Fıkra malumdur: Cenaze namazını kıldıracak imam bulamayan ahali son çare olarak Bekri Mustafa’yı imam yapmış. Mustafa istemese de zorla öne iteklemişler.
Mustafa namaza başlamadan önce tabutun kapağını açıp bir şeyler fısıldamış. “Ne fısıldadın” diyenlere: “Ey mevta, o taraftakiler dünyadan sual ederlerse ‘bekri Mustafa imam oldu’ dersin, onlar anlar…”
Bizde de son zamanlarda bir takım Bekri Mustafalar, aydın payesi verilerek öne itiliyor.
Seçim mücadelesi kızışınca, 200 aydın “acil çağrı” adında bir metin imzalayıp isbat-ı vücut eylemiş… Cümbür cemaat, cumhurbaşkanını ve hükümeti suçluyorlar… Yazdıklarına bakılırsa, memleket elden gitmiş de ağlayanı yok…
Aydın denilen listeye bakınca, ahir ömründe HDP’li olan Kadir İnanır ve Pelin Batu’yu da gördüm. Hemen aklıma Bekri Mustafa’nın imam olması geldi.
(Bunları Bekri Mustafa’ya benzetmekle, Bekri Mustafa’ya haksızlık mı ediyorum acaba…)
Kadir İnanır ve Pelin Batu da aydın olmuşsa, dünyanın sonu yakındır…
HDP’yi Kuyudan Çıkarma Şebekesi
Malum, bir “HDP’yi Kurtarma Konsorsiyumu” kuruldu. Şebeke demek daha doğru, İngilizler müdahil olduğu için network demek de mümkün.
İşbu şebekenin temel amacı, barajın altında sürünen HDP’yi barajın üstüne çıkarmak. Karanlık kuyuya düşmüş partiyi el birliğiyle yukarıya çekmek…
İçeriden ve dışarıdan ne kadar Türkiye düşmanı varsa bu ittifaka üye yazıldı. Sair zamanlarda birbirlerini gırtlaklayan zıtlar bu konsorsiyumda can ciğer kuzu sarması oldular. Tarihe geçecek ibretler görüntülere şahit oluyoruz…
Şebekenin içinde kimler yok ki…. Ne ararsan bulunur, derde devadan gayri:
Solcu, sağcı, dinci, dinsiz, Kemalist, anti-Kemalist, Türk, Kürt, Alevi, Sünni, Yahudi, Ermeni, Zerdüşt, homoseksüel, heteroseksüel, İngiliz medyası, Amerikan medyası, CNN, BBC, Doğan medyası, paralel medya, İsrail, Suriye, ABD, İngiltere, Almanya, Fransa…
30 yıldır siyaset bilimiyle uğraşan bir uzman olarak ilk defa böyle bir şeye şahit oluyorum. Bu kadar zıddın bir torbaya doldurulduğunu ilk defa görüyorum.
İngiliz mahreçli bir üst akıl, her bir malzemeden bir tutam koyarak hilkat garibesi bir karışım oluşturmuş…
Bu çetenin bir de “dinci” unsurları var. Bu unsurlar İngiltere’nin yönlendirmesi altında, büyük örgütlerin Türkiye şubeleri…
Daha önceki seçimlerde ortalıkta görünmeyen IŞİD ve Hizbüt Tahrir artığı gruplar kapı kapı dolaşıp dindar insanları oy sandığından uzaklaştırmaya çalışıyorlar.
Oy kullanmak şirkmiş… İngiltere’den ithal bir söylem ve eylem… Maksat katılımı düşürmek ve HDP’nin daha az oyla barajı geçmesini temin etmek
Kadrolu Aydınlar
İmzacı aydınlara yeniden dönelim:
İlk bakışta, Paralelcilerin organize ettiği bir liste izlenimi ediniyoruz.
200 aydın deniyor ama listeye baktığımızda 200 isim göremiyoruz. 20-30 isim görüyoruz. Herhalde çok sayıda Kadir İnanır ve Pelin Batu vardı ki tüm listeyi yayınlamamışlar…
Açıklanan listeyi incelediğimizde, bu isimlerin bir kısmı zaten, kadrolu-maaşlı, muhalif medyanın muvazzaf elemanı… Kimisi paralel medyada, kimisi Doğan medyasında görevli… Onlar görevlerini yapıyorlar.
Aslında kadrolu demekle onları tahfif etmiş olmuyoruz. Modern aydının doğuşunda da bu ilişkiyi görüyoruz.
