semra @ sivildusunce.com

Kumaşlar, hayatımızın vazgeçilmez unsurlarından biridir. Hele de bizim coğrafyamızda dokuma tezgâhlarında dokunan renga renk, çeşit çeşit kumaşlar, hayata gözümüzü açtığımız ilk andan tutun da hayata gözlerimizi kapadığımız son ana kadar ömrümüzün en iyi ve en kötü zamanlarına şahitlik eder. Kumaşlarla olan uzun soluklu serüvenimiz de böylece başlamış olur...

Yeni doğan bir bebeğin kulağına dualarla ismi okunduğunda tıpkı bir anne gibi sarıp sarmalamak için hazırlanan kundaklar, başını koyduğu yastığın pamuklu kılıfı, üstüne örttüğümüz ipek yorgan, ağladığında susturmak için evlere kurduğumuz salıncağa gerdiğimiz kumaş...

Sünnet olan çocukların giydiği sünnetlik gömleri ile sünnet kıyafetleri... 

Kız çocuklarına daha kundakta iken yapmaya başladığımız çeyizler, pamuk ve ipek ipliklerden örülen danteller, dokuma tezgâhlarında dokunan yorgan yüzleri, aileyi bir araya toplayan sofralarımızı güzelleştiren masa örtüleri, takılan ilk yüzüğün nişanesi olan başörtüler, “iyi günde ve kötü günde” birbirimizin yanında olmak için söz verdiğimiz nikâh anında giydiğimiz gelinlikler…

Cami minaresinden son kez adımızın okunduğu salalarla üstümüze örtülen kefenle birlikte dünya hayatımız ermiş olur…

Anadolu’nun hemen her ilinde kurulan tezgâhlarda işlenen kumaşlar son yıllarda maalesef yok olmaya yüz tuttu. Okullaşmanın artması, köylerden şehirlere göç, sanayileşmenin yaygınlaşması ile birlikte fabrikasyon kumaşlara yönelik rağbet hem ucuz giyime ulaşmayı hem de bununla birlikte kalitesiz bir süreci de beraberinde getirdi zira ipek kumaşların yerini polyesterler, pamuklu kumaşların yerini ise polar aldı. Kışın sıcak tutan pamuklu pazen kumaşın yerini naylon taytlar alınca kültürel ve geleneksel mirasımız olan dokuma tezgahlarıyla birlikte sağlığımız da avuçlarımızdan kayıp gitti.

***

Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayelerinde yürütülen “Türkiye Dokuma Atlası Projesi” kapsamında “Geçmişten Geleceğe” temasıyla Türkiye Dokuma Atlası sahne gösterimini Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleştirdi. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Olgunlaşma Enstitüleri, Tekstil İhracatçı Birliği'nin de desteklediği projenin hedefleri çok büyük.

Emine Erdoğan bu proje ile ustası kalmamış kumaşları kurulan atölyelerde yeniden sanatla buluşturacak.

Projenin koordinatörlüğünü Ayşe Dizman’ın üstlendiği, proje küratörlüğünü de Güneş Güner’in yürüttüğü bir defile ile üretilen ev tekstili ve giyim ürünleri davetlilerin beğenisine sunuldu. Arzu Kaprol, Nedret Taciroğlu, Ece Ege, Tuvana Büyükçınar, Dilek Hanif, Simay Bülbül, Gülden Bilgili, Gül Ağış ve Aslı Filinta gibi ünlü tasarımcıların tasarımlarının yer aldığı defilede birbirinden güzel göz kamaştırıcı tasarımlar, alkışlarımızın arasında arzı endam etti. Sahnede; Üsküdar Çatması’nın desen ve renkleri, Denizli Buldan Bezi’nin doğal boyalı dokuması çağdaş tasarımlara dönüşen Antep Kutnu, Ankara Sofu, Şal Şapik, Ehram, Beledi gibi dokumalardan hazırlanan giysiler de mankenlerin üzerinde tüm dünyaya meydan okudu. Meydan okudu diyorum zira yok olmaya yüz tutmuş Anadolu kumaşlarımız, unutulmaya yüz tutmuş sandıklardan çıkarılarak tekrar tezgahlarda dokunmak üzere geniş çaplı bir proje ile hayatın hemen her alanında yer almak için uzun soluklu bir yola çıkmıştı.


Günümüz dünyasında ucuza mal edilen ve insan sağlığı için hiç de tercih edilmemesi gereken naylon, floş, polyester, asetat, ‌‌akrilik, polar gibi sentetik kumaşların yerini pamuk, ipek, denim, pazen, kenevir, keten, kadife ve yün alacak. Böylece Anadolu kendi mirası ile yeniden aslına rücu edecek.
 
Kumaş ve giyim konusu benim de ilgi alanım zira son birkaç yıldır işimden arta kalan zamanımı giyim ve dikiş kursuna giderek değerlendiriyor ve kendi tasarımlarımı dikerek giyiyorum. Hele de Anadolu’muzun tezgahlarında dokunan kumaşlarla da dikeceğim kıyafetleri giymek bana tarifi imkansız bir mutluluk verecek.
Umarım önümüzdeki dönemde tüm dünyada hayatın hemen her alanında Anadolu mirasımız olan tezgâhlarımızda dokunan kumaşlar ev tekstilinden giyime kadar yerini alsın ve biz de büyük bir gururla köşelerimizden sizlere duyuralım.
 

Selam ve selametle..