Son bir ayda yaşadıklarımızın üzerinden bir kış, bir tufan, bir yıl geçmiş gibi. Asrımızın en büyük felaketi olarak nitelendirilen, merkez üssü Kahramanmaraş olan depremler silsilesi ile on binlerce canımız enkaz altında kalarak yaşamını yitirdi. Binlerce kişi yaralı olarak kurtuldu, yüzlerce çocuk öksüz ve yetim kaldı. Toprağa kavuşmayı bekleyen çok sayıda canımız halen daha enkaz altından çıkarılmayı beklerken, gözü yaşlı aileler bağrına taş basarak toprak yığınına dönen enkaz altındaki yakınlarının çıkarılmasını bekliyorlar. İçimiz yanıyor... Yaralar sarılmaya çalışılsa da deprem bölgesinin tamamen ihya olması uzun süre alacak. Depremin 11 ilimizi harabeye çevirmesinin müsebbipler; yapı denetimsizliği, usulsüzlükler, kurum ve kuruluşların görevlerini hakkıyla yerine getirmemesi ve açgözlü mühendisler oldu.
Millet İttifakı'nın fay hattı
Bir deprem de Millet İttifakı masasında meydana geldi. Fay kırığı yerine "fay kopması" tabiri kullanmak daha doğru olacak. İYİ Parti, Gelecek Partisi, CHP, DEVA Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’nin kurduğu Millet İttifakı masası, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in önce ortak metni imzaladığı akşamın ertesinde sarf ettiği zehir zemberek itham ve sözlerle büyük sarsıntı yaşandı. Akşener akşam saatlerinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olmasını destekleyen 4 liderle aynı mutabakat metnini imzalayarak kendi kurmayları ile de konuşacağını ifade ederek masadan tokalaşıp ayrıldı.
Ertesi gün yaptığı basın açıklamasında masanın noter masası olduğunu, kumar masasına dönüştüğünü, masadan kaldırıldıklarını söylediği kısa ancak muhteviyatı açısından ağır cümlelerle deklare ederek Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun isimlerinin anketlerden çıktığını, bu nedenle her ikisinin adaylığını desteklerini belirterek “Size ateşten gömlek giymek vazife kılındı.” Diyerek göreve çağırdı. Zamanın ruhuna uygun bir şekilde yapılacak genel seçimler için neden “ateşten gömlek giymeleri” gerekiyor? Meral Akşener’in “Ateşten gömlek” vurgusu yapmasının altında çok derin anlamlar olduğu kesin. Neden tek adayı öne sürmek yerine iki belediye başkanını aday olarak önerdiği ise muğlak kaldı zira parlamenter sistemi savunan Akşener, seçilecek yeni cumhurbaşkanının pasif olacağına ve yetkilerinin sınırlandırılacağına her seferinde vurgu yapıyor. Hal böyle iken pasifize edilecek cumhurbaşkanının yanına eklemlendirilecek iki yardımcının pozisyonu ve işlevselliği ne olacak? CHP Lideri Kılıçdaroğlu ile birlikte CHP’nin iki belediye başkanını da bu görevlerle pasifize etmenin altında yatan neden ve/veya nedenler ne?
Masadan kaldırıldıklarını söyleyen Akşener ve İYİ Parti sözcüleri tarafından yapılan peş peşe açıklamalarda, masaya geri dönülmeyeceği üzerine basa basa vurgulandı. İmamoğlu ve Yavaş’ın Akşener’i ziyaret etmesi gibi konunun da konuşulmadığı ifade edildi ancak dün ne olduysa oldu ve bir anda Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu, İYİ Parti Genel Merkezi’ne giderek Meral Akşener ile kısa bir görüşme yaptılar. Basına düşen ve bu görüşmeyle ilgili çekilen tek kare fotoğrafta ayakta bir görüşme gerçekleştiği anlaşıldı.
Güneş Motel olayının 2023 varyantı
Bu görüşmenin ardından Akşener, Kılıçdaroğlu, Yavaş ve İmamoğlu’nun Çukurambar’da bir otelde bir araya gelerek görüştükleri, Kılıçdaroğlu’nun Yavaş ve İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı yardımcısı olarak kabul edeceği gündeme bomba gibi düştü. Bomba gibi diyorum zira 1977’de genel seçimde Adalet Partisi’nde milletvekili seçilen 11 vekil partilerinden istifa ederek CHP’ye geçerek destek vermişti. Tarih tekerrür ediyor ve 2023 seçimleri için yine CHP’nin içinde olduğu siyasi akıl Güneş Motel olayında olduğu gibi bir kez daha vuku buluyor ve otel odalarında gizli pazarlıklarla koalisyon sağlanmaya çalışılıyordu.
