Pandemi nedeniyle getirilen kısıtlamalardan en çok etkilenen esnaf ve çocuklar oldu.
Dün Oğulcanıma yemek siparişi vermek üzere Elmadağ’da bir lokantaya girdim. İki katlı, içeride çalışanların değim yerindeyse sinek avladığı bir iş yeri. Beşten fazla çalışan, elleri böğründe bekliyorlar.
Yemek siparişi verip, Oğulcanımın yemeği burada yiyip yiyemeceğini sorduğumda aldığım yanıt, ‘’Yapma abla!’’ oldu. Nedenini sorduğumda ise, ‘’sana da, bana da 3.250’şer lira ceza keserler’’ diyerek cevapladı.
Başladık muhabbete… Pandemi sürecinde işlerinin nasıl gittiğini sorduğumda, işlerin hiç de iyi gitmediğini, devletin 500 TL nakdi yardım yaptığını ancak bu miktarın ancak su faturasına yettiğini anlattı. Sayaç okuma ücretinin dahi 60 TL olduğunu söyledi. Su faturasının tahsilatını ilçe belediyesi mi büyükşehir mi yaptığını sorduğumda ise büyükşehir yanıtını aldım. Lokantanın sahibi, ‘’Büyükşehir su faturalarında iyileştirme yapacağını vaat ettiği halde sözünde durmadı. Bir arkadaşımız bu sorunu CİMER’e ilettiği halde 25 TL geri ödeme yapıldı. Sesimizi de çıkaramıyoruz, tepki de gösteremiyoruz… Bir şey söyleyecek olsak, kendilerini haklı göstermek adına en kolayını seçecek ve hemen FETÖ iftirası ile itibar suikasti yapacaklar. Mahkeme kapılarında kendimizi aklamamız yıllarımızı alacak. Bu riskleri alacağımıza tüm esnaf arkadaşlarımızla birlikte sesimizi kesip kaderimize razı oluyoruz.’’ dedi ve ekledi, ‘’Televizyon programlarında dip dibe oturup saatlerce küçük bir minibüste yolculuk yapıyor ve birbirlerinin evinde kalınca virüs bulaşmıyor, evlerde gün yapınca virüs bulaşmıyor, Bilim Kurulu toplantılarında maske takılmayınca virüs bulaşmıyor, toplu taşıma araçlarında yan yana oturunca virüs bulaşmıyor ama sıra esnafa gelince virüs bulaşıyor. Aklımızla dalga geçiyorlar abla…’’
Duyduklarıma inanamadım; iş yerinin kirası, suyu, elektriği, masrafları, sigortası bir tarafa, bir yandan da kısıtlamadan dolayı borç harç kendini çevirmeye çalışan esnafın üzerindeki baskı ciddi bir sosyolojik patlamanın eşiğinde olduklarını gösteriyor. Yemeğimizi alarak lokantada ayrıldık.
Ekonomi iyiye gitmiyor
Marketlerde fiyatlar almış başını gidiyor. Geçen yıl 35 TL’ye aldığımız 5 litrelik Ayçiçek yağı 35 TL iken, Biryağ Ayçiçek Yağı’nın 5 litre fiyatı bugün 71,95 TL. Arada yüzde yüzden fazla fark var. Doğalgaz fiyatları da yüksek, elektrik ve su fiyatlarının metreküp fiyatları da. Geçen yıl markette 100 liraya birçok gıda ürünü satın alabiliyorken, bugün sadece 5 litre sıvı yağ ve patlatmalık mısır alabiliyoruz. Bu kadarla da sınırlı değil, meyve ve sebze fiyatları da çok yüksek. 4 kişilik bir ailenin bırakın bir asgari ücretle geçinebilmesini, bir ailede iki kişi çalışsa dahi temel ihtiyaçlarını anca karşılayabiliyorlar.
Uzaktan eğitim ile derslerini takip etmesi gereken bir ailedeki her çocuğa ya tablet ya da bilgisayar gerekiyor. Aileler mutfak giderlerine mi, doğalgaza mı, ev kirasına mı yoksa bilgisayar ve telefona mı para versin?
Dost acı söyler, durum iyiye gitmiyor efendiler!
Toplum refleksinin bu kadar yüksek olması, ürünlerdeki fiyat artışının cepleri yakması iyiye alamet değil. Hatırlayacağınız üzere 2019’da hükümetin gıda artış fiyatlarının azaltılması için yurt genelinde devreye soktuğu tanzim satış noktalarının açılmasına doğru tekrar yol alıyoruz. O günlerin tekrar yaşanmaması için bugünden tedbirler alınmalı, hem vatandaş mağdur edilmemeli hem de ekonominin daha da kötüleşmemesi için önlem alınmalı.
Çocuklar da mağdur
Kısıtlamalar nedeniyle hafta sonu dışarıya çıkamayan çocuklar, hafta içi de EBA nedeniyle dışarı yüzü göremiyorlar. Tamamen eve hapsedilmiş bir nesilden bahsediyorum. EBA’dan arta kalan zamanını telefon, televizyon ya da tabletlerin başında geçiren çocukların büyük çoğunluğunda görme bozukluğu meydana geldi. Bundan kazançlı çıkan sadece gözlük firmaları. Çok katlı evlerde komşular rahatsız olmasın diye sessiz kalmaları ve hoplayıp zıplamamaları yönünde sürekli uyarılan çocukların psikolojileri harap oldu. Bizler evlatlarımızın sağlığını ve geleceğini kaybederken, kazananlar ya gözlük firmaları ya da psikologlar oluyor.
Son minvalde, bu böyle gitmiyor, gidemez. Önlem alın efendiler!
Selam ve selametle...
Semra POLAT