hanifialir @ sivildusunce.com

 Her toplumun tarihi yaşanmışlıktan, inanç değerlerinden, karakteristik özelliklerinden, iklim ve coğrafî koşullarından, çevresel ilişkilinden kaynaklanan belirli özellik, tutum, arayış ve toplumsal davranış biçimleri vardır. Kürtlerin de en belirgin toplumsal davranış biçimlerinden birisi de ADALET arayışı ve yönetici liderlerinin adalete bağlılık damarıdır.

  Tabii ki; Adalet kavramı ve olgusu kültür medeniyetimizin ana omurgasıdır. Her Cuma günü; Cuma namazını kılmadan önce, İmam hutbeye okurken ‘’ Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder.’’ ayeti ile başlar.

Nizamülmülk  ‘’Siyasetname ‘’ adlı eserinin girişinde ‘’ Küfürle belki, amma zulûm ile memleket abâd olamaz’’ der. Ki eski mahkem bir söz ’’Küfür devam eder, fakat zulûm devam edemez.’’ Diye söylenir.

 Kuranı Kerim Maide süresi 8. ayetinde ‘’Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutun, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya itmesin. Adaletli olun; bu, takvâya daha uygundur. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.’’ Diye buyurur.

               Kürtler’de toplumsal bir davranış biçimi olarak ADALET arayışını, somut bir şekilde;

·         1946’da Mahabad Kürt Cumhuriyeti kurulurken toplumun; saygın, dürüst ve adil kişiliği ile tanınan din adamı- müftü, yani kadı- siyasetle de çok alakası olmayan Kadı Muhammed’i çağırıp etrafında toplanması.

·         Hakeza; Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra; verilen sözler ile vaatlerin yerine getirilmemesi ve yaratılan hayal kırıklığı sebebiyle bir tarikat Şeyhi ve alim olan, adil, herkesle aynı mesafede ve kişiliği ile her keste kabul gören, siyasetle de çok ilişkisi olmayan Şeyh Said’i ön plana çıkartıp etrafında toplanması ile görebiliriz.

Nitekim, Kadı Muhammed idam edilirken: ‘’Ben ömrümün son saatlerini yaşıyorum. Allah aşkına artık birbirinize düşmanlık etmeyin, birbirinizi destekleyerek düşmana ve zalimlere karşı durun’’ diyecekti ve Şeyh Sait de son sözlerden biri de ‘’Boynuzsuz keçinin ahını boynuzludan alırlar.’’ olacaktı.

          Adaleti aram inancı içindir ki; dünyada devletleri kuran ve liderlik yapanlar genellikle asker kökenli kişiler olurken, Kürtler; daha çok adaleti ile ahlaki seciyesi ile öne çıkan kişileri lider seçip peşinden gitmiştir.

                   Kürt Yönetici Liderlerinde karakteristik Adil davranma özelliği ise;

          Tarihe damga vuran Kürt asıllı olduğu kabul edilen liderlerde de aynı adalet hassasiyetini görmekteyiz: İran Şahi Kerim Han Zend’den, Sultan Selahaddin Eyyubî’den, Med İmparatorluğu kurucusu Deiokes’e kadar bu olgu böyledir…

DEİOKES:

           Resmi tarih söylemleri bir tarafa bırakmalıyız. Çünkü her devletin pek de gerçeğe dayanmayan, kendi ideolojik ve devlet yapısına göre resmi bir tarihi vardır. Fakat; günümüzde bilgiye ulaşmanın kolaylığı, her çeşit belgeyi kolayca tercüme etme imkanı, sınırsız bilgiye sahip olmanın avantajı; resmi tarihleri hükümsüz kılmıştır. Bu çerçevede; dünyada bağımsız araştırmacıların ve bilim adamlarının çoğunun kabul ettiği; Medlerin Kürtlerin ataları olduğu gerçeği göz önüne alarak; Med Devleti'nin kurucusu Deiokes’ın Herodot’un anlatımına göre oldukça adil, cesur, dürüst bir insan olduğu ve toplum güvendiği için hakemliğini kabul ettiği, yargıçlık yaptığını ve 6 aşiretin etrafında toplanıp Med Devletini kurduğunu ifade etmektedir.

SULTAN SELAHEDDİN:

            Sultan Selahaddin’i Selahuddin yapan; Kudüs’ün fethinden sonra Hristiyan ve Yahudilere çok adil ve asaletli davrandığı, hatta her çeşit haklarını koruduğudur. Nitekim düşmanları olan Hristiyan Avrupa tarihçileri bile saygıyla bahsetmektedir. Adil ve verdiği söze sadakatin hakkını teslim etmektedirler. O Selahaddin ki;

·         Şii-Sünni demeden; Arap, Türk, Kürt demeden ilk olarak İttihadı İslami sağladı.

·         İlim insanlarına ve sanatkarlara verdiği önem dolayısıyla Suriye ve Mısır, İslam dünyasının önemli ilim merkezleri haline getirdi. Hicaz bölgesine, özellikle Mekke ve Medine'ye önem vererek "Hadimü'l-Haremeyn" unvanını kullanan ilk hükümdar oldu.

·         Fransız tarihçi Albert Champdor; mertliği, düşmanlarına karşı adaleti sebebiyle "İslam'ın en saf kahramanı" diye niteledi.

·          Verdiği sözü ne pahasına olursa olsun tutar, affetmeyi severdi. Eman verdiği kişileri kesinlikle cezalandırmadı. Uzun dönem savaştığı Haçlılar da onun bu yönünü çok takdir etti.

·         Öldüğünde ise özel hazinesinden sadece 1 Mısır dinarı ile 36 Nasıri dirhemi çıktı.

KERİM HAN ZEND:

              Aynı şekilde ;(1960-1979) tarihlerinde İran Devletinin başına geçen, Avşarlar’dan sora İran şahı olan, Kürt Zend aşiretine mensup Kerim Zend; İran tarihinde ilk olarak Şah unvanını dahi kullanmayıp adalet ve tevazûsu ile tarihte yer almıştır.

               270 yıl önce, bir Newroz günü ilan edilen, İran Zend Hanedanı kurucusu Kerim Han Zend şöyle der: ‘Bana bey, kral, şah veya sultan demeyin. Aramızda fark yok; hepimiz eşitiz. Ben sadece sizin bir temsilcinizim. Onun için bana temsilci yani vekil demeniz yeterlidir.’ Hayatı boyunca vekil unvanını resmi yazışmalar dahil olmak her zaman kullandı.

            Velhasıl ne Kürtlerin adalet arayışı bitti ne de adalet Kürtleri buldu. Amma her şeye rağmen adalet damarını kaybetmediler…