Bugün Tükiye’de yaşadığımız kaotik ortamı anlayabilmemizin yolu yakın tarihimizi bilmekten geçiyor.
Eski Sovyetler’de, tam da 17 Ekim devrimi sırasında doğan Ruzi Nazar, bir Özbek olarak dünyaya geldi. Gençlik yıllarında Komünist Partisi üyesi olan Ruzi, Kızıl Ordu’da Piyade Asteğmen iken Almanlara esir düştü. Hitler’in kurduğu ve bir zamanlar Türkiye’de de tartışılan Türkistan Lejyonu’na katıldı. Zira Ruzi, Türkmenistan’ın bağımsız bir ülke olmasını hayal ediyordu. Artık Alman istihbaratı için çalışan Ruzi, Almanların Ukrayna’da yenilgiye uğramasının ardından yol ayrımına geldi. Almanların kendisini Sovyetlere vereceğinden endişe eden Ruzi, bir Alman kadınla evlendi ve iki çocuğu oldu -Akıl Oyunları’nın yazarı olan kadın Ruzi’nin kızıdır.
Franklin Roosevelt’in oğlunun, Ruzi’deki yeteneği keşfetmesinin ardından, Ruzi Amerika safına geçti ve daha sonra da CIA casusu olarak çalıştı.
RUZİ NAZAR’IN TÜRKİYE’YE GELİŞİ
Ruzi Nazar, 1959’da Türkiye’ye geldi. Tam 12 yıl boyunca Türkiye’de kaldı. 1960 ila 1971 yılları arasındaki tarihimizin kara lekelerinin tamamının mimarı Ruzi Nazar’dır. CIA’nın Türkiye’de gerçekleştirmek istediği bunu da ‘’komünizmden koruma’’ adı altında binlerce vatandaşımızın ölümünün zeminini hazırlamış ve hayata geçirdiği darbe yılları Ruzi’nin casusluğu ile gerçekleşmiştir.
ALPARSLAN TÜRKEŞ İLE RUZİ NAZAR’IN DOSTLUĞU
1952’de NATO’ya giren Türkiye, en iyi subaylarını seçerek Amerika’ya gönderdi. Bu subaylardan biri de Alparslan Türkeş idi. Ruzi, Washington’da NATO Daimi Üyesi olarak görev yapan Binbaşı Alparslan Türkeş ile irtibata geçti. Bu irtibat yıllarca devam edecek olan dostluğun adımı oldu. CIA casusu Ruzi tam da bunu uygulamaya koydu. Türkeş, Türkiye’ye döndüğünde, Çankırı’da Özel Harp tarafından kurulan anti komünist gerilla kampına ‘’Kontgerila Öğretmeni’’ olarak atandı. Soğuk savaş yıllarında Amerika’nın bölgedeki en büyük rakibi olan Rusya’yı saf dışı bırakmak için komünizm karşıtı milliyetçilik bilinci geliştirilerek Amerika’nın bölgedeki çıkarları korunmuş olacaktı. İşte tam da dindarların ve milliyetçilerin safiyane olarak inandıkları ve anti komünist olarak örgütlenmeleri Fuat Doğu’nun o dönemin MAH, şimdiki adıyla MİT Başkanı iken CIA ile örgütlenmesi bu dönemde gerçekleşir. Yalnız bu kadar da değil. Gülen hareketinin yani bugünkü FETÖ’nün ortaya çıkması da aynı dönemde gerçekleşir.
RUZİ NAZAR, TÜRKİYE’DEKİ HER KESİMDEN İSMİ YAKINDAN TANIRDI
Türkiye’de sağcı, solcu, liberal, İslamcı, laik, atesit…vs her kesimden insanı Ruzi Nazar yakinen tanırdı. CIA casusu olmanın hakkını veriyordu anlayacağınız. Demirel’e yapılacak suikasti Kemal Ilıcak aracılığı ile Demirel’e bildiren, 27 Mayıs darbesinden sonra Cemal Gürsel’in talimatıyla Türkeş’in hem asılmasını ve hem de kurşuna dizilmesini engelleyen de yine Ruzi’nin ta kendisidir.
Nazar sadece Türkeş’i tanımaz. Ilıcakları, Koçları, Ecevit’i, İnönü’yü, Menderes’i, Erbakan’ı, Demirel’i de tanır. Gazeteci Taha Akyol ve merhum Abdi İpekçi’yi de…
Ruzi, Türkiye’ye geldikten yaklaşık olarak 4-5 ay sonra 27 Mayıs darbesi gerçekleşti. CIA ajanı Ruzi, Türkiye’de kaotik ortamın hazırlanmasının, binlerce insanımızın ölmesinin ve bunların tamamının komünizm kılıfıyla örterek gerçekleştirilmesini sağlar. Askeri yapının içindeki gizli yapılanma olan Ergenekon’un da mimarı yine Ruzi’dir.
