Yıl, 2007
Gazete kupüründe konu edilen habere göre, bölgede 29 yeni devlet kurma hesapları öngörüsünü ele alıyor. Yazımın içeriği bu kupür üzerinden ilerleyecek ve BOP’un hakimiyetinin yıllar önce nasıl hayata geçirildiğini anlatacağım.
Haberde geçen yazı şöyle:
“29 YENİ DEVLET!
Peki, nereden çıktı bu "hesap" ve "yeni harita" muhabbeti?..
Efendim; "uzman" sıfatlı kişilerin "in-ternet siteleri"nde dolaşan iddialarına göre; "Afganistan"la başlayıp, "Irak"la devam eden "stratejilerin bundan sonraki aşamasında "29 yeni devlet" oluşturma hesapları yatıyor!..
Bush oğlu Bush'un danışmanı Con-dolezza Rice'in bundan 4 ay kadar ön-ce ağzından çıkan;
"Bölgedeki hanedan yapıdaki ülke-ler çökecek ve yerine 29 yeni demok ratik devlet kurulacak" sözünden ha-reket eden "stratejist"ler, bu sözlerden şu anlamı çıkarıyorlar:
"Irak'ta bir KÜRT devleti ile İran'a alternatifi bir Şii devleti kurulmak is-teniyor!..
Yukarılarımızda ve tek adamla yö-netildği söylenen Azerbaycan ve Gürcistan'da da aynı kaos hüküm sü-rüyor!..
Gürcistan'ın bölünmesi ve demok-ratik(!) ABHAZYA ve OSETYAN dev-letlerinin kurulması plânlanıyor!..
Ve tabii; İran'ın kuzeyinin de bölü-nüp, bir AZERİ devleti oluşturulmak isteniyor!"
Irak savaşı, BOP (Büyük Orta-Doğu Projesi)’nin ilk kıvılcımı
Irak Savaşı, Birleşmiş Milletler'e rağmen nasıl başladı? Amerika, Israil'i niye savundu? Büyük Ortadoğu Projesi neden isteniyor?
Aylardır dünya gündemini meşgul eden bu soruların yanıtlarını açıklıyorum!
Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, diplomatik bir açıklama gibi sunulan ancak satır aralarında büyük bir küresel projenin ipuçlarını barındıran şu cümleyi kuruyordu:
“Bölgedeki hanedan yapıdaki ülkeler çökecek ve yerine 29 yeni demokratik devlet kurulacak.”
Bu açıklama, "Büyük Orta-Doğu Projesi" (BOP) kapsamında ortaya atılan, resmi olmayan ama çokça konuşulan harita senaryolarını yeniden gündeme taşıdı. Afganistan'la başlayan, Irak’la devam eden askeri müdahaleler yalnızca “kitle imha silahları” bahanesiyle değil aynı zamanda çok daha büyük bir ideolojik ve teolojik vizyonla yürütülüyordu.
Evangelist Düşüncenin Yükselişi: Din, Devlet ve Dünya Hâkimiyeti
Fransız Le Nouvel Obscu Dergisi, dönemin Amerika Başkanı George W. Bush’un "Evangelistler”in en önemli dini liderlerinden biri olduğunu iddia ettiği içeriği duyurdu. Konu edilen yazıya göre Bush, dünyayı yeninde şekillendirme programının aslında bir Evangelist düşünce olduğunu ileri sürdü.
Dünya üzerinde yaklaşık 500 milyon Evangelist olduğu tahmin ediliyor. Bu da dünya üzerindeki Hristiyan nüfusun 4'te birini oluşturuyor. Evangelist düşünceye göre İncil, Tanrının kitabı ve aynı zamanda iyi ve kötünün savaşı. Esas itibaruyla Armageddon savaşı!
George W. Bush'un siyasi kariyeri boyunca etkisi artan Evangelist düşünce, sadece bir inanç sistemi değil, aynı zamanda bir dünya görüşüydü. Evangelistlerin kutsal metinlerde geçen “Armageddon” savaşına inancı, politik eylemleri dini misyonerlik olarak sunabilecek kadar kuvvetliydi. Bush’un Evangelist rahip Billy Graham’dan aldığı ilhamla içkiyi bırakıp “Tanrı’nın görevlisi” gibi hareket etmeye başlaması, Amerikan politikalarını teolojik bir zemine taşıdı.
