Rahmetli Anneannem birbirini sevmeyen insanlar için ‘karnına girse denize atlar’ derdi. Sırf sevmediği insanı yok etmek için kendi canına kıyacak kadar gözünü karartan insanlar için söylenebilecek en uygun cümle bu olsa gerek. Paralel Yapı ve türevleri için en uygun tasvir. Zira sırf Başbakan Erdoğan’ı alaşağı etmek pahasına kendi kuyularını kazmaktan imtina etmiyorlar. Kaset skandalları, yasa dışı dinlemeler ve bunun gibi çok sayıda girişimde bulundukları halde Başbakan Erdoğan’ı deviremedikleri gibi kendi yapılarına düzenlenen operasyonlarla devlet içinde çöreklenmiş yapıları bir bir tasfiye edildi ve ediliyor.
Paralel Yapının desteklediği ve her dediğini yaptırabileceği Cumhurbaşkanı adayı gösterdiği Ekmel bey seçim çalışmalarına başladı. Seçim çalışmalarından kastım; milyonları alanlara dolduran, halka saatlerce konuşma yaptığı mitingler değil, gittiği yerde etrafını saran koruma ordusu ve milletvekillerinden bahsediyorum. Seçim çalışmaları şöyle dursun, Türkiye’nin öncelikli sorunlarından bihaber olduğu ağzından çıkan her cümleden belli. Ağzına pelesenk ettiği ‘kutuplaşma ve huzur’ başlıklarından başka elle tutulur ve ülkenin temel sorunlarına değindiği tek bir cümlesi dahi yok.
Ekmel bey’in Sınırları ve yönetim biçimi değişmeye başlayan Ortadoğu’da Türkiye’nin rolünün ne olacağı, Barış Süreci konusunda hangi adımları atarak sürekliliği devam ettireceği, ülkenin kalkınması ve refahın sağlanması adına ne tür projeleri olduğuna dair bir paradigması da yok. İyi okullarda tahsil yapmış ve birkaç yabancı dil biliyor olabilir lakin halkın dilini bilmediği için kaybediyor.
Türkiye’nin ‘Partiler üstü’ bir Cumhurbaşkanı adayına ihtiyacı olduğuna sürekli vurgu yapan Ekmel bey, kimlerin, kendisini ne maksatla aday gösterdiğinden de bihaber. Zira beş siyasi partinin kendisini desteklediğini ve deklarasyon yayınladıklarını ya hatırlamak istemiyor yahut yaşı gereği unuttu. Acaba Ekmel bey, beş siyasi partinin desteğini aldığı için kendisini ‘partiler üstü’ görüyor olabilir mi? Öyle ya, Başbakan Erdoğan ve HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş sadece kendi partilerinin desteğini alarak önerilen Cumhurbaşkanı adayları.
Ekmel bey’in tavrını ve konuşmalarını rahmetli Ecevit’in son dönemlerine benzetiyorum. Ecevit hastalığı sebebiyle kendisine ezberletilen konuşmaları yapar, nefesi yetmez ve koluna giren yardımcıları tarafından yürütülmeye çalışırdı. Ekmel bey bugünkü İzmir konuşmasında konuşurken nefesi kesiliyordu; henüz kendi başına yürüyebiliyorsa da yaşı gereği birkaç sene sonra Ecevit gibi birilerinin desteği ve yardımı ile yürüyebilecek. Ve tıpkı Ecevit gibi önüne konulan her evrakı imzalayarak kendine her denilen yapacak zira Ecevit de Ekmel bey gibi paralel yapının icadı idi.
Cumhurbaşkanlığı gibi bir makamı hele de tek başkanlık dönemine giren Türkiye’yi dinamik, ülkenin sorunlarını bilen, halkın dilini konuşan biri yönetebilir ancak. Türk’ü, Kürd’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Pomak’ı…vb gibi her kesimi temsil eden ve Barış Sürecinin sürekliliği ile yıllardır akan kanın durmasını sağlayarak Türkiye’nin Doğusu ile Batısını birleştirecek bir lider Cumhurbaşkanı olmalı. Bu vasıflara haiz tek lider şu an için sadece Başbakan Erdoğan’dır.