12 EYLÜL DARBESİNİ BİR YIL ÖNCE BİLİYORDU
Ruzi, CIA casusu olarak Türkiye’de kaldığı yıllarda gerçekleştirdiği ve bugün hala acı izlerini ve hatıralarını andığımız, tarihimizin yüz karası olan 12 Eylül darbesini de hazırlayan kişidir. Eski MİT mensubu Enver Altaylı, ‘’CIA’nın Türk Casusu Ruzi Nazar’’ adlı kitabında, birgün Ruzi’nin kendisini aradığını ve ‘’Türkiye’de iç savaş ortamı var, askeri darbe olacak’’ diyerek kendisini uyardığını anlatır.
Ruzi, Türkiye’de yalnızca komünizme karşı milliyetçi bir akımın başlatılması ve darbeleri gerçekleştirmekle kalmaz, aynı zamanda Kürtler üzerinde de çalışmalarda bulunur. 1960’lı yıllarda Alparslan Türkeş’i Kürt meselesi (!) için uyarır. Bu uyarıdan sonra Türkiye’deki milliyetçilik akımının ve Kürtler üzerindeki şiddet sarmalının artmasının asıl nedeni daha iyi anlaşılmış oluyor.
BUGÜN OLANLARI ANLAMAK
Türk asıllı Ruzi, Türkiye’ye öyle dinamitler yerleştirdi ki, Amerika ve CIA isteği zaman, aradan yüz yıl dahi geçse patlatabileceği ihanetler üretti. Bu ihanetler belli gruplar ortaya çıkarılarak ve finanse edilerek hayata geçirildi. Bu güne kadar milyonlarca kişi öldü, ölmeye devam ediyor. Türkiye’deki insanları ‘’şucu-bucu’’ diyerek sınıflara ayırarak, Amerika’nın piyonları haline getirdiler. Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Alevisi, Sünnisi…vd bu topraklar üzerinde yaşayan her bir bireyi hedefe koyacak ölüm mekanızlamaları hazırladı. Asya’da El Kaide’yi kuran da yine Ruzi’dir, Mekke’yi karıştıran da…
Türkiye Kürdistanı’nda PKK tarafından kazılan hendeklerin ve bu hendeklere destek veren HDP’nin finansörleri ve ülkede asıl yaratılmak istenen: Devlet-PKK çatışmasının Türkler ve Kürtler arasındaki bir savaşa dönüşmesi isteniyor. Kürt halkı dün de çok zulüm gördü bugün de görmeye devam ediyor. Kürt halkı başta olmak üzere tüm Türkiye, Çözüm Süreciyle başlayan barış ve huzur ortamını özlüyor ve daha anlaşılabilir bir sürece evrilmesini ümit ediyor.
Rusya’nın bilinçli ve tasarlanmış bir şekilde Türkiye’nin sınırlarını taciz edecek savaş uçağının düşürülmesini sağlaması da yine bölgede Türkiye’nin geri plana alınmasını sağlamaktır. Şu anda Suriye’de hüküm süren savaşa, dünyanın diğer ucundan gelen ülkelere ses çıkarmayanlar ‘’Türkiye’nin Suriye’de ne işi var’’ diyenlerin Ruzi’den hiçbir farkı yok. FETÖ ihanet çetesinin maksadı, Türkiye’de Amerika’nın sesi olmak ve Müslümanlar arasına nifak tohumları ekmektir. Aklı başında hiçkimse (kaseti ve parasal bağlantıları yoksa) bu öğütlere müsamaha göstermez ve içinde bulunmaya devam etmez…
Türkiye'de nüfusun yüzde 99'u Müslüman olduğu halde, İslam dininde milliyetçilik ve ırkçılık yapmak kesin bir dille yasaaklandığı halde, milliyetçilik adı altında ırkçlık yapılması ABD'nin CIA casusu Ruzi'nin eseridir...
2015’teki bu son yazımda, önümüzdeki yıl Allah’ın izni ve yardımıyla idrakların açıldığı ve ihanet şebekelerine taviz ve müsamaha edilmediği bir yıl olsun. Tüm dünyadaki olarak barış, adalet ve insanca yaşamak için daha çok azim ve çaba gösterelim.
*Not: Ruzi'nin ''casus-ajan'' olarak her iki şekilde anılmasından dolayı, yazımda her iki sıfatı da kullandım.
