“Bu Ne Biçim Cumartesi” ve “Dokuz Canlı Hikâye” adlı kitaplarıyla hikâye alanında adından söz ettiren sinema yazarı Suat Köçer, 9 yıllık aranın ardından yeni bir kitapla okurlarının karşısına çıktı. Bu kez bir romanla edebiyat yolculuğunu sürdüren Köçer, üniversiteli bir gencin İstanbul’da kartonpiyer işçileriyle çalışmaya başlaması ve burada yaşanan olaylara tanık oluşunu anlatıyor. Kitap, arka fonunda 90’lar Türkiye’sinin sosyokültürel ve sosyoekonomik yapısına dair ayrıntılar da barındırıyor.
Kendi Hikayesinin Peşinde
Volkan isimli bir gencin babasıyla tartışarak 99’un temmuzunda, Bursa’dan İstanbul’a kaçışıyla başlayan roman, Volkan’ın burada babasının eski arkadaşı Hıdır’la tanışması ve kartonpiyer ekibine çırak olarak katılışını anlatıyor. Genç adam, Hıdır ve diğer ustaların hayat hikayelerini dinleyerek burada tanık olduğu bazı olaylar etrafında hayatı, insan ilişkilerini ve dünyayı sorgulamaya başlar. Kendini babasına ispat etmek için geldiği İstanbul’da hayatın farklı yüzlerine tanık olur, bir taraftan tanık olduğu olayların parçası olurken diğer taraftan insani erdemleri en yalın halleriyle tecrübe eder.
Kartonpiyer işçileriyle çalıştığı ilk günlerden itibaren önemli olayların adım adım tırmanışına şahit olan Volkan, evinde kaldığı ustası Hıdır’ı yakından tanımaya başlayarak geçmişte yaşadığı trajik olayları öğrenir, her olayda Hıdır’ın hayatla kurduğu sahici ilişkiden etkilenerek ona hayranlık duymaya başlar. Bir taraftan işi öğrenen Volkan diğer taraftan Hıdır’dan hayata ve insan ilişkilerine dair unutamayacağı dersler alır.
90’larda Bir Türkiye Panoraması
Kartonpiyer işçilerinin günübirlik yaşamı ve hayata tutunma çabalarına odaklanan “Münferit Bir Olay”, arka fonunda 90’lı yılların bitiminde, Türkiye’nin sosyokültürel ve sosyoekonomik yapısına dair ayrıntılar barındırıyor. Büyük ölçüde kişisel hayat hikayelerine odaklanan kitap, futbol alanında yaşanan bazı tartışmalardan 17 Ağustos depremine, dönemin güncel politik tartışmalarından popüler kültüre kadar, dönemin bazı önemli olaylarını ana hatlarıyla okuyucuya yeniden hatırlatıyor. Yine kahramanlar üzerinden dönemin insan ilişkilerinden internet iletişimi ve dijitalin ilk adımlarından müziğe deyin geniş yelpazeden sosyokültürel ayrıntıların izini sürüyor.
Sinema ve Edebiyatın Ustaca Harmanlanması
Sürükleyici olduğu kadar insan ilişkilerine dair incelikli yorumlarıyla da dikkat çeken roman olay örgüsü, karakter yapıları ve görsel anlatımıyla yazarının sinemacı kimliğini belirgin biçimde öne çıkarıyor. Hikayeci kimliğiyle de tanınan Suat Köçer’in ilk romanı gerçekçi atmosferi, güçlü diyalogları ve başarılı kurgusuyla, okuruna sinema ve edebiyatın ustaca harmanlandığı özgün bir anlatım vadediyor.
(Arka Kapaktan)
Suat Köçer'in ilk romanı Münferit Bir Olay, tabiri caizse bir "film gibi" gözümüzün önünden akıp gidiyor. Hemen yanı başımızda yaşanıyormuş hissini veren, etkileyici bir hikâyesi var bu filmin. 90'ların İstanbul'unda geçen olaylar, bir grup kartonpiyer işçisinin etrafında dönüyor.
Umudun, korkunun, acının kol gezdiği bir ortamda hayata tutunmanın mücadelesini veriyor, ustalar ve çırakları. Sabah gün ağarırken Düldül'e doluşup yollara düşüyor, akşama kadar çalışıp duvarlarında Ferdi Tayfur, Müslüm Gürses posterleri asılı çay ocaklarında buluşuyor bu yol arkadaşları. Efkâr bastığında teypte Sezen Aksu şarkıları çalıyor. Yılmaz Erdoğan'ın Bir Demet Tiyatro'su, oyunculuk hayalleri kuran çırağın odasının duvarlarını süslüyor.
Kader bu ya, bir gün bu ekibe Volkan da dâhil oluyor. Evden kaçarak İstanbul'a, Hıdır abinin yanında çalışmaya gelen "tahsilli" Volkan, şahit olacağı olaylardan habersiz kalıp döküyor, alçı taşıyor, kat temizliyor. Hayat onu asla unutamayacağı olayların içine sürükleyerek "bu filmin" baş kahramanlarından biri yapıyor.
Hibya Haber Ajansı