Üç gündür ülke gündemine bomba gibi düşen ‘’yolsuzluk operasyonu’’ üzerindeki tartışmalar giderek artıyor. Düşük rütbeli subayların bir gece yarısı gerçekleştirdiği askeri darbeler geride kaldı derken, bir gece yarısı Emniyet Şube Müdürlerinin gerçekleştirdiği operasyonlarla kabinedeki üç Bakanın oğlu başta olmak üzere iş adamlar, Fatih Belediye Başkanı ve Halk Bankası Müdürü gözaltına alındı. Daha da önceye gidecek olursak Osmanlı İmparatorluğu zamanında , Vahdettin’in bile haberi yokken bir sabah vakti birinci dünya savaşına girdiklerini haber almasına benziyor. Bir gecede bu kadar çok kabus bir arada olur mu? Oldu! Büyük bir operasyonun yapılacağını sadece Emniyet Şube Müdürleri bildikleri için İç İşleri Bakanı dahi oğlunun ‘’yolsuzluk’’ nedeniyle gözaltına alındığını televizyon ekranından öğrendi, ‘’malum Tv’’ kanallarında yolsuzluğun delili olarak gösterilen fotoğraflar, belgeler ve görüntüler tekrar tekrar yayınlandı/yayınlanıyor…
Ak Parti kurulduğu günden beri Başbakan Erdoğan partinin adında geçen ‘’Ak’’lık ilkesiyle yoluna devam edileceğini, yolsuzluklara fırsat verilmeyeceğini, yapanlar ‘’babalarının oğlu bile olsa’’ göz açtırmayacaklarını ve hak ettiği cezanın verileceği söyledi/söylüyor. Milletin beklentisi de bu yöndedir zira tüyü bitmemiş yetimin hakkının hükümetin zirvesindeki Bakanların evlatları, belediye başkanları, iş adamları ve bunların çevresindekiler el uzatmışlarsa hesabı sorulmalı. Ancak gerçekleştirilen operasyon yolsuzlukların ortaya çıkarılmasından çok ülkenin iç dinamiklerini zedeleme, dış ülkelerde zedeleme, çözüm sürecini baltalama ve Ak Parti iktidarını düşürme maksadı güttüğü apaçık ortada. Zira altı ay önce son verilen dinlemelerin bugün ortaya çıkması ve üst düzey amirlerin bile haberi yokken bir gece yarısı operasyon yapılması gladyo ve devlet içinde ‘’karanlık devlet’’ gerçeğini bir kez daha güçlendirdi.
Ülke genelinde büyük bir operasyon yapılarak çok sayıda Emniyet Şube Müdürü görevden alındı, yerleri değiştirildi. Bu kadar da değil; bugün adı geçen dört bakan istifa etti ve İstanbul Emniyet Müdür Hüseyin Çapkın görevinden alındı. Önümüzdeki günlerde çok daha fazlasına şahit olacağımızın sinyalleri şimdiden verilmeye başlandı zira itiraflar, özel hayatı deşifre eden kasetler ve belgeler arzı endam edecekleri günü bekliyorlar.
Görevden almalar adil mi?
Operasyonun Cemaat tarafından yaptırıldığı varsayılsa da operasyonun içeriği ve mahiyeti değiştikçe dış odakların da yer aldığı gerçeğini güçlendirmeye başladı. Geçtiğimiz günlerde dershanelerin kapatılmasına tepki olarak istifa eden Hakan Şükür üzerinden yapılan yorumlar daha tazeliğini koruyorken ve bütün dikkatler Gülen Cemaatinin üzerine yoğunlaştı.
7 Şubat, çözüm süreci, Hakan Fidan, Abdullah Öcalan görüşmeleri, üçüncü büyük köprünün yapılması ve Türkiye’nin Ortadoğu’da büyük güç olma çabası bugün yaşananlara nedendir. Hatırlanacağı gibi çözüm sürecinde Abdullah Öcalan ile görüşmeler devam ederken muhalefet partileri günlerce kara propaganda yapmış, NATO ve dış ülkelerin de sürecin içinde yer alması için azami gayret sarf etmişlerdi.
