Adı, Harun Polat; henüz 16 yaşında; lise üçüncü sınıf öğrencisi; Ağrılı. Babası memur, annesi ev hanımı. Dört çocuklu bir ailenin tek erkek evladı. Harun, AK Parti Ağrı Gençlik Kolları’na bağlı liseli gençlerin teşkilatında görevli idi; en zor koşullarda dahi olsa bayrak ve flamalar Harun ve arkadaşlarına astırılıyordu. Üç Aralık’ta AK Parti Ağrı 6. İl Olağan Kongresi yapıldıktan sonra Ağrı’da çeşitli yerlere asılan parti bayrak ve flamalarını toplamak üzere parti yönetimi tarafından arkadaşlarıyla birlikte görevlendirildi. Öyle ya, tüm atıl işler genel olarak gençlere yüklenirdi; ucunda ölüm tehlikesi olsa dahi! Harun, boks tutkunu idi. En büyük hedefi, ileride Türkiye’nin boks şampiyonu olmaktı; boksta kazanacağı madalyaları, göğsünü gere gere Ağrı’ya getirmekti ama bu hayallerinin hiçbirini artık gerçekleştiremeyecek. Çünkü şu anda ölümle pençeleşiyor!
Sayın Cumhurbaşkanım! 23 Aralık’ta, Ağrı AK Parti 6. Olağan Kongresi’nde yaptığınız konuşmayı can kulağı ile dinleyen Harun Polat şu anda ölümle pençeleşiyor. Elektrik direklerine asılan parti bayrak ve flamalarının toplatılması için görevlendirilen, gençlik kollarında faaliyet gösteren Hasan Yakut ve Harun Polat, hiçbir tedbir ve önlem alınmadan çevre yolundaki elektrik direklerine asılan bayrak ve flamaları yağan yağmurun altında indirdikleri sırada elektriğe kapılarak feci şekilde yaralandılar. Önce Ağrı Devlet Hastanesi’ne kaldırılan yaralı iki çocuk, hastanenin yetersiz olması nedeniyle Erzurum’a sevk edildiler. Ağrı’da yıllardır tamamlanamayan araştırma hastanesi, kangren haline gelen en önemli sorunlardan biridir. Doğumu riskli hamile kadınlar bile hastanenin yetersizliğinden dolayı Erzurum’a sevk edilirken ya yolda ölüyorlar ya da bebekleri ölüyor. Acil hastalar Erzurum’a sevk ediliyor. Sanırsınız Ağrı’nın başkenti Erzurum’dur. Kişi başına gayri safi yurtiçi hasılada ve milli gelir dağılımında Türkiye’nin en fakiri olan Ağrılıların ceplerindeki borç harç parayla Erzurum’da hastalarıyla nasıl bir yaşam mücadelesi verdiklerini varın siz düşünün…
Hasan’ın hayati tehlikesi olmadığı için Erzurum’daki hastanede tedavi altına alındı. Harun’un hayati tehlikesi vardı; Erzurum’daki tedavi yetersiz kalınca, ambulans uçakla 24 Aralık’ta Ankara Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi (GATA)’ne getirildi. Hayati tehlikesi olduğu halde neden Erzurum’da tutuldu? Bir gün Erzurum’da tutulmayıp hemen GATA’ya getirilecek olsaydı kolu kurtulur muydu?..
Anne ve babası ambulans uçağa alınmadıkları için kara yolu ile geldiler Ankara’ya. Harun’un ağzından çıkan son cümle, “bir daha boks yapamayacak mıyım? Bir daha yürüyemeyecek miyim?..” oldu. Harun, GATA’da saatler süren ameliyatın ardından kolu dirseğinin altından kesildi. Eğer damarlar toparlanmaz ve daha da kötüleşecek olursa tekrar ameliyata alınarak, kolu omuzdan itibaren kesilerek alınabilir... Bacağı ve iç organları da risk altında. Harun dört gün boyunca uyutulacak.
GATA’ya getirildiği gün Harun’u ziyaret etmeye AK Parti Ağrı’nın mevcut milletvekili gelerek kısa bir ziyarette bulunmuş. AK Parti Ağrı’nın eski milletvekillerinden biri de ziyarette bulunmuş, o kadar! AK Parti için yaşam mücadelesi veren Harun’un AK Parti nezdindeki değeri bu mu?!
