semra @ sivildusunce.com

Tüm dünyada, özellikle Avrupa ve Amerika’da Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ile Sivil Toplum Örgütleri (STÖ) halkın talep ve beklentilerinin siyasi mecrada yanıt bulmasını amaçlayan önemli bir köprü görevi yürütüyor. Ülkemizde de özellikle Çözüm Süreci ile birlikte STK ve STÖ’lerin halk ile siyaset erki arasında birleştirici bir çimento görevi üstlendiği anlaşıldı. Bu kapsamda halkın örgütlenerek sivil bir irade ile hak ve taleplerini gerek projelerle gerekse toplantı ve etkinliklerle kamuoyuna duyurması yaygınlaşarak devam ediyor…

Üyesi olduğum Anadolu Kültür Dernekleri Konfederasyonu tarafından parti ayrımı gözetmeksizin tüm siyasi partilerin genel başkanlarını ziyaret etmek üzere randevular talep edildi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, konfederasyonun randevu talebine olumlu yanıt vererek görüşme takvimi oluşturdu. Konfederasyon başkanımız, Ağrı Kültür Dernekleri Federasyonu Basından Sorumlu ve Kadın Kolları Başkanı ve konfederasyon üyesi olarak ben ve 35 kişilik ekibimiz ile birlikte CHP Genel Merkezi’ne gittik. Orada bizi, CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi samimi bir şekilde karşıladı. Tanışma ve sohbetin ardından görüşmenin gerçekleştirileceği salona geçtik. Kılıçdaroğlu randevu saatinden yarım saat gecikme ile salona girdi ve yanında danışmanı ile CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak olduğu halde sahnedeki koltuklarına oturdular. Hakverdi ise bizim tarafımıza geçerek arka koltukta yerini aldı.

Konfederasyon ekibi olarak tek tek kendimizi tanıttık. Ardından Kılıdaroğlu’na yönelik soru-cevap kısmına geçildi. Ben de soracağım soruların başlıklarını önümde duran kâğıda yazdım. Soru sormayı talep edenler ellerini kaldırarak söz aldılar. Kılıçdaroğlu ile Toprak soru yöneltmek isteyenlerin tamamının sorularını aldıklar. Israrla soru sormak istediğim halde bu talebim ressedildi. Soru sorma faslını kendi keyiflerince sona erdirmelerinin ardından Hakverdi yanıma gelerek sorumu yazılı olarak almak istediklerini söyleyerek kâğıt uzattı. Buna gerek olmadığını, herkes gibi ben de tüm salonun duyabileceği şekilde soru sormayı istediğimi ancak engellendiğimi söyleyerek Hakverdi’nin bu talebini reddettim. Açıkçası Kılıçdaroğlu ve ekibi, soruları not aldığım kağıttan fotoğrafçıları marifetiyle haberdar oldukları için benim soru talebimi reddettiler. Zira soracağım sorulara yanıt veremeyeceklerdi.

Kılıçdaroğlu burada yaptığı konuşmada geçtiğimiz günlerde Diyarbakır ve Şanlıurfa’ya gerçekleştirdikleri ziyarette merkezde olmasa bile taşrada tepkiyle karşılandıklarını ve taşrada üye bulamadıklarını ifade etti… Belli ki Kürt halkı CHP’nin geçmişte yaptığı zulümleri hafızasında halâ diri tutuyor ve özür bekliyor. Kılıçdaroğlu, iktidara geldikleri takdirde Merkez Türkiye Projesi ile yatırımların Anadolu’ya kaydırılacağını, tarımda destek alımlarını kaldıracaklarını, Doğu-Güneydoğu’da sandık güvenliği konusunda bir sıkıntılarının olmadığını zira 1998 yılından bu yana kimin hangi sandıkta oy kullandığının kaydının kendilerinde olduğunu ve ittifak ortağı olmayan HDP’nin de istediği zaman bu bilgileri CHP’den alabileceğini söyledi. Kılıçdaroğlu açıkça beyan etmese de HDP ile gizli bir ittifak söz konusu.

Kılıçdaroğlu’na yönelteceğim üç soruyu o salonda soramamış olabilirim lakin şimdi tüm Türkiye’nin gözleri önünde sormak istiyorum:

1- CHP geçmişte Kürt halkına yönelik Zilan Deresi, Ağrı, Dersim gibi yerlerde çocuk-yaşlı demeden kurşundan geçirdi. Partinize yönelik tepkiler nedeniyle yıllarca Türkiye’nin Doğusuna gidemediniz. Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır ile Şanlıurfa ziyaretlerinizi gerçekleştirdiniz. CHP'nin geçmişte yaptığı yanlışlardan ötürü özür dilemeyi düşünüyor musunuz? Geçmişe yönelik nedamet duyuyor musunuz?

2- İktidara gelmeniz halinde TRT Kûrdî'yi ve Üniversitelerde Kürtçe eğitim veren bölümleri kapatacağınız yönünde endişeler hakim. Bu endişelere yanıtınız nedir?

3- Basın ve medya tarafından haberlerinizin yapılmadığından, size yer verilmediğinden şikâyet ediyorsunuz ancak işin aslı hiç de öyle değil. Zira geçmişte canlı yayın yaptığım televizyon kanallarında, yine bu mecrada Sivil Düşünce Haber Portalı olarak görüşlerinizi almak ve röportaj yapmak üzere yaptığımız tüm ısrarlı taleplerimizi geri çeviriyorsunuz. Altan Öymen’in sol menşeli haber ajansı dışında hiçbir ajansla çalışmıyor, haber sitemize de görüş beyan etmiyorsunuz. Bağımsız haber ajansı HİBYA da CHP'ye yaptıkları tüm başvuruların sonuçsuz kalmasından şikayetçi. Bu ayrımcılığı, sansürü neden uyguluyorsunuz? Neden kamuoyunu yanıltıcı beyanda bulunuyorsunuz?

***

Kılıçdaroğlu ve ekibi ısrarla ülkede kutuplaşmanın hakim olduğunu ve bunun önüne geçmeye çalıştıklarını savunuyor olsa da söylemleri ile icraatları arasında büyük uçurumlar var. Zira her ne kadar halkı birleştirmeye yönelik gayreti olduğunu vurgulayan bir söylemle halkı ikna etmeye çalışsa da tam tersi yönde bir siyaset izliyor; basında tekelleşme, soru sorulmasını engelleme, kadına yönelik mobing bunlardan sadece bir kaçı... Görüşmenin ardından Kılıçdaroğlu'nun danışmanına da sorulardan kaçmamalarını, mobing uygulamaktan vazgeçmelerini, ülkeyi yönetmeye talip bir siyasi parti olarak cesur olmaları gerektiğini söyledim. 

Kılıçdaroğlu’na tavsiyem; partisine ve kendisine yönelik hiçbir sorudan kaçmayarak cesaretle yanıtlama kabiliyetine sahip olmasıdır. Bugün bu sorulardan kaçabilir ancak yarın bir başka yerde bir başka ağızdan bu sorularla tekrar karşılaşacak.

CHP, geçmişinden kaçamaz! 

 

 Selam ve selametle...