Türkiye’de faaliyet gösteren Çin menşeli şirketlerin sayısı günde geçtikçe artıyor. Son olarak geçtiğimiz günlerde Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Çin şirketlerinden OPPO ve Xiaomi'nin Tuzla’daki fabrikalarını ziyaret etti.
ABD-Çin küresel rekabetinde Türkiye'nin Önemi
AB, Çin’i kendi pazarına sokmuyor. AB, Rusya’yı da tehdit ederek Çin’in Avrupa pazarına girmesine karşı bir tutum sergiliyor. AB bunun sonucu olarak Rusya’ya ambargo uygulamakla tehdit ediyor. Çin de yönünü tüm kıtalara kolaylıkla geçişin sağlanabileceği Türkiye’ye döndü. Bunun ilk adımı olarak Türkiye’den Çin’e uzanan demiryolu ve denizyolu ağı oldu. Demiryolu ağının finansmanını Çin üstlendi. Türkiye’nin Libya’da sahada kazandığı halde masada kaybetmesinin nedeni de yine Çin. Zira ABD, Türkiye’nin Çin ile işbirliğine giderek hem kara hem de deniz yolunu Çin’e açmasını istemiyor. Türkiye, Çin ile gerçekleştirdiği iş birliği neticesinde Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerine uygulanan zulme tepkisiz kalıyor.
ABD, Çin’i ekonomik alanda çökertemeyeceğini anlayınca Uygur Türklerini silahlandırarak Çin yönetimine karşı kışkırtıyor. ABD’nin buradaki amacı; Çin’i ekonomik olarak zayıflatamayacağını anladığı için Uygur Türklerine yapılan zulmü gerekçe göstererek Birleşmiş Milletler (BM)’den Çin’e yönelik ambargo ve soykırım suçu isnat ederek durdurmaya çalışmak. Uygur Türkleri için en büyük tehlike Çin değil bilinenin aksine ABD’dir.
ABD sadece Uygur Türkleri için değil aynı zamanda Türkiye'nin bekası için de büyük bir tehdit oluşturuyor zira PKK-FETÖ gibi birçok terör unsurunu lojistik olarak besliyor.
Kanal İstanbul projesi Çin için neden önemli?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın her fırsatta ''Hayalim'' dediği Kanal İstanbul projesi sadece Türkiye için değil Çin için de stratejik ve ekonomik öneme haiz.
Türkiye’deki boğazlardan Çin’in geçişinin engellenmesi halinde, Avrupa ile ticari taşımacılığı sekteye uğrayacak. Tam da bu noktada Kanal İstanbul projesi hayata geçirilebilirse Çin'in Türkiye üzerinden deyim yerindeyse tüm dünyaya ulaşmasının önünde hiçbir engel kalmamış olacak. Buna mukabil, Türkiye'nin Çin'den aldığı kredileri ödememesi halinde Kanal İstanbul'a kredileri karşılığında el koyabilecek bir Çin var karşımızda.
Ticari savaşın ve iki kutuplu dünyanın eksenlerinden ABD ve Çin, ticari savaştan galip çıkmanın yolunu ararken Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Bir Kuşak-Bir Yol adlı ulaşım ağı projesini 2013 yılında açıkladı. Çin, ABD ile aralarındaki savaştan galip çıkmak için Bir Kuşak-Bir Yol adlı ulaşım ağı projesinin merkez güzergahında yer alan Türkiye ile ekonomik ve siyasi arenada gerçekleştirdiği iş birliğini daha da artıracak adımlar attı. Çin, projenin geçtiği ülkelerle bağlarını daha da güçlendirmek üzere çalışmalar yaparak bu proje kapsamında Türkiye'ye daha çok yatırım yaptı. Tarihi "İpek Yolu Projesi"ni yeniden canlandırmayı hedefleyen Çin, Türkiye’nin de önemli rol oynayacağı bir trilyon dolarlık ulaşım ağı projesi olan Bir Kuşak-Bir Yol projesi kapsamında yapılan çalışmalara Ekim 2018’da ağırlık verdi. Bu proje ile Çin’in Avrupa’ya açılan kapısı konumundaki Türkiye bunu fırsata çevirerek ekonomik bir ivme kazandıracağı düşüncesiyle hareket etti.
Çinli şirketler, tarihi İpek Yolu’nun geçtiği güzergahtaki ülkelere yatırımlarını artırdı. Bu kapsamda Türkiye'de enerji, finans, üretim ve altyapı işlerinde yeni işbirlikleri için de çalışmalarını yoğunlaştıran Çin, halkının turistik seyahatleri için de Türkiye’ye gelmeleri yönünde teşvik ediyor. Türkiye sadece karadan değil aynı zamanda deniz yoluyla ulaştırılacak ticaret ağında kilit rol oynarken projenin geçtiği mevkilere büyük lojistik merkezler inşa ediyor.