Harun’un tedavi gördüğü GATA’ya gittim. Harun anne ve babası ile konuştum. Akrabalar, eş, dost kim varsa hastanede. Ancak AK Parti teşkilatından tek bir kişi bile yok! Harun’un ailesi ve akrabalarının gözünden yaş eksik olmuyor. Baba Kenan’da tarifi imkansız büyük bir acı, kızgınlık, AK Parti’ye büyük bir kırgınlık ve hayal kırıklığı vardı. Kenan ile konuştuğumda aynen şu ifadeleri kullandı, “üç kızım, bir oğlum var. Harun, benim hayat ağacımdı. AK Parti’nin bayraklarını indirmeleri için arkadaşıyla birlikte çevre yoluna gönderilmiş ve yüksek gerilim hattına bağlanan bayrakları çözmeleri istenmiş. Hiçbir tedbir, hiçbir can güvenliği olmadığı halde oğlum ve arkadaşı bile bile ölüme gönderilmiş. Ağrı’da yıllardır yapımı devam eden hastane hala bitmedi. Her yıl yüzlerce insan Ağrı-Erzurum yolunda can veriyor. Oğlum da Erzurum’a kaldırıldı. Madem Erzurum’daki hastane yetersizdi, ne diye bir gün orda tutuldu?
Oğlum Erzurum’da iken AK Parti Ağrı il teşkilatından yetkililer gelerek ziyaret ettiler. Sonra oğlum, GATA’ya ambulans uçakla getirildi. Sağ olsun Sağlık Bakanlığı tüm imkanlarını seferber etti. Ben ve eşim karayolu ile Ankara’ya geldik. Oğlum GATA’ya ilk getirildiği gün mevcut AK Parti Ağrı Milletvekili geçmiş olsun ziyaretine geldi. Bir de AK Parti Ağrı eski milletvekili gelerek geçmiş olsun ziyaretinde bulundu. AK Parti Genel Merkez de, GATA da Ankara’da. Ama genel merkezden bir Allah’ın kulu gelip geçmiş olsun deme tenezzülünde dahi bulunmadı. Harun’um şu anda AK Parti yüzünden hastanede ölüm kalım mücadelesi veriyor. AK Parti Ağrı teşkilatından birileri sanki oğlumu ziyaret etmiş intibası oluşturmak için sosyal medya hesaplarından bu hastanede oldukları imasında bulunmuş. Bunlar ayıp şeyler… Bakın bugün oğlumun GATA’daki ikinci günü, AK Parti teşkilatından bir tek kişi yok yanımızda. Ben bir babayım. Evladım bu hastaneden sağ çıkamayabilir. Cumhurbaşkanımız her fırsatta gençlerin öneminden bahsediyor ancak, AK Parti teşkilatı gençlere değer vermiyor; ölüme gönderiliyor. Ben, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı canım pahasına seviyorum ama oğlum şu anda ölüm döşeğinde. Oğlumu bu hale getiren herkesle yargı ve adaletin huzurunda hesap soracağım. ”
***
Sayın Cumhurbaşkanım! Harun bugün üç gündür GATA’da yoğun bakım ünitesinde yatıyor. AK Parti’ye gönüllülük esasıyla hizmet eden henüz 16 yaşındaki Harun ölümle pençeleşirken AK Parti teşkilatının umurunda bile değil.
Sayın Cumhurbaşkanım! Siz adaletli, hakkaniyetli, dünyadaki tüm mazlumların tek limanı olan bir lidersiniz. Ancak görülen o ki, AK Parti’de “Dava söz konusu ise çocukların hayatları teferruattır” anlayışı hakim..
Sayın Cumhurbaşkanım! Siz dinlenmeden çalışırken, bu ülkenin ve gençlerimizin geleceği için gece gündüz mücadele verirken maalesef AK Parti yönetimi ve teşkilatları üzerlerine düşeni yapmıyorlar. Acılı baba Kenan, bir yandan ağladı bir yandan da oğlunu ölüme gönderen AK Partili yetkililere intizar etti. Harun’un GATA’daki üçüncü günü idi ancak ne AK Parti teşkilatından ne de genel merkezinden bir tek kişi bile yoktu. Harun ve ailesi kaderine terk edilmiş durumda.
Kim bilir bu nedenlerle her yıl kaç gencimiz sakat kalıyor ya da hayatının baharında toprağa karışıyor… Siyasi parti bayrak ve flamaları artık asılmamalı ve gençlerimiz ölümle burun buruna gelmemeli.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Açık Mektup
27 Aralık 2017, Çarşamba - 18:59