CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, AK Parti yöneticilerinin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “zamlar geri çekilinceye kadar elektrik faturasını ödemeyeceği” yönündeki açıklamasına verdikleri yanıtı değerlendirdi. Özel, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
Özel, “Eğer zam yapılırsa, gerekirse kademeli olarak tüketimi durdurmaya çalışacağız halkımızı’ demişti. O günkü üç kademeli uyarının ilk adımındayız. Adalet Yürüyüşü’ne nasıl ilk adımı atmışsa bugün de atmıştır. Şimdi size ne oluyor Bülent Turan? ‘Beşli Çete’ düşünsün. Elektrik şirketleri düşünsün. ‘Kemal Bey ödemezse ben ödeyeceğim’, ‘vatandaş ödemezse biz öderiz’ diye taahhüttünüz mü var? Vatandaş ödemiyor değil ödeyemiyor. Onlarla bir gönül bağı, onların durumuna dikkat çekmek, isyanını görünür kılmak için Genel Başkanımız bir protesto eylemiyle ilk adımı atıyor. Adalet Yürüyüşü de Kemal Bey’in tek başına ve ilk adımıyla başlamıştır. Aklınızı başınıza toplayın” dedi.CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Özgür Özel’in konuşmasından satır başları şöyle:
Devletin kurduğu kumpasa bakın
Sayın Genel Başkanımız elektrik faturalarına ilişkin dün bir mesaj verdi. O mesajını Türkiye bugün konuşuyor ve konuşmaya devam edecek. Ancak dünkü videonun içindeki önemli bir noktayı dikkatlere sunmak isteriz, CHP Meclis Grubu olarak. Elektrik faturalarında KDV’nin yüzde 1’e indirilmesini söylüyor, Genel Başkanımız. Bu kanun teklifimizi geçen yıl sunmuştuk. AKP, aynı kanun teklifimizin içinde olan TRT payının kaldırılmasını sanki jest yapıyormuş gibi, tek başına yaptı. TRT payının kaldırılması sonucunda, faturalarla gerçekleşen indirim 3 lira oldu. 3 liralık TRT payını kaldırdılar, ardından 200 TL’lik zammı bindirdiler. TRT payı kanun teklifimizin maddelerinden biriydi. Gelin teklifimizin ana gövdesini kanunlaştıralım. KDV’yi kış ayları için tamamen ortadan kaldıralım. Yaz aylarında da yüzde 1 olsun. Bunun dışında, faturalara bir vergi yansımasın. Bu yapıldığı takdirde hiç olmazsa faturalardaki yükün bir kısmının ortadan kalkması söz konusu olabilecektir. Ayrıca gelen zamların, tamamen geri alınması da temel talebimizdir. Vatandaşın, esnafın, tarımsal sulamayla uğraşanların, tarım yapmaya çalışan çiftçilerimizin de beli bükülmüştür, bu yükün altından kalkamazlar. Bu seslere, bu itiraza, bu isyana iktidar kulaklarını tıkamış durumdadır. Faturasını ödeyemeyen vatandaş borç peşindedir ve bankalardan ihtiyaç kredisi kullanıp fatura ödemeye çalışmaktadır. Sadece son bir haftada vatandaşın bankalara borcu, 7 milyar 200 milyon TL arttı. Vatandaşın bankadan aldığı borç, bir haftada 7,2 milyar lira arttı. Tüketici kredileri arttı 2,3 milyar lira arttı. Kredi kartı borçları 4,9 milyar TL arttı. Vatandaş son bir haftada 5 milyar TL daha fazla borçlandı, kredi kartına. Faturaları ödeyebilmek için. 7.2 milyar daha fazla borçlu, geçen haftadan bugüne kadar. 7.2 milyar dediğimiz küçük bir para değil. Şimdi aralık ayı boyunca söyledik ‘Bunlar elektriğe büyük zam yapma peşindeler.’ Aslında bunu Sayın Genel Başkanımız 2 Ekim 2021’de Abant Kampı’nda demişti. Kasım ayında hazırlandılar, aralıkta bilerek beklemeye aldılar. Niye? Aralık sonu enflasyonuna yansıyacağını biliyorlar. Yansırsa, emeklilere yapılacak enflasyon farkı ödemesine de dayanak teşkil edecek. Enflasyon yüksek çıkarsa emekliye, memura verilecek zam artacak. Devletin kurduğu pusuya bakın. Emeklinin, Memurun, işçinin cebine girmesin diye zammı hazırlamış, 31 Aralık gecesi Recep Tayyip Erdoğan bu zammı yapmıştır. Madem yapacaksın, 2 Ekim’de duyduk, aralık ayında yapsa enflasyona yansıyacak, millete verilecek maaş zammına etki edecek diye bekliyor, 31 Aralık gecesi vatandaşın sırtına yüzde 125 zammı bindiriyorlar. Şikayet ediyoruz. Bu size kurulmuş bir kumpastır. Bu size kurulmuş bir tuzaktır. Ta temmuza kadar enflasyona olan etkisini sizin cebinizden çalmaktır.
