Gazetemi arayarak, az sonra basılacak olan önceki yazımın ertelenmesini istedim. Birkaç sözüm vardı darbecilere!
Fakat tevafuk olsa gerek; aslında ertelediğim yazı da, “herkes demokrasi istiyorsa, anlaşamadığımız ne ola ki” minvalinde bir yazıydı.
….
TRT'deki spikerin, darbecilerin darbe duyurusunu okurken şaşkın ve korku içinde olduğu gözden kaçmıyordu. Eline tutuşturulan metni okuyordu panik halinde.
Acemice yazılmış, bilinen klişelerin sıralandığı, demokrasi, hak ve özgürlüklerin teminat altında olacağının yazıldığı, Atatürk ilkelerine vurgunun olduğu ve AK Parti'nin adının geçmesiyle müzmin hastalığın yansıması olan bir metin.
Çağın gerisinde kaldığı, ülkesini ve halkını tanımadığı, beyni alınıp içine komut alıcısı bir çipin yerleştirilmiş izlenimi veren, TSK'nın büyüklüğüne göre devede kulak birkaç zevzeğin bir kalkışmasını yaşadık.
Evet bu bir darbe girişimiydi. Tıpkı, Gezi ve arkasından 17-25 Aralık kalkışmalarının bir benzerini yaşadık. Ancak, silahlı bir güçten, rahatlıkla emir-komuta zincirinden yararlanarak, daha başarılı olması ihtimali olan bir girişimdi.
Sıradan erlerin, verilen emre itaat etmemesi işten bile değildi. Yakında YAŞ kararlarıyla tasfiye edilecek birkaç komutanın başını çektiği bu iyi planlanmış gibi gözükmekle beraber, asla bu milleti okuyamayan, algısı düşük, kibirli bir takım zevatın, paralel yapı öncülüğünde kalkıştığı bu darbe girişimi, an itibariyle püskürtüldü.
Çok sayıda ve farklı şehirlerde tutuklamalar oldu. Maalesef, 150'ye yakın ölen ve yaralanan insanlarımız da var. Gazetemizden de yaralı bir kardeşimiz şu an tedavi altında.
6 Şubat MİT darbesi, Erdoğan'ın ağır hastalığı döneminde yapılmaya çalışılmış ve başarısız olmuşlardı. Şimdi de Erdoğan'ın tatilde olmasından yararlanarak bu kalkışmanın düğmesine bastılar. Ancak ne var ki, hesaplayamadıkları bir halk vardı. Bu halk, eski halk değil derken boşuna söylenmiyor. Yüzde 52, ne zaman sokağa çıkacağını bildiğini de göstermiş oldu.
TSK'nın sitesinden korsan bir bildiri yayınlayarak halkın tırsmasını sağlamanın yolu, TRT'de darbelerde okunan metin klasiğiydi. Yani hep yaptıkları gibi bir algı yönetimiyle işe başladılar. Fakat unuttular, onlarca özel kanalın olduğunu, cep telefonlarını, sosyal medyayı ve halkın darbelere karşı olma konusunda bilinçlendiğini.
Son dört-beş yıldır ülkeye karşı, dışardan destekli olduğu aşikâr çeşitli kalkışmalarla karşı karşıyayız. Büyük resimde bunu okuyanlar olarak, armudun sapı, üzümün çöpüyle uğraşmayı bıraktık, bağımsızlık savaşı veriyoruz. Ne var ki, asla yaşadıklarından ders almayan, sözde demokrat arkadaşlarımıza bile bunu anlatamadık.
“Her şerden bir hayır çıkar” diye düşündüğümüz bu kalkışma, paralel hücrelerin deşifre olmasını sağladığının ve aklı evvel zevatın kazdıkları kuyuya düştüklerinin resmidir.
Öyle bir adanmışlık, öyle bir delirmişlik hali vardı ki, TBMM'yi havadan bombalayacak kadar ileri gittiler. Sivil halkın üzerine dahi ateş açtılar.
Doğu illerinde Kürtlerin desteğini alacaklarını sanacak kadar tedaviye muhtaç bu çılgınlar, orada da halkın tankın üstüne çıkmasıyla, iyi bir tokat yediler. İstanbul-Vatan'da ve çeşitli yerlerde halk tanklara el koydu. Askerlerin bir kısmı kendi teslim oldu.
Hiçbir zaman halkın değerlerini anlamayanların, saat başı okunan ezanların ve camilerden yapılan duyuruların anlamını bilmedikleri bir kez daha görüldü. Ankara'da milliyetçi bir kesimin ağırlıklı olduğu yerdeydim ve kimseden ses çıkmıyordu. Ezan sesiyle birlikte Hükümeti desteklemeyen bu insanlar bile bayraklarla sokağa döküldü.
Adeta bir kurtuluş mücadelesiydi yaşanan ve her şeye rağmen ferasetli insanlarca, birçok yerde erlerle konuşularak, verilen emrin kanun dışı olduğu anlatıldı. Din düşmanı solcular da asla bu ülkede neden devrim yapamayacaklarını anlamışlardır umarım.
Tarih yazdı dün gece, ayağı çarıklıların torunları. Tarih yazdı makarnacılar, tarih yazdı demokrasiye sahip çıkan Türk-Kürt demeden Türkiyeliler.
Tarih yazdı, seksen yıl ezilmişler. Tarih yazdı, işkenceden geçenler, yerlerde sürüklenenler. Tarih yazdı mazlumlar..
Ve biz kime niye, hangi amaçla sahip çıkmamız gerektiğini bir kez daha gördük. Kimmiş demokrat, kimmiş darbeci gördük. Kimmiş bu ülkeyi seven, gördük.
Kimmiş darbelere dik duran gördük.. Kimleri, neleri gördük!
Ahlaksızca bu darbeyi bile tezgahlayanın Erdoğan olduğunu söyleyenleri de gördük. Ellerini iştahla çırpanların da resmini çektik.
İnsan kılığındaki şaklabanları da gördük.
Fakat asıl bir kez daha gördük ki, laf salatasıyla, sloganla, edebiyatla değil, namusunu ortaya koyarak olurmuş devrimler.
Bazıları konuşur, bazıları yapar!
Dün gece HALK DEVRİMİNE bir çivi daha çaktık..
Şehitlerimize saygıyla….