Yeni Sisteme Kürt Bakışı
16 Nisan referandumu ile sadece yüz yıllık parlamenter sistemi değil, “eski Türkiye”nin ana arterlerini de yıktık.
16 Nisan referandumunun hiç şüphesiz en önemli ayrıntısı, Doğu ve Güneydoğu’da yaşayan Kürt halkının “Evet” yönünde tercih yaparak barajın aşılmasında önemli bir rol oynaması oldu. Bu başarıda “AK Parti teşkilatlarının büyük rolü oldu” demek siyasetin tabiatına aykırı olur. Zira birçok ilde halktan kopuk teşkilatlar, iş kovalayan il başkanları, ihale kovalayan teşkilat üyeleri ve belediye meclis üyelerine yönelik büyük bir tepki vardı, bu tepki hala devam ediyor...
Kürt halkı ne istiyor?
Kürt halkı referandumda ne AK Parti’ye ne de iktidara oy verdi. Kürt halkı sadece ve sadece çözüm sürecinin mimarı olan Recep Tayyip Erdoğan’a olan inancı ve güveni nedeniyle “Evet” yönünde oy kullandı. Kürt halkı biliyor ki, totalde yüz yılı, özelde kırk yılı aşkın bir süredir devam eden Türkiye sorununu ancak ve ancak Recep Tayyip Erdoğan çözebilir. 2009 yılında “demokratik açılım” ile başlayıp “çözüm süreci” ile devam eden bu merhalede Kürt halkı, devlete güvenmeye başladı. Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye tarihinde hiçbir devlet adamı ve hükümetin cesaret edemediği terör sorununa “baldıran zehri içerim ama yine de bu sorunu çözerim” diyerek ne kadar samimi olduğunu gösterdi. Kürt halkı biliyor ki, Erdoğan’ı yalnız bırakırsa bir yüz yıl daha yalnız kalacak. Kürt halkı evlatlarının ne dağda ne de askerde ölmesini istiyor. Ekonomik olarak ilerlemek ve ticaret alanında gelişmek istiyor. Bölgeye hem devletin hem de iş adamlarının yatırım yaparak işsizliğin ve göçün önüne geçmesini istiyor. Devletin yeni bir süreç başlatmasını, ancak bu sürecin PKK ile değil, bizatihi Kürt halkının kendisinin muhatap alınarak, talep ve isteklerinin ne olduğunun sorulmasıyla bir netice alınabileceğine inanıyor.
Yeni sistemin siyasete yansımaları
16 Nisan referandumunun üzerinden iki haftadan fazla bir süre geçti. Bu süre zarfında Türkiye’de siyasi alanda birçok değişiklik yaşandı. CHP’de sular bir türlü durulmuyor ve deyim yerindeyse Kılıçdaroğlu’na karşı kazan kaldırıldı. Kılıççdaroğlu’nun dokunulmazlığının düşmesi yönünde fezleke hazırlanarak Meclis’e gönderildi. Baykal, kendisini kaset kumpasıyla CHP’nin genel başkanlığından eden Kılıdçaroğlu’ndan intikam almak için Abdullah Gül ile görüşerek partinin başına getirmeye çalışıyor. Raf ömrünü tamamlayan Kılıçdaroğlu, koltuğunu Abdullah Gül’e mi devredecek? Tüm bunları önümüzdeki günlerde göreceğiz…
Bu haftanın en önemlisi gündem maddesi ise, AK Parti’den istifa ederek 27 Nisan 2014’te referandumla cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ın, tam 979 gün sonra yeniden AK Parti’ye üye olması idi. Başbakan Binali Yıldırım, Erdoğan’ı kapıda karşıladı ve birlikte salona geçtiler. Başbakan Yıldırım konuşmasında, "Özlemek sabretmektir, yılları, ayları saatleri izlemektir. Gelecekse beklenen, beklemek güzel. İşte beklenen an sayın Cumhurbaşkanımız, kurucu genel başkanımız bugün yuvaya, kurucusu olduğu AK Parti'ye tekrar dönüyor. Kendisine yol arkadaşlarım adına, bütün parti teşkilatım, grubum adına hoşgeldiniz, şeref verdiniz diyorum.” Diyerek büyük bir feraset gösterdi. Tabii bazı siyasi çevreler tarafından Başbakan Yıldırım’ın bu alçak gönüllüğü ve ağlayarak yaptığı duygusal konuşması bile haset ile karşılandı.
Başbakan Yıldırım konuşmasını bitirdikten sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kürsüye davet etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan FETÖ operasyonları ve AB ile ilişkiler başta olmak üzere birçok konuda açıklamalarda bulundu. Erdoğan, “Selamunaleyküm” diyerek başladığı konuşmasında önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, AK Parti’de ayrım yapmadıklarını ve bundan sonra da yapmayacaklarını, bundan sonra yüklerinin daha da ağır olacağını, gelmem diyen kim varsa Beştepe’nin yolunu öğrendiğini, FETÖ'nün devletten tasfiyesi konusunda ciddi ilerleme kaydedildiğini, FETÖ ile mücadelede asla taviz verilemesini “Arkadaşlarıma söylüyorum; önümüze gelip gözyaşı dökenler olacaktır. Acırsanız, acınacak hale gelirsiniz.” diyerek önemli uyarılarda bulundu. Avrupa’nın PKK’ya siper olduğunu söyleyen Erdoğan AB ile müzakerelere de değinerek “Bundan sonra yapacağınız bir şey var, bugüne kadar açmadığınız şu fasılları açmaktan başka çareniz yok. Açarsanız ne ala! Açmadığınız takdirde güle güle.” diyerek resti çekti.
AK Parti teşkilatları ve iktidardaki FETÖ oluşumları temizlenmeli
Referandumda yüzde 51.4 oranında “Evet” oyu veren halkımız, FETÖ’nün siyasi ve bürokratik ayağının da temizlenmesini istiyor. Referandumdan çıkan sonuç hem iktidara hem de devlete verilen bir ders niteliği taşıyor. Zira toplumun kahir ekseriyeti, bir daha 15 Temmuz’un yaşanmaması için FETÖ operasyonlarının bürokrasinin üst kademelerine ve siyasi ayağına dokunmasını istiyor. AK Parti genel merkezi ve teşkilatlarının, muhalefet partilerinin tepeden tırnağa FETÖ’den temizlenmesi gerekiyor. İktidarın içindeki aleni ve kriptolarına kadar her kademede hala görev yapan FETÖ oluşumlarının temizlenmemesine yönelik halkımızın ciddi bir tepkisi var.
Yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Türkiye’de büyük bir yeniliğe yelken açacağımıza inanıyorum. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a güveniyor ve bu güvenimizi boşa çıkarmayacağına, FETÖ operasyonlarını hakkıyla yerine getireceğine olan inancım tamdır.
Semra POLAT