semra @ sivildusunce.com
"Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir... Türk milleti milli birlik ve beraberlik içerisinde güçlükleri yenmesini bilmiştir… Türk milletinin tarihi bir niteliği de güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir…. Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır... Türk esirlik kabul etmeyen bir millettir…’’
Yukarıdaki cümleler Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e ait. Türk Milleti’nin nasıl bir karaktere sahip olması gerektiğini salık veriyor.
Dün Mustafa Kemal’in ölümünün 76. Yıldönümü idi. Tüm resmi kurumlarda, devlet ve hükumet erkanında çeşitli konuşmalar yapılarak günün anlamı, Mustafa Kemal’in Türkiye’nin kurucusu olması üzerine çeşitli konuşmalar yapıldı. Buraya kadar herşey normal. Fakat ya gerçek hayat? Normal değildi tabii; yaşını başını almış kadınlar, erkekler ‘Eski Türkiye’nin kara mazisi olan kapkara önlükleri giyerek güle oynaya Anıtkabir’e yürüdüler. Giyindikleri önlüklere kaç para harcadılar yahut hangi kapitalist güçler finanse ettiler? Görünüş ve tavırları itibariyle Atatürk’ün ölüm yıldönümünü değil de sanki doğum günü kutlama partisine gidiyorlardı. Atatürk’ün bahsettiği ‘yüksek karakterli’ Türk Milleti tanımına uyuyorlar mı?
Toplu taşıma aracına binen bir kadın saat 09.05 geçe sirenler çaldığında yüksek sesle ‘saygı duruşunda bulunmayanların bir gün kafasına sıkacağız’ diyerek tehdit ediyor. Otobüsteki yolcular bu tehditten korkarak 'hepimizin resmini çekerler ve adımızı öğrenirler, neme lazım kalkıp saygı duruşunda bulunayım’ diyerek sürü psikolojisine uyup aracın içerisinde ‘zorunlu’ saygı duruşunda bulunuyorlar. Tıpkı bu ülkede zorunlu kılınan diğer şeyler gibi; zorunlu eğitim, zorunlu askerlik, zorunlu bayramlara katılma, zorunlu saygı duruşu…  Acaba ‘kara önlük giyinip Anıtkabir’e gitmeyenlerin kafasına sıkacağız’ diyerek tehdit etmiş olabilirler mi? Mustafa Kemal’in ‘’Türk Milleti Zekidir’’ tanımına hiç uyuyor mu?
Eski Türkiye’de hemen herşey bir zorunluluğa tabi tutulduğu için insanlar tıpkı birer Gestapo Subayı halini aldı ve bu zorunlulukları Yeni Türkiye’de de devam ettirmeye gayret ediyorlar. Zira Eski Türkiye’de zorunluluğa başkaldıranlar asılarak, jenosit uygulanarak, sürgün edilerek, hapislerde yok edilerek cezalandırıldılar. Mustafa Kemal’in ‘’ Türk esirlik kabul etmeyen bir millettir’’ tanımına uyuyor mu?
Hayatı, musikiyi, eğlenmeyi, dansı, gülmeyi…vs dünyalık ne varsa tadını çıkarmayı seven bir insan Mustafa Kemal’i 10 Kasım dolayısı ile ‘anma’ya gidenlerin içerisinde alnında bayraklı Atatürk resmi bulunan kızlar vardı. Bu kızlar hüngür hüngür ağlıyorlardı. Peki neden? Türkiye’yi bulunduğu noktadan daha ileriye götürmesi gereken ve Eski Türkiye’deki karanlıktan sıyırıp ışığa çıkarak olan birkaç genç  neden ağlıyorlar? Mustafa Kemal’in ‘’ Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır’’ tanımına hiç uyuyor mu? Daha çok Aziz Nesin’in  "Türk halkının yüzde 60 ı aptaldır’’ tespitiyle doğru orantılı.
***
Bugün Yeni Türkiye’de hibirşey eskisi gibi değil. Mustafa Kemal’in isabet ettiği hiçbir gelişmişlik alameti Eski Türkiye’de gerçekleşmedi. Mustafa Kemal’i birer kalkan olarak bu güne kadar kullanan, mezarında rahat bırakmayan Ulusalcı ve Kemalist kesim, Atatürk’ün kendilerine bıraktığı vasiyetten hiçbirini yerine getirmemiş olmanın utancı ile yüzleri kızarmalılar.
Benim çocukluğumda tek kanal olan TRT’de her 10 Kasım günü Mustafa Kemal’in katafalta konularak, defnedileceği yere kadar götürülen, genç kadınların salya sümük ağladıkları video çekimleri yayınlanırdı. Bir kadın, yanındaki küçük kız çocuğuna şunları anlatırdı ‘Atatürk olmasa idi bizler kara çarşaf giyinmek zorunda kalırdık. Atatürk bizi o karanlıktan kurtararak aydınlığa çıkardı…’’ Yayınlanan çekimler ve kızına hikaye anlatan kadın da dünkü ‘anma’da kara önlük giyinenler gibi siyah-beyaz çekimlerdi.
Bugün Yeni Türkiye ve bu yenilikleri gerçekleştirmek uğruna elini değil bedenini taşın altına koyan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan var. Zoraki okutulan andımız, zoraki saygı duruşları, tek tip insan modeli, zorunlu başaçık olma dönemi birer birer tarihin kara sayfaları arasına girdi. Köprü, Üniversite, ülkedeki tüm halklarla barış, Dersim katliamı özrü… ve daha nice yeniliklere ve gelişmelere imza atan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan. Mustafa Kemal’in bu günleri görerek  "Türk milletinin son yıllarda gösterdiği harikaların yaptığı siyasi ve sosyal inkılapların gerçek sahibi kendisidir. Milletimizde bu kabiliyet ve tekamül var olmasaydı, onu yaratmaya hiçbir kuvvet ve kudret yeterli olamazdı" tanımı Yeni Türkiye’ye ne kadar da uyuyor değil mi!