Yeni eğitim-öğretim döneminin başlamasına bir ay kaldı. Okulların açılmasıyla birlikte ülke genelindeki okullarda çocuklar yeniden sınıflarda ve okul bahçelerinde buluşacak. Ancak, bu dönemin başlamasıyla birlikte sokak köpeklerinin çocukların güvenliğini tehdit etme riski de artacak. Özellikle okulların çevresindeki parklar, oyun alanları ve yol kenarlarında karşılaşılan sokak köpekleri, çocukların can güvenliğini ciddi şekilde tehlikeye atıyor. Aileler, başıboş sokak köpekleri sorunu nedeniyle çocuklarını okula nasıl göndereceklerini kara kara düşünüyor.
Başıboş sokak köpekleri her geçen gün artan nüfus polülasyonlarıyla birlikte sürüler halinde gezerek deyim yerindeyse insan avlıyor. Bu saldırılarda en büyük tehlike altında olanlar ise hiç şüphesiz çocuklar. Okulların başlamasına bir ay kala sokak köpeklerinin tehdidi bir kez daha gündemimize oturdu. "Köpek varsa, okul yok" diyen ebeveynlerin sayısı da azımsanmayacak kadar çok.
Son dönemlerde, sadece şehir merkezlerinde ve kalabalık bölgelerde değil aynı zamanda en ücra köylerde dahi başıboş köpeklerin sayısında gözle görülür bir artış söz konusu. Milyonlarla ifade edilen başıboş sokak köpekleri ya aç kalma veya sürü halinde gezdikleri için gelişen güç algısı nedeniyle saldırgan davranışlar sergiliyor. Çocuklar, bu tür saldırılardan en fazla etkilenen grup. Parklarda ve okul bahçelerinde meydana gelen köpek saldırıları, çocukların fiziksel yaralanmalarına ve geri dönülmez ve tedavisi imkânsız psikolojik travmalara yol açabiliyor.
Uzmanlar, bu sorunun çözülmesi için acil önlemler alınması gerektiğini vurguluyor. İlk olarak, yerel yönetimlerin ve belediyelerin sokak köpeklerinin kontrolünü sağlamak için etkili bir strateji geliştirmesi gerekiyor. Köpeklerin düzenli sağlık kontrolleri, aşılama ve kısırlaştırma işlemlerinin yapılması, bu sorunun temel nedenlerini ortadan kaldırmada önemli bir rol oynayabilir ancak çözüm değil. Zira milyonlarla ifade edilen başıboş sokak köpeklerinin tüm bu ihtiyaçlarının karşılanması da milyon dolarlarla ifade edilen büyük bir külfet oluşturuyor. Ülkemizin içinde bulunduğu ve her geçen gün daha da artan enflasyon ve hayat pahalılığı göz önüne alındığında, yaşam süresi beş yıl olan köpeklerin tüm bu giderlerinin harcanması parayı çöpe atmaktan öteye gitmiyor. Ayrıca, sokak köpeklerinin denetim altına alınarak, toplumsal alanlardan uzaklaştırılması da önemli bir adımdır.
Okul yöneticileri, öğretmenler ve aileler de başıboş sokak köpeklerinin toplumsal yaşam alanından izole edilmesi, mümkünse itlaf edilmesi gerektiği konusunda birlikte hareket etmeleri gerekiyor. Çocukların, sokak köpeklerine yaklaşımı konusunda bilinçlendirilmesi ve acil durumlarda nasıl hareket edeceklerinin öğretilmesi, olası saldırılara karşı nasıl bir önlem alabileceği gibi düşünceler ise Almanların tabiriyle “kitsch” yani “ucuz edebiyat”tan öte gitmez. Zira küçük bir çocuğun, saldırgan ve güçlü sivri dişleri olan bir köpeğe karşı güç kullanabileceğini düşünmek en hafif tabirle ahmaklıktır!
Toplum genelinde bir farkındalık oluşturmak, sokak köpekleri ile ilgili sorunların çözülmesine katkı sağlayabilir. Medya, yerel topluluklar ve STK'ların, başıboş sokak köpekleriyle ilgili soruna ilişkin kamuoyunu bilgilendirerek gerekli adımların atılması için baskı yapmaları gerekiyor.
Sonuç olarak, okulların açılmasıyla birlikte çocukların güvenliği ön planda tutulmaz ise çok sayıda çocuğun saldırıya uğrayarak yaralandığı, kuduz olduğu için öleceği ya da parçalanarak öldüğü yönündeki haberleri daha çok duyarız. Sokak köpeklerinin oluşturduğu tehdit, hem yerel yönetimlerin hem de toplumun ortak çabalarıyla ele alınmalı ve çocukların sağlıklı bir eğitim dönemi geçirmesi için gerekli önlemler bir an önce hayata geçirilmeli. Başka çıkar yolumuz yok. Birlikten güç doğar…
Selam ve selametle...