Yeni palazlanan burjuva sınıfı, ruhban sınıfının karşısına, kendi beslemesi olan aydın sınıfını çıkarmıştı. Kutsal papaza karşı seküler aydın… Kutsal dinselliğe karşı, seküler dinsellik…
Bu aydın parasını burjuvadan alıyordu… Sahibinin sesiydi. Görevi, sahibini yukarıya, iktidar katına çıkarmaktı…
Şantaja Maruz Kalan Var mı?
Listedeki bazı isimler hakkında rivayet muhtelif… Orada olmaması gereken isimler... Bunların burada ne işi var, diyoruz…
Acaba, diyor insan, tehdide mi maruz kaldılar… Kaset ve saire mi var… Bu paralel yapı her şeyi yapar…
Para isteyene para… Yola gelmeyene şantaj kaseti…
Paralel yapı, bir zamanlar Uzan çetesinin yaptığını yapıyor…
Uzanların da emrinde bir aydın ordusu vardı, bir avukat ordusu, bir akademisyen ordusu…. Kimisini parayla tutmuştu, kimini şantajla…
Modern Aydının Muhalif Doğası
Aydın meselesi aslında derin bir meseledir. Modernitenin merkezi konularından biridir…
Biraz önce değindiğimiz gibi, modernleşmeyle birlikte burjuva sınıfı doğdu. Ancak bu sınıf kadim sınıfların katına yükselemedi. Bütün mesaisini yukarıya çıkmaya yoğunlaştırdı.
İktidara ortak olmak, sosyeteye dâhil olmak istedi.
Feodal-ruhban ittifakının karşısına burjuva-aydın ittifakı olarak çıktı. Kutsal dinselliğin karşısına, seküler bir dinsellikle çıktı…
Burjuva sınıfı mücadelesinde başarılı da oldu… İngiltere’de kavga, kansız çözüldü. Burjuva sosyeteye dâhil edildi. Fransa’da mücadele kanlı bitti… Burjuva-aydın ikilisi, eski soyluları ve ruhban sınıfını giyotinlerde doğradı…
Her neyse ne, sonuçta burjuvayla birlikte aydın taifesi de üst kata çıktı. Sınıf atladı.
Fakat aydın sınıfı doğuşundaki muhalif tavrını bırakamadı.
Modern aydın muhalif olarak doğmuş ve muhalif olarak kurgulanmıştır. Muhalefet onun doğasında vardır.
Morden aydın için muhalefet kural, muvafakat istisnadır…
Aydın üst kata çıktıktan sonra da bu doğasını değiştiremedi. Muhalif doğdu, muhalif kaldı…
Her Daim Muhalif
Malum listedeki bir takım isimlere baktığımızda, bazılarının bu evsafta olduğunu görüyoruz. Bu isimler iktidarda kim varsa ona muhalefet ediyorlar. İktidarda olanın kimliğine ve icraatına bakmadan muhalefet ediyorlar…
Bunlar iktidarda Kemalist-vesayetçi odaklar varken, Ak Parti’yle beraber, bu yapıya muhalefet ettiler. Ak Parti bu yapıyı bertaraf edip iktidar olduğunda bu defa muhalefet oklarını Ak Parti’ye çevirdiler.
Allah korusun, 17/25 darbe teşebbüsü başarı olsaydı da Paralel Yapı iktidar olsaydı, hiç şüphesiz bu isimler bu defa Paralel İktidara muhalefet edeceklerdi.
Bunların doğası böyledir. İsteseler bile değişemezler.
Ferhat Kentel, Ahmet İnsel, Yücel Sayman, Cengiz Aktar gibi isimleri bu bağlamda değerlendiriyorum.
Bunların aydın olduklarına kimse itiraz etmez. Ancak bunlar muhalefetle malul aydınlardır. İflah ve ıslah olmaz muhalifler olarak doğdular, öyle kalacaklar…
Bunları dinlemek lazım, ancak ciddiye almamak lazım…
Mustafa namaza başlamadan önce tabutun kapağını açıp bir şeyler fısıldamış. “Ne fısıldadın” diyenlere: “Ey mevta, o taraftakiler dünyadan sual ederlerse ‘bekri Mustafa imam oldu’ dersin, onlar anlar…”
Bizde de son zamanlarda bir takım Bekri Mustafalar, aydın payesi verilerek öne itiliyor.
Seçim mücadelesi kızışınca, 200 aydın “acil çağrı” adında bir metin imzalayıp isbat-ı vücut eylemiş… Cümbür cemaat, cumhurbaşkanını ve hükümeti suçluyorlar… Yazdıklarına bakılırsa, memleket elden gitmiş de ağlayanı yok…
Aydın denilen listeye bakınca, ahir ömründe HDP’li olan Kadir İnanır ve Pelin Batu’yu da gördüm. Hemen aklıma Bekri Mustafa’nın imam olması geldi.
