cemal @ sivildusunce.com
Hdp’nin kısmi seçim başarısı suyun öteki tarafındakileri ziyadesiyle sevindirdi.
Bütün İslam düşmanlarını sevinç ve neşeye gark etti…
Siyonist kasaplar zil takıp oynuyor. İsrail gazetelerine göre, Erdoğan’ın rüyası kabusa dönmüş…
Avrupa’daki Ermeni diyasporası da sevinç içinde
ABD, Almanya, Fransa ve bilumum Türkiye düşmanları derin bir nefes aldılar…
Beni en çok şaşırtan, metaforik imalar içeren yayınıyla bir İtalyan gazetesi oldu.
La Repubblica nam İtalyan gazetesi, resmen uçmuş; bütün haçlı ruhunu özetleyen şu başlığı kullanmış:
“Selahaddin-i Eyyubi durduruldu!”
Haber-yoruma göre "Yeni bin yılın Selahaddin Eyyubi'si son metroda durdurulmuş…
Erdoğan'ın bir mitinginde Kudüs'e İslam bayrağı dikmekten söz ederek Selahaddin Eyyubi'nin adını anmış… Ama durdurulmuş.
***
Haçlı güruhun sevincini anlıyorum. Kolay değil asırlar boyu Müslümanların karşısında yenildiler.
O yüzden bu türden ufak zaferler bile onları sevindirik etmeye yetiyor.
Haçlılar bir defa daha rahat nefes aldılar. Bir tokat daha yemekten kurtuldular. Eh o kadar sevinmelerini hoş görmek lazım.
***
Aynı gazetedeki bir başka yorumda da hilal-haç kavgası ima ediliyor ve Hilal Ülkesi’nin durdurulduğu yorumu yapılıyor:
"Sultan'a şamar. Türkiye'de heyelan ve dönüm noktası… azınlıkları, kadınları ve eşcinselleri savunan Selahattin Demirtaş, seçim kampanyasında reddettiği Erdoğan'a kafa tutuyor. Hilal ülkesi (Türkiye) için bir devrim…”
Hilal Ülkesi tabiri çok hoşuma gitti. Gerçekten de Türkiye günümüzde Hilali yani İslam’ı temsil eden ülkedir. İslam’ın bayraktarıdır… Lideridir… Elhamdülillah…
Eskiler buna İntak-ı Hak derlerdi. Yani Allah söyletiyor… Allah kâfirlerin diliyle hakkı söyletiyor…
***
Selahaddin vakt-i zamanında haçlı güruhuna öyle bir tokat atmıştı ki, korkusu hala yüreklerinde… Erdoğan’ın şahsında bir defa daha o korkuyu yaşamışlar da haberimiz yokmuş…
Onların gözüyle manzara aynen şöyle:
Bir tarafta, “Kudüs Müslümanlarındır!” diye haykıran çağın Selahaddin-i Eyyubisi Tayyip Erdoğan…
Öteki tarafta ise “Kudüs Yahudilerindir!” diye mırıldanan Selahattin… Sonu din ile bitmiyor; tin ile bitiyor. Tin, yani incir…
Bir tarafta Haçlı-Yahudi ittifakının Selahattin’i, öteki tarafta İslam âleminin Selahaddin-i Eyyubisi…
***
Cenab-ı Allah, Ümmet-i Muhammed’i her devirde bir kahramanla teyid eder. Her devrin bir Selahaddin’i vardır, bir Ertuğrul’u vardır, bir Yavuz’u vardır…
Bu devrin Selahaddin’i de Tayyip Erdoğan’dır… Haçlı güruhu Tayyip Erdoğan’a karşı bula bula, homoseksüel savunucusu Selahattin’i bulmuş… Ne ala…
***
Haçlıların korkulu rüyası Selahaddin-i Eyyubi Kürt müydü? Kürt tarihçileri göre Kürt’tü… Türk tarihçilere göre Türk’tü… Arap tarihçilere göre Arap’tı…
Hepsi de yanılıyor. Selahaddin-i Eyyubi, bütün etnik kimliklerin ötesinde, Müslümandı…
Çünkü daha o devirde milliyetçilik mikrobu icad edilmemişti. Milliyetçiliğin icadı için moderniteyi, 18. Asrı, beklemek gerekecektir…
O devirde “milliyet yok din var”dı!
