Cumhuriyetin ilanıyla birlikte Osmanlı payitahtının tüm izlerini silmeye çalışan İngiltere ve ABD, Türkiye’ye Orta Doğu’da tabiri yerindeyse karakol muamelesi yaptılar. Türkiye kendi halkının talep ve beklentilerine sağır ve dilsiz olduğu gibi bölgede olan biteni de görmezden geldi.
İsrail’in Filistin halkına uyguladığı zulme tek kelam etmeyen hükümet ve devlet yetkililerimiz, balolarda kadeh tokuşturuyordu. Mescidi Aksa’ya baskın düzenleyerek postallarıyla seccadeleri çiğneyen İsrail polisinin Mescid-i Aksa’nın imamlarına ve görevlilerine saldırarak Harem-i Şerif’in bazı kapılarını kapatmasına tepki gösteren tek Müslüman lider Erdoğan’dır.
Mezopotamya’da olan bitene hiçbir tepki vermeyen Türkiye’den, mazlumların hamisi bir Türkiye olma yolculuğu Erdoğan liderliğinde başladı. Türkiye, Orta Doğu’da olan bitenin dışında kalmadı; Mısır ve Suriye dahil mazlum coğrafyamızın tüm halklarının tek dayanağı olma görevini üstlendi. Suriye’deki iç savaştan kaçan milyonlarca Suriyeliye kapılarımızı açarak sığınacakları liman olduk.
Türkiye duble yolları, her ile bir havalimanı ve üniversitesi, bilim ve teknoloji alanında atağa geçerek artık dışa bağımlı savunma sisteminden kendi öz sermayesiyle hayata geçirdiği yerli ve milli savunma sanayi ile dış pazara açılmaya hazırlanıyor.
16 yıllık AK Parti iktidarında birçok badire atlatıldı; 2012 MİT krizi, Gezi olayları, 17-25 Aralık operasyonları ve tabi en önemlisi 15 Temmuz dış odaklı askeri darbe, dolar krizi ve ekonomik yaptırımlar… Erdoğan, tüm badirelerin üstesinden halkına güvenerek geldi. Atılacak her adımda referandumla halkına giden Erdoğan kazandı. Deyim yerindeyse halkımız ilk kez “adam yerine konuyor” ve kendi kararını demokratik bir şekilde sandığa giderek veriyordu.
Şu su götürmez bir gerçek ki, seçmen, AK Parti'yi ayrı bir kefeye Erdoğan'ı ise ayrı bir kefeye koyuyor; Erdoağan'a olan güvenini ve sevgisini siyasetin üstünde görüyor. ve her seçimde desteğini esirgemiyor.
Erdoğan, Türkiye tarihinde siyaset sahnesinde kalmayı başarabilen devrimci bir dehadır demek abartı olmaz.
***
Rusya’dan S-400’lerin alınması için yapılan görüşmeler neticesinde nihayet imzalar atıldı ve S-400’ler Türkiye’ye geliyor. ABD ise buna tepkili; S-400’lerin alınması halinde ekonomik yaptırımlarla Türkiye’yi tehdit etmekten geri durmuyor. Türkiye’yi tıpkı geçmişte olduğu gibi bölgedeki karakolu olarak görmeye alışmış ABD için, kendi rüştünü kanıtlamış, yüzünü Doğu’ya çevirerek bölgenin hamisi olmuş bir Türkiye ve Başkan Erdoğan’a yönelik ciddi bir hazımsızlık söz konusu. Sonucu ne olursa olsun, Rusya’dan S-400’lerin alınacağını söyleyen Çavuşoğlu, ABD’ye son sözü söylemiş oldu.
***
Gelelim 31 Mart yerel seçimlerine…
Yerel seçimlere az bir süre kaldı. Listelerde tartışmalı adaylar, yetersiz politikalar ve halkı kutuplaştıran söylemler hakim. Yerel seçimlerden ziyade genel seçim havası hakim diyebiliriz.
16 yılda girdiği hemen her seçimden galip çıkan AK Parti’nin 31 Mart’ta ne kadar oy alacağına dair araştırma şirketleri de hummalı bir çalışma yürütüyor.
Geçtiğimiz günlerde Erdoğan’ın anket şirketlerine yönelik eleştirilerini Optimar’ı dışarıda tutarak okuyorum zira son yıllarda hemen her seçimi milimetrik yanılma payı ile bilen Optimar, 31 Mart yerel seçimleri içinde önemli bir kamuoyu araştırmasını kamuoyu ile paylaşıyor. Optimar'ın araştırmasına göre Türkiye'nin en büyük sorununun 'ekonomi' olduğunu düşünenlerin yüzde 33.7'si, "Sorunu kim çözer?" sorusuna "AK Parti" yanıtını veriyor. Optimar 1500 kişiyle yaptığı son araştırmada 'Sizce bugün Türkiye'nin en önemli sorunu nedir?' sorusuna yüzde 45 ekonomi derken yüzde 20 ile terör ikinci sırada yer alıyor. Optimar’ın 'Peki sizce bu sorunu hangi parti çözebilir?' sorusuna ise cevap, AK Parti yüzde 33.7. CHP ise yüzde 18.7 olurken diğer partilere duyulan güven ise CHP’nin yarısı kadar bile değil.
Tablo böyle iken, AK Parti’nin yine birçok il ve ilçede belediyeyi alacağı sonucunu çıkarabiliriz.