semra @ sivildusunce.com

Sanayi Devrimi’nden bu yana yaşanan en büyük devrim, özellikle yapay zekâ ile birleşerek insan aklıyla adeta alay eden ve neredeyse saf dışı bırakan Dijital Çağ’a girmiş bulunmaktayız. Zira asla hafife alın(a)mayacak kadar güçlü stratejilerle tüm dünyada domino etkisi yaratan dijital sistem, sesinizi kopyalayarak istediği her metni üstüne işleyebiliyor, görüntünüzü alarak dilediği her görseli elde edebilen bir entrümana dönüşüyor. Siz her ne kadar “bu benim sesim, konuşmam değil, ben bu konuşmayı yapmadım” ya da “oraya hiç gitmedim” deseniz de nafile. Sesinizin üzerine kaydedilen metinler saniyeler içerisinde özellikle sahte ve bot hesaplar marifetiyle tüm dünyaya yayılıyor. Bu yayımların ardından daha saniyeler öncesine kadar sahip olduğunuz ailenizi, işinizi, makamınızı ve belki de yıllarca çalışıp didinerek kazandığınız servetinizi bir anda kaybediyorsunuz. Suikast dediğimiz şey bir kurşunun gelip alnınızın çatısına konması değil, Dijital Çağ’da suikast dediğimiz şey; itibarınızı saniyeler içerisinde yerle yeksan eden, sizi insan içine çıkamaz hale bürüyen ve masumiyetinizi ispat edemeyecek duruma getirerek yaşamınıza kendinizin son vermesini bekleyen ve bu haberler üzerinden yeni sansasyonlar planlayan suikastçılarla dolu.

Tüm bu yaşananlar ve çok daha fazlası için bir farkındalık oluşturmak, basın ve medya üzerinden sosyal medya hesapları ile bağlantılı komplike bir tehlikeye yönelik ufuk açıcı bir çalıştay gerçekleştirildi geçtiğimiz günlerde. Uluslararası Medya Ve Enformasyon Derneği (UMED), Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın destekleriyle Yeni Medya Ve Dijital Terörizm Çalıştayı gerçekleştirdi. UMED Başkanı Aslan Değirmenci yıllardır basın camiasında önemli görevler almış ve dernek çatısı altında da birçok önemli projeye imza atmış biri.

Salon, hınca hınç dolu idi… Sadece Ankara’dan değil, başka şehirlerden de çalıştaya katılım oldukça fazlaydı. İdris Kardaş da oradaydı. Özellikle Türkçe ve Kürtçe yayınlara katılarak dezenformasyona karşı büyük bir mücadele veren Kardaş, Dezenformasyonla mücadele Merkezi Koordinatörü Başkanlığı’nı da üstlenmiş durumda.

Açılış konuşmasını İletişim başkanı Fahrettin Altun yaptı. Altun, konuşmasında, Türkiye’nin siber saldırı tehdidine maruz kalan ülkeler arasında yer aldığını, sanal dünyada yürütülen dezenformasyon, kara propaganda ve 5’inci kol faaliyetinin blok zincir teknolojilerinde ortaya çıkan güvenlik sorunları ve terör örgütlerinin dijital dünyadaki faaliyetleri olduğuna dikkat çekti. Siber saldırılara karşı önlemlerin arttığına dikkat çeken Altun, 2021 yılında 84 bin 113 siber saldırı gerçekleştirildiğini bu rakamın 2022'de 53 bin 202 olarak tespit edildiğini belirterek dijital terörizme ve dezenformasyona karşı tedbirler aldıklarını ifade etti.