Sarayda bir ampul söndürmeyenler vatandaşın ocağını söndürdüler
Ayrıca TÜİK; kirayı, doğal gazı ve elektrik harcamalarının sepetteki payını düşürdü. Elektriğin fiyatı düşmedi, yüzde 125 arttı, ama enflasyon hesaplamasındaki payı, doğal gazın payı düştü. Bu büyüyen tepki dalgasının ardından, şimdi iktidar partisi yeni düzenleme mesajları veriyor. Yakında bir miktar indirim, minimum kullanım oranında artırım yapılabilir. Bu zamları, iktidar yaptı. Yüzde 127 zammı bizatihi, ‘şahsım’ yaptı. Dezenformasyonda dünya rekorlarını elinde bulunduran AK Partili siyasetçiler, ‘Elektrik fiyatlarının artışının sebebi CHP’dir.’ İbrahim Aydemir, ‘Nedeni CHP’dir’ demiş. Ahmet Hamdi Çamlı, çıkmış, ‘zamlar CHP zihniyetinin ürünüdür’ diyor. Zammın altında Recep Tayyip Erdoğan diye imza var. Vatandaşlarımız, bu AK Parti’nin dediklerine kulak verin ve vatandaşla alay etmenin cezasını bunlara sandıkta verin. ‘Abartıyorsunuz’ diyene, dükkanının camına bu ayki ve geçen ayki faturaları asan esnaf, sandıkta gerekli cevabı vermeyecekse; bunlar şımarmaya, konuşmaya, hepimizi süründürmeye devam eder. Sandıkta göreceksiniz, böyle alay etmenin karşılığını. Çorum Gaz’ın genel müdürü ‘evde atletle dolaşmanız gerekmiyor, doğal gazı az yakın’ diyor. Vatandaşın duygusuna uzak, hissiyatından bihaber, canının burnunda olduğunun farkında olmadan, bıçağın kemiğe dayandığı noktada; bu alay edenlere, bu yok sayanlara, sandıkta gerekli cevabı vermek için hep birlikte sıkıyoruz dişimizi. Ama artık ne sıkılacak diş, ne dayanacak güç kalmıştır. Bıçak kemiktedir. İleri gitmemektedir. Canı yakmaktadır. Türkiye’deki isyan bunadır. Sarayın şıkır şıkır elektriğinden bir ampul söndürmeyenler vatandaşın ocağını söndürdüler. Bir jest yapın. 10 binlerce ampulle, parası cebinden çıkmadığından; işçinin, emekçinin cebinden çıktığından sarayda itibar olsun diye şov yapıyorlar. Vatandaş bir ampulü söndürecek o da AK Parti’nin ampulünü söndürecek. Hayat da ucuzlayacak, maaşlar da artacak. AK Parti’nin ampulü sönmeden bu ülkeye huzur gelmeyecek. Bunu bütün vatandaşlarımız görüyor.