Tüm bu yaşananlardan sonra Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Merkezi’ne gelerek masaya oturdu. Eli zayıflayan, masadan umduğunu bulamayan, muhalif ve kararsız seçmenin büyük tepkisini alan Akşener, Kılıçdaroğlu’nun adaylığının açıklandığı sırada asık yüz ifadesi, mutsuz ve çaresiz duruşu ile en çok konuşulan kişi oldu.
Saadet Partisi Saadet Partisi olalı böyle zulüm görmemişti
Saadet Partisi Genel Merkezi'ne asılan Mustafa Kemal posterinin altında "Türkiye laiktir, laik kalacak" sloganları yankılanırken, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Millet İttifakı ortakları ile Yavaş ve İmamoğlu'nun olduğu grupla birlikte kamuyoruna Kemal Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklayarak kürsüye takdim etti.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun kazanması halinde eski koalisyon dnemlerine Fatiha okunacak. Zira Kılıçdaroğlu'nun başını çekmeye hazırlandığı parlamenter sistem; 6 koalisyonlu, 8 cumhurbaşkanı yardımcısı olan, 6 siyasi parti ile iki belediye başkanının yürüteceği, siyasi entrikalar, kaos ve çalkantılarla dolu bir sistem olacak. Halkın yüzde 50 + 1'inden fazla oy alan bir cumhurbaşkanı, parlamenter sistem ile etkisiz ve pasifize olmayı kabul eder mi? Hiç sanmıyorum zira daha aylar öncesinde CHP'deki kaynakalrımdan edindiğim bilgiye göre Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanlığı adaylığına kesin gözüyle bakıyor ve partili cumhurbaşkanı olarak aynı sistemle yoluna devam etmek istiyordu.
Mutabakattaki muğlaklıklar
İmzalanan son mutabakat metninin 12. Maddesinde İmamoğlu ve Yavaş’ın adı yazılmayarak, “ İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları Sayın Cumhurbaşkanının uygun gördüğü zamanda ve tanımlanmış görevlere Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak atanacaklardır.” şeklinde deklare edilerek muğlak bırakıldı.
Metnin 8. Maddesinde de ittifak ortağı partilerin de adları eklenmeyerek, “Cumhurbaşkanı; seçimlerin yenilenmesi, OHAL ilanı, milli güvenlik politikaları, Cumhurbaşkanlığı kararları, Kararnameleri ve genel nitelikteki düzenleyici işlemler ile üst düzey atamalarda Millet İttifakına dahil partilerin genel başkanlarıyla uzlaşı içinde karar alacaktır.” olarak tanımlandı.
Bu mutabakatta Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazançlı taraf olduğu, geri kalan 5 lider ile iki belediye başkanının ise Kılıçdaroğlu’nun ekmeğine yağ sürmekten başka bir şey ifade etmedikleri ortada.
Yaşar Okuyan faktörü
Meral Akşener’in masadan kalkması halinde elindeki bilgi ve belgeleri kamuoyu ile paylaşacağını bir çok kez tekrarlayan Yaşar Okuyan ise günün en çok konuşulan ismi oldu zira Okuyan, Akşener ile ilgili yaptığı açıklamalarda, “Sayın Kılıçdaroğlu'na dosyayı masa kurulurken söyledim. 3 gün önce de hatırlattım. Ve ona Meral Hanım'la ilgili bir dosya verdim. Dosyayı Kılıçdaroğlu kullanmayacak ben kullanacağım.” diyerek hedefe koymuştu. Akşener’in masaya geri dönesinde Okuyan’ın elindeki belgelerin şantaj unsuru olarak kullanıldığı gelen bilgiler arasında.
Millet ittifakı için her şey rayına girmiş değil zira Davutoğlu ve Babacan tarafında da masada alınan kararlara ilişkin bazı sıkıntıların olduğu anlaşılıyor.
Kılıçdaroğlu-HDP yakınlaşması
Kılıçdaroğlu yaptığı açıklamada, "Şanlıurfa'da evladı için nöbet tutan Emine Şenyaşar'a sarıldım. Emine Hanım adaydır." diyerek HDP'ye yeşil ışık yaktı.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığının açıklanmasının ardından HDP tarafından da olumlu mesajlar geldi. Tutuklu Selahaddin Demirtaş ve HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Kılıçdaroğlu’nun adaylığını memnuniyetle karşıladıklarını ve genel merkezlerine beklediklerini açıkladılar. HDP ve CHP arasında geçtiğimiz yerel seçimlerden itibaren gizli bir mutabakat imzalanmıştı. Artık gizlemeye gerek duymadan (ki demokrasinin gereği de budur)açık açık ittifak çağrısında bulunuyorlar.
Nisan ayının ortalarına kadar Millet İttifakı’nda çok şey değişecek; masadan ayrılanlar, yeni talepler, siyaseti dizayn etmek için şantaj aracı olarak kullanılan kasetler, belgeler, ses kayıtları önümüzdeki günlerin en çok konuşulan konuları olacak.