Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) geçtiğimiz günlerde enflasyon verilerini açıkladı. Buna göre yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 14,60 ile yılı tamamladı.

Rakamlar ekonomide önemlidir. Ancak çok daha önemli olan şudur ki; rakamlar yaşananlarla, yani gerçeklerle örtüştüğü zaman anlam kazanır. Hayattan, insandan kopuk bir rakam yığını sosyal ruhtan yoksundur. Matematik oyunlarıyla ancak kendinizi kandırırsınız, halkı kandıramazsınız.

Toplumun büyük bir kesimi için hayat şartları giderek ağırlaşıyor. Yüzde 14,6 olarak açıklanan enflasyon rakamı ne mutfaktaki yangını ne geçim mücadelesini ne de halkın çektiği sıkıntıları yansıtmıyor. Geçim derdinde olan kimse de zaten bu rakamlara inanmıyor. Çünkü gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmadığını biliyor, yaşıyor.

Madem yüzde 14,6 enflasyon oranının gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmadığını iddia ettik, Saadet Partisi olarak bu iddiamızı kanıtlamak istiyoruz.

Bu nedenle ‘Aile enflasyonu’ diye nitelendirdiğimiz bir tanım belirledik. ‘Aile enflasyonu’ kapsamında, halkın kullanmak zorunda olduğu ve hayatını sürdürmek için gerekli olan temel tüketim maddelerini baz aldık. Aynı marka ürünlerin aynı marketlerden bir yıllık fiyat artışlarını takip ettik. Bu ürünlerin geçen yılki fiyatları ile bu yılki fiyatlarını karşılaştırdık ve artış oranını tespit ettik.

Şimdi bu temel tüketim maddelerinin son bir yıllık fiyat artışının ne düzeyde gerçekleştiğine hep birlikte bakalım:

 

Gayet açık görüldüğü gibi temel maddelerdeki ortalama artış yüzde 60’ın aşağısına düşmemektedir. Yine görüldüğü gibi rakamların gösterdiği olumlu tablo ile vatandaşın cebindeki olumsuz tablo örtüşmediği gibi tam tersine çatışmaktadır.

Şimdi bir hükümetin açıkladığı rakamlara bir de bizim ‘Aile enflasyonu’ diye nitelendirdiğimiz ve az önce artışlarını açıkladığımız rakamlara bakıyoruz. Arada uçurum kadar fark var. Halk arasında, "Sen ya sayı saymayı bilmiyorsun ya da hiç dayak yememişsin" diye bir söz vardır. Nedense iki tabloyu karşılaştırdığımızda aklımıza bu söz geldi.

İnsanların, hayatını sürdürmek için gerekli olan temel tüketim maddelerindeki artışlara dair açıkladığımız rakamlar, resmi enflasyon oranlarını çürütüyor. Siz istediğiniz kadar rakamları düşük gösterin, vatandaş cebindeki para ile ay sonunu getirip getiremediğine bakıyor.

Şimdi buradan soruyoruz: Ekonomik göstergelerdeki rakamlar mı önemli, yoksa halkın yakından yaşadığı temel maddelerdeki bu fiyat artışları mı önemli?

Bir hükümetin görevi, gerçeklikten uzak sihirbaz rakamlarla enflasyonu düşük göstermek değildir. Bir hükümetin görevi, vatandaşın satın alma gücünü artırmaktır.

Hibya Haber Ajansı