Sosyal tarife yoksullar için aşağı çekildiği tarifedir
Bir yandan da önemli bir tartışma, doğal gazda da kademeli fiyata geçişle ilgili hazırlıklar devam ediyor. Kademeli fiyat, aslında doğru kullanılsa hepimizin savunacağı vicdani bir iş. İlk birkaç tarife sosyal tarife olsun. Çok yoksullar, gariban vatandaş o 300 liraya 100 lira ödesin. Durumu biraz daha iyi olun, 200 ödesin, orta direk 300 ödesin, zenginler varsın 450 ödesin. Sosyal tarife demek, mevcut fiyatın yoksullar için aşağı çekildiği zenginler için biraz arttığı tarifedir. Siz kademeli tarifeyi yapalım diyeceksiniz, 200 için gelen faturayı gariban için 300’e çıkaracaksınız, öbürüne 430 liraya çıkaracaksınız. Böyle bir şeyin kabul edilmesi mümkün değildir. Ayrıca bir kez daha çağrımızı yenileyelim. Tarımsal sulamaya yüzde 95’lik zam, artık ekilmeyi dikilmeyi imkansız hale getirmektedir. Mümkün değil bunun altından kimse kalkamayacak.
Yandaş kanallara böyle dağıtıyorlar
Bunun dışında bugün kendileri sürmanşetlere taşıdığı Yeni Asya Gazetesi’nin 744 gündür resmi ilan alamadıklarını duyduk. Evrensel Gazetesi tam 877 gündür ilan alamıyorlar. Cumhuriyet Gazetesi iki yılda 80 gün ilan kesme cezasına... BirGün Gazetesi’ne 2020 yılı içinde sadece 26 gün ilan vermişler. Bu aslında Basın İlan Kurumu, gazetelere eşit davranması gerektiği halde; iktidarın sopası olarak ilan kesme cezası olarak muhalif basını susturmaktadırlar. 2020 yılı kamu bankaları, bakın Ziraat Bankası, Halk Bank, Vakıf Bank; gazete ve televizyonlara ilan ve reklam veriyorlar. Bakın kimlere veriyorlar, kimlere vermiyorlar? Türkiye’de ilk 16 ilan alan ve almayanlara baktığımızda Sözcü, Cumhuriyet, Karar, Yeniçağ, Korkusuz, Milli Gazete, BirGün, Evrensel, Yeni Asya, Yeni Mesaj; hepsi sıfır hiç ilan almamışlar kamu bankalarından. Muhalif seçmenin okuduğu gazetelere bir santimetrekare ilan vermemişler. İlan şampiyonu kim? TürkGün gazetesi, MHP’ye müzahir 43 bin sütun santim ilan almış. Metrekareye vurursanız 36 metrekarelik devasa bir halı düşünün. İkinci Sabah, üç Akşam, dört Analiz, beş Takvim, altı Yeni Birlik… Hürriyet ile Milliyet de ilanlarını almışlar. AK Parti ve MHP’nin kıymetli seçmenleri şöyle düşünsün: Yarın iktidar değişse, gelen iktidar devletimizin bankalarından ilanları Sözcü, Cumhuriyet, Karar’a verse sizin okuduklarınıza sıfır verse ne hissedersiniz? Hak mı? Fox, Halk TV, TELE1, KRT, TV5 sıfır. Birinci kim? Bengü Türk. MHP’den ödüllendirmeyi yaparlar. Televizyonda Bengü Türk’e en yüksek ilanını vermişler. Arkasından A Haber. Aslanım benim. Kim sövüyorsa ödülü almış, mamayı kapmış. İktidarı kim yeriyorsa belasını bulmuş, sıfır. Bu kamu bankalarının borcunu biz kapatıyoruz. Görev zararını biz ödüyoruz. Hepimizin sırtında. Bu Ziraat Bankası çiftçinin evinden, buzdolabını kaldırıyor, o paraları başta Bengü Türk bol bol dağıtıyor. Halk Bankası esnaftan topluyor faizi, AK Parti’nin yandaş kanallarına böyle dağıtıyor. Eğer bir kelime eleştirirsen, sıfır. Yüzde 51’i ver seninkilere, yüzde 49’u da gözet. Bir de ne diyorlar? ‘Hz. Ömer adaleti.’ Hz. Ömer’in hatırasına ve emanetine, adalet üzerinden böyle büyük bir ihanet, hiçbir Türkiye Cumhuriyeti Devleti yöneticisinin ve Osmanlının yöneticisinin yaptığı bir şey değildir. İktidarımızda, bu paranın tamamı tiraja göre, gerçek tiraja göre ve oransal olarak dağılacak. Yarın iktidarda oluruz bu dediğimizi yapmazsaK, durmadan bu videoyu oynatırsınız, A Haber. Şimdiden bağlıyoruz kendimizi, tiraja, reytinge göre, vicdana, adalete göre.