Bu anlayışa göre Ortadoğu sadece enerji kaynaklarının bulunduğu bir coğrafya değil, “Tanrı’nın vaat ettiği topraklar”dı. Bu topraklarda yaşanan her savaş, Evangelist dünyada bir “kutsal görev” gibi algılanıyor, hatta İncil’deki kehanetlerin gerçekleştiği bir süreç olarak sunuluyordu.
29 Yeni Devlet: Harita Savaşları ve Bölme Stratejileri
2007’de ortaya atılan "29 Yeni Devlet" iddiası, Afganistan ve Irak’tan sonra sıranın İran’a, Suriye’ye ve Türkiye’nin çevresine geldiğini öne sürüyordu.
MHP Lideri Devlet Bahçeli önceki gün yaptığı açıklamada, "İsrail'in saldırısı, sadece İran'a değil, Türkiye'ye de sinsi bir mesajdır. Nihai hedef, Türkiye'dir" diyerek Türkiye'ye de bir saldırı olma olasılığını, saldırı olmasa dahi bölünme ya da federal sisteme geçişin olabileceği yönündeki gizli öznenin dışa vurumu olarak analiz edebiliriz.
Öngörülen bu plana göre:
1- Irak'da bağımsız bir Kürt devleti kurulacak,
2- İran'da alternatif bir Şii devleti teşkil edilecek,
3- İran'ın kuzeyi Azeri devleti adı altında bölünecekti,
4- Kafkaslarda Abhazya ve Osetya gibi küçük, Batı destekli devletçikler yaratılacaktı.
Görünüşte "demokrasi" adı altında bir yeniden yapılandırma vurgusu yapılsa da arka planda temel amaç, böl-parçala-yönet stratejisiyle büyük güçlerin bölge üzerindeki kontrolünü artırmaktı.
İsrail’in İran’a yönelik saldırılarında Tebriz’i hedef almasının altındaki gerçeği buradan anlayabilirsiniz. Tebriz’de “Küçük Azeri Devleti” kurulması planlanıyor.
Bugünün Gerçeği: İran-İsrail Savaşı ve Derin Stratejiler
2025'e geldiğimizde, Evangelist ideolojinin izlerini hâlâ taşıyan politikalar gölgesinde yeni bir kriz daha patlak vermiş durumda: İran-İsrail savaşı. Gazze savaşıyla başlayan süreçte İran’ın doğrudan askeri müdahaleye girişmesi, İsrail’in de karşılık olarak Tahran ve çevresine yönelik geniş çaplı saldırılar başlatmasıyla bölgesel savaş senaryosu gerçeğe dönüşmeye başladı.
Bu gelişmeler, yıllar önce dillendirilen BOP’un hâlâ sahada işlemekte olduğunu gösteriyor. Zira bu çatışmalar sadece iki ülke arasındaki gerilimden değil, aynı zamanda uzun vadeli bir jeopolitik yeniden tasarım arzusundan besleniyor.
Gelecek Senaryoları: Haritalar Siliniyor, İnançlar Yeniden Yazılıyor
Eğer İran parçalanırsa, kuzeyde bağımsız bir Azeri devleti kurulması fikri yeniden masaya gelebilir. Irak’da yarı-bağımsız Kürt bölgesi zaten fiilen devletleşmiş durumda. Suriye, Yemen, Lübnan gibi ülkeler ise çoktan iç savaşlarla yıpratıldı. İsrail’in güvenliğini sağlamak adına Orta-Doğu’nun etnik ve mezhepsel mozaiklere bölünmesi, Evangelist kehanetlerle uyumlu bir strateji izliyor.
Bununla birlikte dijital çağda savaş sadece toprakla sınırlı değil. İnançlar da, bilgi de, haritalar da yeniden yazılıyor. Üniversitelerde kurulan Evangelist derneklerden video oyunlarına, Hollywood filmlerinden sosyal medya kampanyalarına kadar uzanan büyük bir kültürel kuşatma söz konusu.
Sonuç: Bir Savaşın Adı Konmamış Sınırları
İran-İsrail savaşı bir dönüm noktası olabilir. Bu savaşın sonucu, sadece iki ülkeyi değil; Türkiye, Azerbaycan, Lübnan, Suriye, Suudi Arabistan ve hatta Rusya gibi aktörleri de içine alan bir jeopolitik depremin tetikleyicisi olabilir. Eğer parçalanma senaryoları hayata geçerse, 29 değil, belki de daha fazla mikro devlet doğabilir.
Ama unutulmamalı ki; bu parçalanma planları yalnızca fiziki sınırları değil, zihinleri ve inanç sistemlerini de hedef alıyor.
Ve belki de asıl savaş, haritada değil, inançta ve hafızada veriliyor...