10 Ağustos Türkiye’nin miladı olacak ve takvimler bir daha geçmişi yazmamak üzere geleceği inşa edecek.
Paralel Yapının desteklediği ve her dediğini yaptırabileceği Cumhurbaşkanı adayı gösterdiği Ekmel bey seçim çalışmalarına başladı. Seçim çalışmalarından kastım; milyonları alanlara dolduran, halka saatlerce konuşma yaptığı mitingler değil, gittiği yerde etrafını saran koruma ordusu ve milletvekillerinden bahsediyorum. Seçim çalışmaları şöyle dursun, Türkiye’nin öncelikli sorunlarından bihaber olduğu ağzından çıkan her cümleden belli. Ağzına pelesenk ettiği ‘kutuplaşma ve huzur’ başlıklarından başka elle tutulur ve ülkenin temel sorunlarına değindiği tek bir cümlesi dahi yok.
Ekmel bey’in Sınırları ve yönetim biçimi değişmeye başlayan Ortadoğu’da Türkiye’nin rolünün ne olacağı, Barış Süreci konusunda hangi adımları atarak sürekliliği devam ettireceği, ülkenin kalkınması ve refahın sağlanması adına ne tür projeleri olduğuna dair bir paradigması da yok. İyi okullarda tahsil yapmış ve birkaç yabancı dil biliyor olabilir lakin halkın dilini bilmediği için kaybediyor.
Türkiye’nin ‘Partiler üstü’ bir Cumhurbaşkanı adayına ihtiyacı olduğuna sürekli vurgu yapan Ekmel bey, kimlerin, kendisini ne maksatla aday gösterdiğinden de bihaber. Zira beş siyasi partinin kendisini desteklediğini ve deklarasyon yayınladıklarını ya hatırlamak istemiyor yahut yaşı gereği unuttu. Acaba Ekmel bey, beş siyasi partinin desteğini aldığı için kendisini ‘partiler üstü’ görüyor olabilir mi? Öyle ya, Başbakan Erdoğan ve HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş sadece kendi partilerinin desteğini alarak önerilen Cumhurbaşkanı adayları.
Ekmel bey’in tavrını ve konuşmalarını rahmetli Ecevit’in son dönemlerine benzetiyorum. Ecevit hastalığı sebebiyle kendisine ezberletilen konuşmaları yapar, nefesi yetmez ve koluna giren yardımcıları tarafından yürütülmeye çalışırdı. Ekmel bey bugünkü İzmir konuşmasında konuşurken nefesi kesiliyordu; henüz kendi başına yürüyebiliyorsa da yaşı gereği birkaç sene sonra Ecevit gibi birilerinin desteği ve yardımı ile yürüyebilecek. Ve tıpkı Ecevit gibi önüne konulan her evrakı imzalayarak kendine her denilen yapacak zira Ecevit de Ekmel bey gibi paralel yapının icadı idi.
Cumhurbaşkanlığı gibi bir makamı hele de tek başkanlık dönemine giren Türkiye’yi dinamik, ülkenin sorunlarını bilen, halkın dilini konuşan biri yönetebilir ancak. Türk’ü, Kürd’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Pomak’ı…vb gibi her kesimi temsil eden ve Barış Sürecinin sürekliliği ile yıllardır akan kanın durmasını sağlayarak Türkiye’nin Doğusu ile Batısını birleştirecek bir lider Cumhurbaşkanı olmalı. Bu vasıflara haiz tek lider şu an için sadece Başbakan Erdoğan’dır.
10 Ağustos Türkiye’nin miladı olacak ve takvimler bir daha geçmişi yazmamak üzere geleceği inşa edecek.