Semra Polat
Smr.plt@gmail.com
Eski Sovyetler’de, tam da 17 Ekim devrimi sırasında doğan Ruzi Nazar, bir Özbek olarak dünyaya geldi. Gençlik yıllarında Komünist Partisi üyesi olan Ruzi, Kızıl Ordu’da Piyade Asteğmen iken Almanlara esir düştü. Hitler’in kurduğu ve bir zamanlar Türkiye’de de tartışılan Türkistan Lejyonu’na katıldı. Zira Ruzi, Türkmenistan’ın bağımsız bir ülke olmasını hayal ediyordu. Artık Alman istihbaratı için çalışan Ruzi, Almanların Ukrayna’da yenilgiye uğramasının ardından yol ayrımına geldi. Almanların kendisini Sovyetlere vereceğinden endişe eden Ruzi, bir Alman kadınla evlendi ve iki çocuğu oldu -Akıl Oyunları’nın yazarı olan kadın Ruzi’nin kızıdır.
Franklin Roosevelt’in oğlunun, Ruzi’deki yeteneği keşfetmesinin ardından, Ruzi Amerika safına geçti ve daha sonra da CIA casusu olarak çalıştı.
RUZİ NAZAR’IN TÜRKİYE’YE GELİŞİ
Ruzi Nazar, 1959’da Türkiye’ye geldi. Tam 12 yıl boyunca Türkiye’de kaldı. 1960 ila 1971 yılları arasındaki tarihimizin kara lekelerinin tamamının mimarı Ruzi Nazar’dır. CIA’nın Türkiye’de gerçekleştirmek istediği bunu da ‘’komünizmden koruma’’ adı altında binlerce vatandaşımızın ölümünün zeminini hazırlamış ve hayata geçirdiği darbe yılları Ruzi’nin casusluğu ile gerçekleşmiştir.
ALPARSLAN TÜRKEŞ İLE RUZİ NAZAR’IN DOSTLUĞU
1952’de NATO’ya giren Türkiye, en iyi subaylarını seçerek Amerika’ya gönderdi. Bu subaylardan biri de Alparslan Türkeş idi. Ruzi, Washington’da NATO Daimi Üyesi olarak görev yapan Binbaşı Alparslan Türkeş ile irtibata geçti. Bu irtibat yıllarca devam edecek olan dostluğun adımı oldu. CIA casusu Ruzi tam da bunu uygulamaya koydu. Türkeş, Türkiye’ye döndüğünde, Çankırı’da Özel Harp tarafından kurulan anti komünist gerilla kampına ‘’Kontgerila Öğretmeni’’ olarak atandı. Soğuk savaş yıllarında Amerika’nın bölgedeki en büyük rakibi olan Rusya’yı saf dışı bırakmak için komünizm karşıtı milliyetçilik bilinci geliştirilerek Amerika’nın bölgedeki çıkarları korunmuş olacaktı. İşte tam da dindarların ve milliyetçilerin safiyane olarak inandıkları ve anti komünist olarak örgütlenmeleri Fuat Doğu’nun o dönemin MAH, şimdiki adıyla MİT Başkanı iken CIA ile örgütlenmesi bu dönemde gerçekleşir. Yalnız bu kadar da değil. Gülen hareketinin yani bugünkü FETÖ’nün ortaya çıkması da aynı dönemde gerçekleşir.
RUZİ NAZAR, TÜRKİYE’DEKİ HER KESİMDEN İSMİ YAKINDAN TANIRDI
Türkiye’de sağcı, solcu, liberal, İslamcı, laik, atesit…vs her kesimden insanı Ruzi Nazar yakinen tanırdı. CIA casusu olmanın hakkını veriyordu anlayacağınız. Demirel’e yapılacak suikasti Kemal Ilıcak aracılığı ile Demirel’e bildiren, 27 Mayıs darbesinden sonra Cemal Gürsel’in talimatıyla Türkeş’in hem asılmasını ve hem de kurşuna dizilmesini engelleyen de yine Ruzi’nin ta kendisidir.
Nazar sadece Türkeş’i tanımaz. Ilıcakları, Koçları, Ecevit’i, İnönü’yü, Menderes’i, Erbakan’ı, Demirel’i de tanır. Gazeteci Taha Akyol ve merhum Abdi İpekçi’yi de…
Ruzi, Türkiye’ye geldikten yaklaşık olarak 4-5 ay sonra 27 Mayıs darbesi gerçekleşti. CIA ajanı Ruzi, Türkiye’de kaotik ortamın hazırlanmasının, binlerce insanımızın ölmesinin ve bunların tamamının komünizm kılıfıyla örterek gerçekleştirilmesini sağlar. Askeri yapının içindeki gizli yapılanma olan Ergenekon’un da mimarı yine Ruzi’dir.