***
Modernleşme, aydınlanma ve milliyetçiliğin icadından sonra slogan tersine döndü: Din yok milliyet var!
Bu slogan önce Avrupa ülkelerinde hayata geçirildi…
Sonra yeni modernleşen İslam ülkelerinde de hayata geçti: Arnavut milliyetçiliği, Türk milliyetçiliği, Fars milliyetçiliği, Arap milliyetçiliği…
Modernitenin aşınması, postmodernizm ve küreselleşme dalgaları dini yeniden en önemli değer haline getirdi. Din yeniden en tepeye yerleşirken, milliyetçilik aşağı kademelere düştü…
Milliyetçilik geri plana düştü ama geç milliyetçilikler açısından durum farklı: milliyetçiliği zamanında yaşayamayanlar ve milliyetçilik  konusunda geç kalanlar açısından milliyetçilik hala en başta gelen değer.
Pkk’nın ürettiği Kürt milliyetçiliğini de bu bağlamda değerlendiriyorum. Türk, Arap ve Fars milliyetçiliklerinden sonra Kürtler de kendi milliyetçiliklerini yaşıyorlar.
Kürt milliyetçiliği bölgenin son milliyetçiliğidir.
***
Yeniden Türkiye’ye dönelim:
CHP’nin tek parti yıllarında, Ruşeni isimli bir yazar “Din yok milliyet var” isimli kitap yazıyor. Kitabı okuyan M. Kemal aferin, bravo gibi sözlerle kitabı övüyor…
Dönemin politikası milliyetçiliği bir din gibi kurgulayıp, dinin tahtına oturtmaktır…
Bu temel eksendeki milliyetçilik politikası 30’lu yıllarda kafatası ölçümlerine kadar gitti…
Ama Türk halkı çocukluk ve gençlik dönemini çok şükür geçirdi… Artık daha olgun bir Türk milletinden söz ediyoruz. Artık “din yok milliyet var” diyen kimseye rastlamıyoruz.
***
Ama bu defa da Kürt Kemalizmi olarak adlandırılan akımın güçlendiğine ve hdp-pkk örgütünün “din yok milliyet var” şeklinde bir propaganda yürüttüğüne şahit oluyoruz.
Son seçimlerde gördük ki, muhafazakâr-dindar Kürt seçmenin önemli bir kısmı da pkk-hdp örgütüne oy verdi.
Demek ki sıra Pkk’nın peşinden giden Kürtlerde. “Din yok milliyet var” anlayışını, CHP’den 60 yıl sonra pkk hayata geçiriyor.
Çaresiz, pkk sempatizanı Kürtlerin de olgunlaşmasını ve milliyetçilik anaforundan kurtulmasını bekleyeceğiz.
***
Bütün bunları şu sebepten yazdım:
Seçim öncesinde, Menzil tarikatına mensup Kürt kökenli bir “genç” hdp’ye oy vereceğini söylüyor.
Türk kökenli ve Ak Parti’li arkadaşı onu vazgeçirmeye çalışıyor: Hdp’nin din dersini ve Diyaneti kaldıracağını, Ermeni dostu olduğunu, eşcinselleri savunduğunu vs. anlatıyor. Ez cümle, “sen bir dindar olarak nasıl dinsiz bir partiye oy vereceksin” diyor.
Ancak tarikat mensubu Kürt genç hdp’ye oy verme kararından vaz geçmiyor.
Bu gencin özelinde görüyoruz ki, bazı kesimler için, milliyet her şeyden önemli, dinden de önemli. Yani “din yok, milliyet var”
Bu bir süre böyle devam edecek. Bazılarının ergenlik sivilcesi birkaç yıl sonra geçer; ama bazılarının uzun sürer…