semra @ sivildusunce.com
Birinci cihan harbi Osmanlı İmparatorluğunu olduğu kadar Avrupa ve Balkan ülkelerini de tarihin karanlık sayfaları arasında bıraktı. Bir dönem, bir devir, imparatorluklar ve krallıklar bu harple sona erdiler. Ancak en trajikomiği hiç şüphesiz Yunan Krallığının bitişi olur. Zira 1920’de Kral Aleksandros bahçesinde beslediği iki maymun tarafından ısırılır ve kan zehirlemesi sonucu ölür.
1.Cihan Harbinde Yunanistan: Harp başladığında Konstantin Yunanistan Kralı, Venizelos ise başbakandır. Venizelos savaşta Büyük Britanya’nın safından yer almak gerektiğini savunur zira İngiltere donanma bakanı olan Winston Curchill 1915’te Venizelos’a harekâta katılması karşılığında İngiliz sömürgesi altında bulunan Kıbrıs’ı Yunanistan’a vereceğini vadeder. Fakat Kral Konstantin bunu kabul etmez; anayasadan kaynaklanan hakkını kullanır, Venizelos’u azleder ve parlamentoyu dağıtır. 1916’nın Ağustos ayında Venizelos’a bağlı subaylar, müttefiklerin denetiminde olan Selanik’te bir darbe yaparak “Geçici Ulusal Savunma Hükümeti” adı altında bir yönetim kurarlar. Fransa Atina’yı topa tutar, Kral Konstantin yenilgiye uğrar ve ülkeyi terk eder. Yunanistan artık Venizelos’a ve müttefik devletlerin denetimize geçer. Ancak Kral Konstantin ülkeyi terk etmeden önce tahtını oğlu Aleksandros’a bırakır. Venizelos ve İngiltere başbakanı Lold George Anadolu’ya taarruz etmek için elli bin kişilik silah alıyorlar. Lakin Anadolu’ya taarruz yapılacağı gün Kral Aleksandros iki maymunun ısırması sonucu ölür. Konuyla alakalı olarak Winston Curchill dahi “Çeyrek milyon insanın bir maymun ısırmasından dolayı öldüğünü söylemek büyük bir abartı olmayacaktır” sözleriyle, yenilginin sorumluluğunu Kral Alexandros’u ısıran ve Konstantin’in dönmesine neden olan maymuna yükleyecektir. Venizelos ise ‘’Doğu ve Batı tarihinin bir maymunun bir adamı sırması yüzünden değişmesi her büyük faciada rastlanan tuhaf tesadüflerin bir oyunundan başka bir şey değildir…’’ der.
***
1.Cihan Harbinde Osmanlı İmparatorluğu Toprakları: Babam, dedesi Dirbas Ağanın oğlu Abdulmecit Polat’tan rivayet eder: Birinci cihan harbi. Ağrı’nın Memitan köyü, aylardan kış... Rusların Ağrı'ya geleceği haberini aldık.
Bu arada Ermeniler de bizi rahat bırakmıyorlardı. Birkaç kilometre ötemizde bulunan Yığnıtepe köyü Ermenileri, Memitan'a gelerek tüm canlı hayvanları zorla alıp götürdüler. 351 damızlık koyunumuz vardı ama kom (koyun ahırı)nın kısmen yerde olması ve köyden biraz uzak olması nedeniyle fark etmemişlerdi. Bizim, Kayabey köyünde 2 tane Ermeni çobanlarımız vardı. Bunlar babama gelerek 'beyim şu koyunları götürüp saklayalım, ya da bunları da sizden alacaklar' dedi. Babam çobanlarımızın bu tavrı karşısında çok duygulandı ve ''bunları başkaları götüreceğine ve yiyeceğine siz götürün'’ dedi. Ermeni çobanlarımız koyunlarımızın tamamını götürdüler. Aradan 21 gün geçti. Kış olduğu için ayaz ve soğukla birlikte karın buz tutmuştu. Ay ışığının olduğu bir gecede baktım ki iki Ermeni çobanlarımız götürdükleri koyunlarla birlikte buzlu karın üzerinde yürüyerek bize geri getirdiler ve babama şöyle dediler: ''Beyim, duyduk ki zorunlu ikamet kanunu çıktı, bizi buradan çıkaracaklar, koyunlarınızı beraberimizde götüremeyeceğimiz için hepsine yazık olur. Koyunlarınızdan hiçbirini yemedik. Biz İsa'ya yemin ederiz ki bir koyununuz telef oldu, biz yemedik…'' İki Ermeni çobanımızın bu tavrı ve dürüstlükleri ailecek hepimizi çok duygulandırdı… Derken aradan bir hafta geçti. Yığnıtepe köyünün Ermenileri koyunların varlığından haberdar olmuşlar. Rusların da oraya yakın olmasından haber ve güç alarak Memitan köyüne gelip bizim koyunlarımızın hepsini alıp götürdüler. Daha sonra Rus orduları ile birlikte Toprakkale'nin Ermenileri bizim köye girerek işgal havası vermeye başladılar. Gelen Ermenilerin reislerinden biri ayağında çizmeleri olduğu halde öküzün sırtına bir halı atmış ve üstüne binerek  köyün içinde dolaşmaya başladı. Gözdağı veriyordu ''var mı bana yan bakan'' tavrında gezinirken Rus komutan durumdan haberdar olmuş ve köyü terk etmesini istemişti. Hiç kimseye zarar vermeden ve dokunmadan o komutan ve beraberindeki taburu köyün büyüklerine teminat vererek köyün yanında geçip gittiler. Miralay Mahmut Bey (daha sonra 1929'da şehit oldu) Tutaklı Abdülmecit Beyin alayları da Kılıçgedik'in antebi denilen Tutak mıntıkasında 600 askeri ile savaşa hazır hale gelmiş ve bekliyorlardı. Köyümüz’den (Memitan) 2 kişiyi ulak olarak Rusların ve Ermenilerin bize zarar vermediklerini  haber vermek üzere Mahmut Beye gönderdiler...  Bu iki ulak giderlerken gece olmuş, hem kar hem de fırtına yollarını bulamayarak bir taşın kovuğuna girmişler. Kar ve tipi üstlerini kapamış sabaha kadar yerleri sıcak kalmış hatta terlemişler. Sabah Tutak antep tarafına geçerken Mahmut Beyin askerlerini eğitim yaparken bulurlar. Mahmut bey de 300 m. uzakta düşünceli bir şekilde sigara içiyormuş. Bu giden iki ulak Mahmut Beye Memitan köyünde olup biteni haber vermiş ve çoluk çocuğa hiçbir zarar verilmediğini müjdelemişlerdi. Mahmut bey aldığı haberlere çok sevinmiş.
Mahmut bey Ruslara karşı 600 kişilik Hamidiye Alayı ile harp ederken şöyle bir sözü vardı -o söz 1991'de Ekim ayında bazı gazetelerde neşr olundu ''Alayımda 1 fert kalıncaya kadar sen İslam uğruna savaşacağım''