Tayyip Bey kararı veriyor bedeli sana ödetiyor
Son olarak Nureddin Nebati, döndü dolaştı Londra’daki baronları ikna edememiş, bizim Fitnat teyzeyi ikna edecekmiş. Ne için? ‘Yastık altı altınları bana ver.’ Çaresizce yastık altındaki altın. Hani damat bey hani çıkartmıştı. Ne yastık altı altınmış. Dön dolaş niyetleniyorlar. Sana güvenmeyip altını evde tutanlara ‘altını bana ver, sertifika vereceğim, öbür gün vereceğim’ diyorlar. Hepimiz adına borca girdiler. 21 ton altın borçlandılar. O gün altının gramı 332 liraydı, bugün 798 lira. Borç hepimizin borcu. Tayyip Bey kararı kendi veriyor, bedeli sana ödetiyor. Şimdi çare yok, para yok; o kadarki Sağlık Bakanlığı’nın ambulanslarını kaskolatacak para yok, illere yazmış, başınızın çaresine bakın diye, dön dolaş Fitnat teyzenin bileziklerine, deniz bitmiş karaya oturmuş durumdalar. Bu altın borçlanmasının da maliyetini hep beraber ödeyeceğimizin altını çizmek isteriz.
Bu sansür ve kapatma girişimidir
RTÜK enteresan bir karar aldı. DW, Euronews, Voice Of Amerika gibi Türkiye’de faaliyet gösteren ve fiili durum olarak bunların muhalif gören, patronları üzerinden işsiz bıraktırdığı çok sayıda özgür gazeteci arkadaşımızın, hayata tutundukları yayın organlarını zapturapt altına almak için üç günlük başvuru süresi vermiş. Bu alternatif mecralara RTÜK eliyle sansür, kapatma girişimidir. Bu girişimi bir kenara not ediyoruz. Fahrettin Altun’un gidici, Ebubekir Şahin’in gelici olduğu, bunun konuşulduğu dönemde, Ebubekir Bey’in sansürcülük ve baskıcılık konusunda dış kulvardan yaptıkları ataklar kayda değer gerçekten. Fahrettin Bey son 300 metrede biraz zorlanmakta ama hemen yanı başından onun pozisyonuna aday Ebubekir Şahin’in hızlandırdığı atakları göz doldurmakta. Seçimde ‘finişe’ gittiğimizde vatandaş sizi nasıl tepeler hep birlikte izleyeceğiz.