Şu anda yaşananlar Türkiye’nin Ortadoğu üzerinde hakim güç ve tek söz sahibi gayreti gütmesinden kaynaklanıyor. Yıllardır kangren haline gelen Kürt meselesi, hak ve özgürlükler noktasında ilerleme kaydettiği bariz bir gerçek.
Bu minvalde Başbakan Erdoğan’ın başlattığı çözüm süreci, Abdullah Öcalan’ın gayretleri unutulmamalı ve barışa hep birlikte sahip çıkılmalı.
Ak Parti kurulduğu günden beri Başbakan Erdoğan partinin adında geçen ‘’Ak’’lık ilkesiyle yoluna devam edileceğini, yolsuzluklara fırsat verilmeyeceğini, yapanlar ‘’babalarının oğlu bile olsa’’ göz açtırmayacaklarını ve hak ettiği cezanın verileceği söyledi/söylüyor. Milletin beklentisi de bu yöndedir zira tüyü bitmemiş yetimin hakkının hükümetin zirvesindeki Bakanların evlatları, belediye başkanları, iş adamları ve bunların çevresindekiler el uzatmışlarsa hesabı sorulmalı. Ancak gerçekleştirilen operasyon yolsuzlukların ortaya çıkarılmasından çok ülkenin iç dinamiklerini zedeleme, dış ülkelerde zedeleme, çözüm sürecini baltalama ve Ak Parti iktidarını düşürme maksadı güttüğü apaçık ortada. Zira altı ay önce son verilen dinlemelerin bugün ortaya çıkması ve üst düzey amirlerin bile haberi yokken bir gece yarısı operasyon yapılması gladyo ve devlet içinde ‘’karanlık devlet’’ gerçeğini bir kez daha güçlendirdi.
Ülke genelinde büyük bir operasyon yapılarak çok sayıda Emniyet Şube Müdürü görevden alındı, yerleri değiştirildi. Bu kadar da değil; bugün adı geçen dört bakan istifa etti ve İstanbul Emniyet Müdür Hüseyin Çapkın görevinden alındı. Önümüzdeki günlerde çok daha fazlasına şahit olacağımızın sinyalleri şimdiden verilmeye başlandı zira itiraflar, özel hayatı deşifre eden kasetler ve belgeler arzı endam edecekleri günü bekliyorlar.
Görevden almalar adil mi?
Operasyonun Cemaat tarafından yaptırıldığı varsayılsa da operasyonun içeriği ve mahiyeti değiştikçe dış odakların da yer aldığı gerçeğini güçlendirmeye başladı. Geçtiğimiz günlerde dershanelerin kapatılmasına tepki olarak istifa eden Hakan Şükür üzerinden yapılan yorumlar daha tazeliğini koruyorken ve bütün dikkatler Gülen Cemaatinin üzerine yoğunlaştı.
7 Şubat, çözüm süreci, Hakan Fidan, Abdullah Öcalan görüşmeleri, üçüncü büyük köprünün yapılması ve Türkiye’nin Ortadoğu’da büyük güç olma çabası bugün yaşananlara nedendir. Hatırlanacağı gibi çözüm sürecinde Abdullah Öcalan ile görüşmeler devam ederken muhalefet partileri günlerce kara propaganda yapmış, NATO ve dış ülkelerin de sürecin içinde yer alması için azami gayret sarf etmişlerdi.
Şu anda yaşananlar Türkiye’nin Ortadoğu üzerinde hakim güç ve tek söz sahibi gayreti gütmesinden kaynaklanıyor. Yıllardır kangren haline gelen Kürt meselesi, hak ve özgürlükler noktasında ilerleme kaydettiği bariz bir gerçek.
Bu minvalde Başbakan Erdoğan’ın başlattığı çözüm süreci, Abdullah Öcalan’ın gayretleri unutulmamalı ve barışa hep birlikte sahip çıkılmalı.