“Tuza Dikkat Haftası” nedeniyle konuya dikkat çeken Muratbey Beslenme Danışmanı Prof. Dr. Muazzez Garipağaoğlu, “Sağlıklı ve kaliteli bir yaşam için tuz tüketimine özen gösterilmesi, bunun için tuzun günlük 5 g’ı geçmeyecek şekilde tüketilmesi, sınırlama gerekmedikçe iyotlu tuz tüketilmesi, işlenmiş besinlerde tuzun azaltılması, yemeklerin tadına bakmadan tuz eklenmemesi, sofralardan tuzluğun kaldırılması, etiketlerde tuzla ilgili bilgi paylaşımı birçok hastalığın önlenmesinde atılan en önemli adımlar olacaktır” dedi.
Besinlerde doğal olarak var
Sofra tuzunun, %40 sodyum ve %60 klorür iyonlarından oluştuğunu ve sodyumun besinlerin çoğunda zaten doğal olarak bulunduğunu belirten Garipağaoğlu, “Vücut için hayati öneme sahip olan tuz; lezzet verici özelliği nedeni ile besinlerin hazırlanması, pişirilmesi ve saklanmasında önemli rol oynamaktadır. Örneğin; zeytin, peynir, sucuk, pastırma gibi besinlerin üretiminde, turşu ve konserve yapımında, besinlerin salamura edilmesinde vazgeçilmezdir. Ancak diğer yandan tuzun fazla tüketilmesi hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklar, kanser, osteoporoz, obezite, böbrek hastalıkları, multipl skleroz (MS), akciğer iltihabı, katarakt, gebelik döneminde preeklampsi (zehirlenme) ve düşük riski gibi birçok sağlık sorunu ile doğrudan ya da dolaylı olarak ilişkilendirilmektedir” diye konuştu.
Özellikle peynire dikkat
Prof. Dr. Muazzez Garipağaoğlu, “Peynir, tuzla salamura edilerek saklanan bir besindir. Peynir çeşitlerinin birçoğu yüksek miktarda tuz içerebilmektedir. Tuz içeriği yüksek olan bu peynirlerin tüketilmesiyle vücuda kolayca ve fazla miktarda tuz alınabilmektedir. Sonuç olarak hipertansiyon ve osteoporoz başta olmak üzere birçok sağlık sorununa davetiye çıkarılmaktadır. Bu nedenle yaşamın her döneminde az tuzlu peynir tüketimi önem taşımaktadır” dedi.
Hibya Haber Ajansı