12 EYLÜL DARBESİNİ BİR YIL ÖNCE BİLİYORDU
Ruzi, CIA casusu olarak Türkiye’de kaldığı yıllarda gerçekleştirdiği ve bugün hala acı izlerini ve hatıralarını andığımız, tarihimizin yüz karası olan 12 Eylül darbesini de hazırlayan kişidir. Eski MİT mensubu Enver Altaylı, ‘’CIA’nın Türk Casusu Ruzi Nazar’’ adlı kitabında, birgün Ruzi’nin kendisini aradığını ve ‘’Türkiye’de iç savaş ortamı var, askeri darbe olacak’’ diyerek kendisini uyardığını anlatır.
Ruzi, Türkiye’de yalnızca komünizme karşı milliyetçi bir akımın başlatılması ve darbeleri gerçekleştirmekle kalmaz, aynı zamanda Kürtler üzerinde de çalışmalarda bulunur. 1960’lı yıllarda Alparslan Türkeş’i Kürt meselesi (!) için uyarır. Bu uyarıdan sonra Türkiye’deki milliyetçilik akımının ve Kürtler üzerindeki şiddet sarmalının artmasının asıl nedeni daha iyi anlaşılmış oluyor.
BUGÜN OLANLARI ANLAMAK
Türk asıllı Ruzi, Türkiye’ye öyle dinamitler yerleştirdi ki, Amerika ve CIA isteği zaman, aradan yüz yıl dahi geçse patlatabileceği ihanetler üretti. Bu ihanetler belli gruplar ortaya çıkarılarak ve finanse edilerek hayata geçirildi. Bu güne kadar milyonlarca kişi öldü, ölmeye devam ediyor. Türkiye’deki insanları ‘’şucu-bucu’’ diyerek sınıflara ayırarak, Amerika’nın piyonları haline getirdiler. Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Alevisi, Sünnisi…vd bu topraklar üzerinde yaşayan her bir bireyi hedefe koyacak ölüm mekanızlamaları hazırladı. Asya’da El Kaide’yi kuran da yine Ruzi’dir, Mekke’yi karıştıran da…
Türkiye Kürdistanı’nda PKK tarafından kazılan hendeklerin ve bu hendeklere destek veren HDP’nin finansörleri ve ülkede asıl yaratılmak istenen: Devlet-PKK çatışmasının Türkler ve Kürtler arasındaki bir savaşa dönüşmesi isteniyor. Kürt halkı dün de çok zulüm gördü bugün de görmeye devam ediyor. Kürt halkı başta olmak üzere tüm Türkiye, Çözüm Süreciyle başlayan barış ve huzur ortamını özlüyor ve daha anlaşılabilir bir sürece evrilmesini ümit ediyor.
Rusya’nın bilinçli ve tasarlanmış bir şekilde Türkiye’nin sınırlarını taciz edecek savaş uçağının düşürülmesini sağlaması da yine bölgede Türkiye’nin geri plana alınmasını sağlamaktır. Şu anda Suriye’de hüküm süren savaşa, dünyanın diğer ucundan gelen ülkelere ses çıkarmayanlar ‘’Türkiye’nin Suriye’de ne işi var’’ diyenlerin Ruzi’den hiçbir farkı yok. FETÖ ihanet çetesinin maksadı, Türkiye’de Amerika’nın sesi olmak ve Müslümanlar arasına nifak tohumları ekmektir. Aklı başında hiçkimse (kaseti ve parasal bağlantıları yoksa) bu öğütlere müsamaha göstermez ve içinde bulunmaya devam etmez…
Türkiye'de nüfusun yüzde 99'u Müslüman olduğu halde, İslam dininde milliyetçilik ve ırkçılık yapmak kesin bir dille yasaaklandığı halde, milliyetçilik adı altında ırkçlık yapılması ABD'nin CIA casusu Ruzi'nin eseridir...
2015’teki bu son yazımda, önümüzdeki yıl Allah’ın izni ve yardımıyla idrakların açıldığı ve ihanet şebekelerine taviz ve müsamaha edilmediği bir yıl olsun. Tüm dünyadaki olarak barış, adalet ve insanca yaşamak için daha çok azim ve çaba gösterelim.
*Not: Ruzi'nin ''casus-ajan'' olarak her iki şekilde anılmasından dolayı, yazımda her iki sıfatı da kullandım.
Semra Polat
Smr.plt@gmail.com