Kimin boyu ne kadarmış vatandaş boyumuzun ölçüsünü alsın
Özel, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un, “engel olmadığı” açıklamasının sorulması üzerine Özel, yanıtı verdi: “Mustafa Şentop ‘hukuken sorun yok’ diyor. Hukuken ve anayasal olarak buz gibi sorun var. Ancak siyaseten yok. Çünkü Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığından korkan yok. O da bizim adayımızdan korkmuyorlarsa, hani belli değilmiş ya adayımız, korkmuyorsa hodri meydan. Getirsinler seçim kararını oybirliğiyle alalım, hep beraber vatandaşın kantarına çıkalım. Bakalım görelim, vatandaşın gönül terazisindeki o kantar kimi ne kadar tartar. Bir görelim. Öyle ‘Dik dur eğilme.’ Dik dur. Boyumuzu vatandaş ölçsün. Kimin boyu ne kadarmış vatandaş boyumuzun ölçüsünü alsın. Vatandaştan korkan cumhurbaşkanı, iktidar partisi mi olur. Eğer yoksa sorun, alalım seçim kararını, zaten maddeyi okursanız, seçim öne alındığında hiçbir sıkıntı yok.
Yıldıray Çiçek başka bir köşe yazmış,' Şentop rol kapmasın' diye
Mustafa Şentop tutanak okuyorsa ona önce şu tutanağı okutalım. ‘Yeniden seçilen milletvekili dokunulmazlık kazanacak mı’, ‘elbette’, ‘mahkemeler yargılamaya ara verecek’ dedi. Enis Berberoğlu yeniden seçilince ara vermediler. Mustafa Şentop da kendi ifadeleri dururken okutturup, Berberoğlu’nun milletvekilliğini düşürdü. Anayasa Mahkemesi en üst karar organı. Şentop’un Anayasa’yı çiğnediğini söyledi. Böyle bir tutarsızlığın mimarı, hiç çekinmeden ‘şuna bakın’, tutanaklarda arkadaşlarımız doğru olmadığını, yetersiz olduğunu söylemişler diyorlar. Hayati Yazıcı sormuş. ‘Suni gündem nereden çıktı?’ MHP’den çıktı, Hayati Bey. İnanmıyorsan en güvendiğin gazetecilere sor. MHP kampında perde arkası vermişler, ‘lütfen yazar mısınız’ demişler. Bu konu konuşulsun isteyen MHP. Bana inanmıyorsanız, Yıldıray Çiçek var, çok temiz bir kardeşimiz. Bizlere sövmekten boş kalan zamanında başka bir köşe yazmış, ‘Şentop rol kapmasın’ diye. MHP, kendilerinin de oy verdiği Meclis Başkanı’nın rol çaldığını söylüyor. Tartışmayı MHP başlattı, kendi kampında; şimdi Şentop rol çalmasınmış. Şimdi eğer bu tartışmadan AKP rahatsız ise bilin ki küçük ortak yüzünden yürüyor. AKP böyle bir tartışmayı istiyorsa, Hayati Bey bilmiyor ama içeriden bu talimatı saray veriyor. Çocuk muyuz birbirimizi kandıracağız? Siyasette gizli diye bir şey var mı? MHP’den ne kadar doğru düzgün perde arkaları yazıldı, pazartesi günü. Buradaki hesap şu: CHP diyecek ki ‘bu Anayasa’ya aykırı’. Onlar da ‘bunlar korkuyorlar...’ Korkuyorsak namerdiz. Korkmuyorsanız, haftaya seçime bekleriz. Bu kadar net. ‘Anayasal sorun yok’ diyen Şentop’a inananlar inansın ama siyaseten size burada ekmek yok.”
Üç kademeli uyarının ilk adımındayız
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, zamlar geri alınana kadar fatura ödememe kararına AKP yöneticilerinden gelen “sivil itaatsizlik ve suça teşvik” eleştirilerinin sorulması üzerine Özgür Özel, şunu söyledi:“Genel Başkanımız faturasını ödeyemeyen on milyonların sesi olmuştur. Karanlıkta kalmayı göze almıştır. Bir kurumsal karar almamıştır, aldırmamıştır, bu onun kişisel protestosudur. Adalet Yürüyüşü’ne başladığı gibi tek başına başlamıştır. Bu sürecin sonunda kendisi, 2 Ekim 2021 Abant Kampı’nda uyarmıştı; ‘Elektrik şirketlerine iki çift sözüm var, milletin sırtına çökmeye çalışırsanız, elektriğe düşündüğünüz zamları yapmaya kalkarsanız bunun bedelini ödeyeceksiniz’ demişti. ‘Eğer zam yapılırsa, gerekirse kademeli olarak tüketimi durdurmaya çağıracağız halkımızı’ demişti. ‘Bunun mücadelesini bizzat vereceğim’ demişti. ‘Zam yapmaya kalkarlarsa yarın iktidarda olduğumuzda bunun hesabını da ayrıca soracağım’ demişti. O günkü üç kademeli uyarının ilk adımındayız. Adalet Yürüyüşü’ne nasıl ilk adımı atmışsa bugün de atmıştır. İlerleyen günlerde bizlere bir çağrısı olursa, memnuniyetle ve mutabakatla hep birlikte uyacağızdır. Bugünlerde kendiliğinden iştirak etmekte olanlara saygılıyızdır. Bizim yaklaşımız; ‘Beşli Çete’ye baş kaldırmakken, saray zihniyeti bunu kendisine ve devlete baş kaldırmak olarak görüyorsa, sarayı ‘Beşli Çete’nin emrinde, ‘Beşli Çete’nin menfaatlerinin emrinde, devleti de bir partinin devletine dönüştürdüğünün itirafıdır. Semirttikleri çeteleri de devlet olarak görmeye başlamışlar. Zaten Genel Başkanımız bunun sinyalini aylar önce vermişti. Şimdi size ne oluyor Bülent Turan? ‘Beşli Çete’ düşünsün. Elektrik şirketleri düşünsün. ‘Kemal Bey ödemezse ben ödeyeceğim’, ‘vatandaş ödemezse biz öderiz’ diye taahhüttünüz mü var? Vatandaş ödemiyor değil, ödeyemiyor. Onlarla bir gönül bağı onların durumuna dikkat çekmek, onların isyanını görünür kılmak için Genel Başkanımız kendisi bir protesto eylemiyle ilk adımı atıyor. Yalnız şunu uyaralım. Adalet Yürüyüşü de Kemal Bey’in tek başına ve ilk adımıyla başlamıştır. Aklınızı başınıza toplayın. Kademeli olarak 2 Ekim günü ne dediysek sözümüzün arkasındayız. Bu zamlar geri alınacak. Bu millet rahatlatılacak. Bu millete nefes aldırılacak. Bu faturaların altında vatandaşı ezdirmeyiz. Onlar karınca gibi ezilecek insanlar değil. Karıncanın kardeşi var o da CHP’dir. O da Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Vatandaşı karınca gibi görüp saraylarından ezmeye çalışanların ayak bileklerinden tutarız, gerekirse kendimizi siper ederiz, vatandaşı size ezdirmeyiz.Bizim hesabımız, kitabımız, itirazımız ‘Beşli Çete’ye. AK Parti Sözcüsünün, Grup Başkanvekilinin ‘Beşli Çete’nin avukatı olmalarını milletimize şikayet ediyoruz. Yazıklar olsun. Biz ‘zammı geri’ alın diyoruz. Onlar diyor, ‘isyan çıkarmayın.’ Ne isyanı. Yokluk, yoksulluk ve bıçak kemikte. Buna isyan ediyorsa vatandaş buna ortak olmak, vatandaş Kemal’in de partisinin de görevidir. Bunu böyle bilin. Tatava yapıp da işi sulandırmayın. ‘Beşli Çete’nin avukatıysa Bülent Turan, Ömer Çelik, Şamil Tayyar; aferin, hayırlı olsun, vatandaş da bunu görür, sandıkta oy atarken attığı her oyun ‘Beşli Çete’ye dolar olarak gittiğini görür. Buna göre muamele edecek size.”
Hibya Haber Ajansı