İstanbul Avcılar’da yer alan Kumport Limanı da 2015 yılında Çin'in en büyük devlet kuruluşlarından biri olan Cosco, CMHI ve CIC ortak girişim grubu tarafından satın alınmıştı.
Dev demiryolu güzergahındaki 3 milyar insanı, 65 ülkeyi etkileyecek bir trilyon dolarlık dev demir ve deniz yolu ulaşım ağı sayesinde mallar Çin'den Asya, Avrupa ve Afrika'ya kadar çok daha kısa sürede ulaşılabilecek. Tüm bu bağlantı yollarının merkezinde bulunan Türkiye projede önemli bir yere haiz. Çin, Türkiye bağlantısı sayesinde Pekin ile Londra’yı birbirine bağlayacak. Bakü-Tiflis-Kars demiryolu ağı ile entegre olacak Edirne-Kars hızlı tren projeleri ile Çin Avrupa’ya mallarını çok daha kısa sürede taşıyarak deyim yerindeyse ABD’ye meydan okuyacak. Türkiye ile Çin arasında mal taşıma süresi ise demiryolu taşımacılığı sayesinde bir aydan 10 güne düşecek. Avrupa'nın en uç noktasına ise Çin’den yüklenen mallar 18 günde götürülebilecek. Ayrıca Çin’den "Deniz İpek Yolu Projesi" ile de Türkiye’deki limanlara gemilerle de mallar taşınacak. Bunun için ise Çin’in ‘’Deniz İpek Yolu’’ projesinin başlangıç noktası olan liman kenti Quanzhou kullanılacak. Çin bir taraftan ‘’Demir İpek Yolu Ağı’’ ile karadan, diğer tarafta ‘’Deniz İpek Yolu’’ ile denizden mallarını dünyanın bir ucundan diğer ucuna taşıyarak deyim yerindeyse bir taşla iki vurmuş oluyor.
Çin Halk Cumhuriyeti her ne kadar Türkiye olan ikili ilişkisini Kuşak-Yol Projesi gibi tanımlamalar ve başlıklar altında açıklamaya çalışsa da ortaya konan projelerin tamamiyle ‘’para projesi’’ olduğu su götürmez bir gerçek zira Çin, Türkiye’de binlerce şirket kurarak ve yapılan birçok projeye ortak olarak bunu kanıtlamış oldu.
Ocak 2018’de Bank of China Türkiye iştirakinin Genel Müdürü Ruojie Li, Kanal İstanbul’un da aralarında bulunduğu birçok projenin finansmanına talip olduklarını açıklamıştı.
Çin’in Türkiye’deki yatırımları:
* Marmaray,
*Avrasya Tüneli,
*Çanakkale 1915 Köprüsü,
*3. Havalimanı
*Edirne-Kars hızlı tren hattı
* Tekstilbank’ı 300 milyon dolara satın aldı
* Çin e-ticaret devi Alibaba, Türk e-ticaret şirketi olan Trendyol’un yüzde 75’lik kısmını 728 milyon dolara alarak Türkiye’de faaliyetlerine başladı,
* Turkcell ile Çin Kalkınma Bankası arasında 500 milyon euroluk kredi anlaşması imzalandı,
* Türkiye Sınai Kalkınma Bankası China Development Bank’tan 200 milyon dolar kredi aldı
* İstanbul'un Avcılar mevkiinde yer alan Kumport Limanı da 2015 yılında Çin'in en büyük devlet kuruluşlarından biri olan Cosco, CMHI ve CIC ortak girişim grubu tarafından satın alındı
Daha birçok şekilde örnekleyebileceğimiz gibi, aslında yukarıda saydığım yatırımlar başlı başına risk taşıyor.Çin, ortağı olduğu köprüler, limanlar ve metro istasyonlarını kapattığında İstanbul’da ulaşım durma noktasına gelecek.
Çin aslında Türkiye’ye kredi kolaylığı sağlıyor gibi görünse de, krediyi ödeme zamanı geldiğinde ve alınan krediler ödenemediğinde sıkıntılar baş gösterecek. Tabi bir diğer sıkıntı ise Çin’in verdiği kredilerin büyük miktarını oluşturan işleri yine Çinli şirketlerin yapmasını istemesi. Bu minvalde Çin sürekli kazançlı taraf çıkıyor çünkü krediler ödenmediği takdirde Sri Lanka’nın en önemli limanı olan Hambantota ve Zambiya’ya ait birçok devlet kurumu Çin’e devrettiği gibi bizde ülkede ne var ne yok Çin’e devredebiliriz.
Hülasa, Türkiye için ha ABD ha Çin...
Ülke menfaatleri için atılan adımlarda çok daha ihtiyatlı ve geleceği gören stratejiler geliştirilirse risklerle daha güçlü mücadele edilebilinir.
Her ne kadar muhalefet "İktidar, ülkeyi Katar'a satıyor" dese de asıl itibariyle Türkiye için gerçek tehdit Çin’dir.
Selam ve selametle...