(Bunları Bekri Mustafa’ya benzetmekle, Bekri Mustafa’ya haksızlık mı ediyorum acaba…)
Kadir İnanır ve Pelin Batu da aydın olmuşsa, dünyanın sonu yakındır…
HDP’yi Kuyudan Çıkarma Şebekesi
Malum, bir “HDP’yi Kurtarma Konsorsiyumu” kuruldu. Şebeke demek daha doğru, İngilizler müdahil olduğu için network demek de mümkün.
İşbu şebekenin temel amacı, barajın altında sürünen HDP’yi barajın üstüne çıkarmak. Karanlık kuyuya düşmüş partiyi el birliğiyle yukarıya çekmek…
İçeriden ve dışarıdan ne kadar Türkiye düşmanı varsa bu ittifaka üye yazıldı. Sair zamanlarda birbirlerini gırtlaklayan zıtlar bu konsorsiyumda can ciğer kuzu sarması oldular. Tarihe geçecek ibretler görüntülere şahit oluyoruz…
Şebekenin içinde kimler yok ki…. Ne ararsan bulunur, derde devadan gayri:
Solcu, sağcı, dinci, dinsiz, Kemalist, anti-Kemalist, Türk, Kürt, Alevi, Sünni, Yahudi, Ermeni, Zerdüşt, homoseksüel, heteroseksüel, İngiliz medyası, Amerikan medyası, CNN, BBC, Doğan medyası, paralel medya, İsrail, Suriye, ABD, İngiltere, Almanya, Fransa…
30 yıldır siyaset bilimiyle uğraşan bir uzman olarak ilk defa böyle bir şeye şahit oluyorum. Bu kadar zıddın bir torbaya doldurulduğunu ilk defa görüyorum.
İngiliz mahreçli bir üst akıl, her bir malzemeden bir tutam koyarak hilkat garibesi bir karışım oluşturmuş…
Bu çetenin bir de “dinci” unsurları var. Bu unsurlar İngiltere’nin yönlendirmesi altında, büyük örgütlerin Türkiye şubeleri…
Daha önceki seçimlerde ortalıkta görünmeyen IŞİD ve Hizbüt Tahrir artığı gruplar kapı kapı dolaşıp dindar insanları oy sandığından uzaklaştırmaya çalışıyorlar.
Oy kullanmak şirkmiş… İngiltere’den ithal bir söylem ve eylem… Maksat katılımı düşürmek ve HDP’nin daha az oyla barajı geçmesini temin etmek
Kadrolu Aydınlar
İmzacı aydınlara yeniden dönelim:
İlk bakışta, Paralelcilerin organize ettiği bir liste izlenimi ediniyoruz.
200 aydın deniyor ama listeye baktığımızda 200 isim göremiyoruz. 20-30 isim görüyoruz. Herhalde çok sayıda Kadir İnanır ve Pelin Batu vardı ki tüm listeyi yayınlamamışlar…
Açıklanan listeyi incelediğimizde, bu isimlerin bir kısmı zaten, kadrolu-maaşlı, muhalif medyanın muvazzaf elemanı… Kimisi paralel medyada, kimisi Doğan medyasında görevli… Onlar görevlerini yapıyorlar.
Aslında kadrolu demekle onları tahfif etmiş olmuyoruz. Modern aydının doğuşunda da bu ilişkiyi görüyoruz.
Yeni palazlanan burjuva sınıfı, ruhban sınıfının karşısına, kendi beslemesi olan aydın sınıfını çıkarmıştı. Kutsal papaza karşı seküler aydın… Kutsal dinselliğe karşı, seküler dinsellik…
Bu aydın parasını burjuvadan alıyordu… Sahibinin sesiydi. Görevi, sahibini yukarıya, iktidar katına çıkarmaktı…
Şantaja Maruz Kalan Var mı?
Listedeki bazı isimler hakkında rivayet muhtelif… Orada olmaması gereken isimler... Bunların burada ne işi var, diyoruz…
Acaba, diyor insan, tehdide mi maruz kaldılar… Kaset ve saire mi var… Bu paralel yapı her şeyi yapar…
Para isteyene para… Yola gelmeyene şantaj kaseti…
Paralel yapı, bir zamanlar Uzan çetesinin yaptığını yapıyor…
Uzanların da emrinde bir aydın ordusu vardı, bir avukat ordusu, bir akademisyen ordusu…. