistemlerinden tüketim alışkanlıklarımıza çok daha politik bir tartışmanın kapılarını aralıyor. Muğlak Standartlar Enstitüsü’nün çalışmaları İstanbul, Arles, Genk ve Kudüs’ten sonra şimdi ABD’de Chicago Sanat Müzesi’nde “An Institute Within An Institute/ Enstitü İçinde Bir Enstitü” başlıklı sergisi 7 Haziran’a dek izleyicilerle buluşuyor.
Sergilenen sandıklardan biri, bu sergi için hazırlanan video yerleştirme ve posterler müzenin kalıcı koleksiyonuna dahil edildi. Bunlar Art Institute of Chicago koleksiyonuna Türkiye’den dahil edilen ilk eserler oldu.
Sandıklar uzmanlıklarını tasarıma dönüştürdü
Muğlak Standartlar Enstitüsü çatısı altında tasarım, tarih ve gündelik hayat araştırmaları üzerine çalıştıklarını söyleyen BİLGİ Mimarlık Bölümü Öğretim Görevlisi Cansu Cürgen, “Çalışmalarımızda tartışma başlatıcı bir nesne olarak öne çıkan sandıklar ikili bir araştırma sürecine dayanıyor. Ya elimizde var olan nesnelerden yola çıkarak bir argümana varıyoruz ya da bir standardın muğlaklığını anlatan nesneleri araştırıyoruz. Oluşturduğumuz sandıklar yalnızca içinde bulundurdukları nesnelerden ibaret değiller. Standartları, endüstri sistemlerini, tüketim alışkanlıklarımızı, dünyayı nasıl gördüğümüzü ve kendimizi gündelik hayatımızda nasıl konumlandırdığımızı düşünmemizi sağlayan bir tartışma zemini oluşturmayı amaçlıyorlar” dedi.
Sandıklama ile beraber uzmanlık alanlarını tasarıma çevirdiklerini belirten BİLGİ Mimarlık Fakültesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Avşar Gürpınar, şöyle konuştu: “Sandıklar, içlerinde yer alan nesnelerin ardındaki sistemleri, ağları, yapıları, politikaları, stratejileri anlayabilmek, görünür kılabilmek ve tartışabilmek için bir kapı açıyor. Hiçbirinde doğrudan mutlaklığı veya muğlaklığı savunan; bunlarla alakalı yargılara, sonuçlara varan bir dil yok. Hepsi ele aldığı konuyla alakalı bir nesneler toplantısına ev sahipliği yapıyor. Bunun üzerinden her izleyici farklı sonuçlara ulaşabiliyor” dedi.
Gürpınar: Chicago’daki sergi bizim için bir kilometre taşı
Muğlak Standartlar Enstitüsü çalışmalarını ABD’de Chicago Sanat Müzesi’nde (AIC) sergilenmeye başlama süreci hakkında bilgi veren Cansu Cürgen, “Chicago Sanat Müzesi’nin tasarım ve mimarlık koleksiyonunun küratörlüğünü yapan Zoë Ryan’ın, 4. IKSV İstanbul Tasarım Bienali’ndeki çalışmamı görüp bizi Franke/Herro Tasarım Serisi kapsamında bir sergi açmaya davet etmesiyle gelişti. Serginin ismini ‘An Institute Within An Institute/ Enstitü İçinde Bir Enstitü’ koyduk dolayısıyla sergiyi tasarlarken AIC koleksiyonuyla kendi koleksiyonumuz ve çalışmamız arasında bir diyalog kurmak istedik. Bizim tartışma nesnelerimizden hareketle onların resim, heykel, obje, seramik, fotoğraf koleksiyonları içinden bazı eserleri seçerek bir video yerleştirmesi yaptık. Sergiye kendi varlığımızı da dâhil etmek için galerinin girişinde seyirciyi enstitüyenler olarak karşıladığımız ve oryantasyon niteliğinde çalışmalarımızı anlattığımız bir video çalışmamız daha var. Bu videoların hazırlanmasında BİLGİ İletişim Fakültesi’nin desteğini aldık. Muğlak Standartlar Enstitüsü ekibinde bizim dışımızda, Mete Godollar, Selçuk Artut, Serenay Coşar, Bengisu Köse, Buket Açıkgöz, Sercan Okay, Süreyya Kağan Tekkaya, Merve Şen, Ali Rıza Atakan Gür, Gökçe Akçelik, Hazal Kırıkçı, Havvanur Sönmez, Oğuz Yenen, Tutku Yılmaz, Levent Menekay, Özay Erol yer alıyor” diye konuştu.
Avşar Gürpınar, “Chicago’daki sergi bizim için bir kilometre taşı. Tasarladığımız sandıklar etkileşimli işler; ancak koşullar gereği içine bir Covid-19 anahtarı koyduk eğer normalleşmeye gidilirse bu anahtarı kapatıp, sandıkların seyirciyle etkileşime girmelerini sağlamak mümkün olacak diğer yandan tüm tasarımlarımızın hem biçimsel hem de işlevsel anlamda endüstriyel bir basitliğe sahip olmasına dikkat ediyoruz. Bu, çalışmalarımızın belirli bir bölümünü veya tamamını dünyanın herhangi bir yerinde kolayca kurup sergilememize olanak tanıyor. Müze ve galerilerin yanı sıra daha önce Bursa’da, Eskişehir’de veya İngiltere’de Kingston School of Arts’ta yaptığımız gibi çalışmalarımızın okullarda da bir tür eğitim materyali olarak sergilenip kullanılmasını mümkün kılıyor” dedi.
Hibya Haber Ajansı