İki oturumlu çalıştayda alanında uzman konuklar önemli bilgiler verirken salondaki katılımcılara da sorgulama fırsatı verdiler. Özellikle Yargıtay 5. Ceza Dairesi Üyesi Erol Tekmen, FETÖ terör örgütünün yargı ve adalet sistemine çöreklendiği ve etkin olduğu dönemde yaşadığı zorlukları en ince detayına kadar anlattı; FETÖ elemanlarının kendi yapılanmalarının dışındaki yargı mensuplarına ve özellikle ailelerine yönelik uyguladığı mobingi, itibar suikastı yaparak aslı astarı olmayan dedikodular çıkarıldığını, mesleki dezenformasyona maruz bırakarak deforme ettiklerini söyledi. Özellikle 17-25 Aralık operasyonu, MİT Tırları sürecinde yaşananlardan bahsederken, FETÖ’nün kendi basın ve medya ağları ile olay yerinde hazır bulunduğunu ve bu sürecin en ince ayrıntısına kadar planlandığını, tüm dünyaya Türkiye’nin teröre destek verdiği imajını vermeye çalışarak büyük bir dezenformasyona imza atıldığını tüm detaylarıyla ifade etti.

Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkan Yardımcısı Seyit Ahmet Dikici ise, yalan haberlerin farklı ülkelerde gerçekleşen görseller ve videoların sosyal medya mecralarında servis edilerek olayın Türkiye’de geçtiğine yönelik yalan haberlerin tüm dünyaya yayılması için yine sahte ve bot hesaplar marifetiyle saniyeler içerisinde nasıl yayıldığını anlattı. Dikici, Metaverse’ye de dikkat çekerek sanal ortamın büyük bir mecra olduğunu hatırlatarak, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in Metaverse’de aracılığı ile Sultanahmet Meydanı’nda yürümesi ya da Kızılay Meydanında PKK militanlarının bir arada yürüdüğü görüntülerin izletilmesine kim müdahale edebilir?.. sorunsalını irdeledi. Mustafa Sandal’ın Suriyeli göçmenlere yönelik paylaştığı yalan içerikli videoyu da hatırlatan ve kendisini arayarak uyarıda bulunduğunu ifade eden Dikici, sosyal medya ağlatında takipçisi bol ve dezenformasyona hizmet eden ancak bir şekilde kitlelerin de güvenini kazanan hesapların sanat camiası başta olmak üzere birçok kesim tarafından takip edilerek yalan haberlerin yayılmasına araştırmadan ve sorgulamadan destek verdiklerine dikkat çekti.

Mısır devriminde Facebook ve Twitter ağları üzerinden bir araya gelen kitlelerin büyük bir güç gösterisi yapmaları ve Rabia Meydanı’nda toplanmaları ile başlayan süreç, devlet başkanı Hüsnü Mübarek’in istifasını getirmişti… Türkiye’de Gezi Parkı’nda ağaçlar bahane edilerek sosyal medya ağları üzerinden haberleşen kitlelerin bir araya gelerek BBC ve CNN gibi televizyon kanalları tarafından yaşananların 24 saat canlı yayınlanarak dünyaya servis edilmesi… Yine Gezi Parkı olaylarında FETÖ üyesi yerel yönetimlerde görevli personellerin ülkeyi nasıl bir kaos ortamına sokmaya çalıştıkları daha dün gibi aklımızda. ABD eski Başkanı Trump’ın sempatizanlarının bir araya gelerek Beyaz Saray’ı ele geçirmeleri ve bu esnada yaşananları sosyal medya mecralarından yayınlayarak ülkede kaos çıkarmaya çalışmaları…Ve daha niceleri…

Tüm bunlar ışığında Dijital Çağ’da sorgulamaz ve her karşımıza çıkan görsel ve videoya inanırsak en sonunda kendimizi kaybedeceğimiz yadsınamaz bir gerçek. Yeni Medya Ve Dijital Terörizm Çalıştayı’nın farkındalık oluşturulması açısından önemli bir başlangıç olduğuna inanıyorum. Basın, medya ve sosyal ağlarla oluşturulan dezenformasyonun domino taşı gibi devrilerek propaganda aracı olarak kullanılmaması için hemen her kuruma büyük görevler düşüyor. Özellikle de yalanın ve dezenformasyonun teşneliğini yapmaması gereken basın ve medyaya…

Selam ve selametle…