guldalicoskun @ hotmail.com

 Bir iki ay önce ABD’ye seyahat eden bir arkadaşım; yok, yok, devasa toprakları, en gelişmiş teknoloji ve müthiş bir zenginlik diyor ve ekliyor; “ne istiyorsun okyanus ötesinden, rahat bırak bizim coğrafyayı, üç günlük dünya için değer mi bunca vahşete sebep olmaya.” diye geçirdim içimden diyor.

Evet, değerdi! Onca zenginliği ve dünyanın hamisi olmayı sürdürmenin yolu, potansiyel tehlike gördüğü yerleri bölge bölge ayırıp, her biri için bir ekip görevlendirip, uçan sineği bile kontrol etmekti.

Bu bölgelerden biri de bizim de içinde olduğumuz Ortadoğu. Müslüman nüfusun ezici çoğunluk olduğu, ancak farklı ırk ve mezheplerin ve hatta bunların da kendi içlerinde çeşitli ayrılıkların olduğu bir coğrafya..

Neyi tutsanız elinizde kaldığı, kime dokunsanız ah dediği bir bölge! Herkes ötekine karşı önyargılı ve düşman.. Şimdi bütün bunlar sonuç mu, neden mi yani tavuk-yumurta, yumurta-tavuk hikayesi mi bunun tartışmasını yıllarca yaptık ve geldiğimiz nokta karşılıklı haklı tespitlerden öte bir işe yaramadı.

Evet, hırsızın suçu var ve madem bir hırsız da var, öyleyse gelin biz, dikkat “biz” ne yapabiliriz..  Öncelikle kendi aramızdaki çatışmaları, her birimiz bir adım geri atarak dursak, sadece dursak ve düşünsek biraz..

Aramızdaki çatışmaların kime yaradığını hesaplayamıyorsak zaten bırakalım böyle gitsin! Herkes kendi doğrusunu dayatmak sevdasından çok değil, bir ölçü vazgeçse ve şöyle bir ortak noktada buluşsa.. Her insanın öncelikle yaşama hakkına saygı! Ne kadar acı değil mi, en olmazsa olmaz bir şeyden başlamak… Henüz bu noktada bile buluşamamış olmak.. Sonra herkesin kendi inanç ve ideolojisini bunun üstünde tutması..

Kahretsin ya! Hangi inanç ya da ideoloji insansız bir işe yarar ki, bunları insanın yaşama hakkından üstün tutuyoruz!

İslam adına ve onun mezhepleri uğruna ölüp öldürünce bu İslam’ı kim yaşayacak acaba! Ya da ideolojilerimiz nasıl bir candan üstün olabiliyor… Ha sakın, biz öyle değiliz demeyin, hepimiz de çok güzel adam kafası eziyoruz! Kötülükte yarışıyoruz ama suçu da hep ötekine atıyoruz… Böyle didişirken ise büyük resimde asıl bunların kime yaradığını unutup bilendikçe bileniyoruz…

İdeologlar fikirlerini ortaya koyarken, bilseydi adam öldürmenin gerekçesi olacaklarını yine koyarlar mıydı! Ya din!

Toplumsal hayatı düzenlemek ve ahlakı yerleştirmek için var olan tek ya da çok tanrılı olsun tüm dinlerin amacı insanın yaşam hakkını elinden almak olabilir mi!

İslam’da cihat var dediğinizi duyuyorum.. Kimin neyin cihadı, Müslümanların yönettiği devletlerin, devlet icraatlarını ve yapmak istediklerini bir dine mal etmek ve her seferinde buna sığınmakla İslam’a mı hizmet ettiniz yoksa, kendinize mi! Sadece İslam mı!
Sadece Doğuda mı oldu din kaynaklı hadiseler… Batı’nın kırıldığı mezhep savaşları, din adına yapılan cinayetler, o tüyler ürpertici cadı avları vs…

Sonra bir üst akıl, dur demiş olmalı ve aşılamaz çatışmaları dondurarak, saygı ve kabulü seçmişler..  Bu sorunu yaşayan ve etkisini iyi bilen bu yapı, zaten teşne olan kitlelere, aynı derdi ihraç edip, hafifçe bile kaşımaları sonuç vermiş..  I. Dünya Savaşı, amaçlarını gerçekleştirmek için idealdi ve doğrusu başarılı da olmuşlar…

Şimdi bize düşen, onların bu konuyu nasıl çözdüklerini örnek almak olmalı. Ve unutmayın, şu an yaşanandan daha hafif değildi yaşananlar. Onlar başardıysa biz neden başarmayalım..

Geçenlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir cümlesi çok hoştu. Haritadaki yapay sınırlardan çok gönüllerdeki sınırları yıkmak gerek diyordu.  İlk defa aslında bu kadar yetkili bir ağızdan bu harita meselesi ve yüz yıllık planların yok ediciliği ifade ediliyordu..

Bu söylemi, bir Mısır’dan, Cezayir’den, Ürdün’den duymak da mümkün olsaydı, çok önemli bir başlangıç olacaktı.

Bu söylem, Batı için hafife alınacak bir söylem değil ve bir süredir ülkemize karşı yapılan her türlü provokasyonun ardında işte bunların dile gelmesinden duyulan endişe vardı..

Baraj kapakları açıldı bir kere ve bu saatten sonra ya aynen devam edip, birbirimizi yok edip boğuluruz ya da yaşananlardan ders çıkarıp doğruya ulaşırız..

Evet, bir üst akıl! Hani çocukken “tıp” oynar gibi, tıp dese biri ve birden dursak hepimiz ve sonra bir adım geri çekilsek.. Dursak öylece, nefes alsak bir; şöyle kuvvetlice, ciğerlerden vicdana uzansa ve ağlasak ağlasak, günlerce ağlasak, arınsak kin ve nefretten, beklemesek ilk güzel eli ötekinden ve uzatsak…

Bütün ideolojilerin, inançların ve siyasetlerin de, insanı ikinci plana atan her şeyin de canı cehenneme! Önce nasıl insan gibi insan olunur bunu bir hatırlayıp, not etsek!

İyi insan değilsen, sıfatın ne olursa olsun, iyi dindar, ateist, sağcı-solcu vs. değilsin!

Bir avuç insan direnecek elbet, çünkü varlıklarını kavgaya endekslemişler.

Ancak şüphesiz kazanan sonunda hep iyilik olacak…

Niyet etsek artık selam ve huzura!

 

guldalicoskun@hotmail.com

twitter.com/gulcoskun34

.(22.10.2014)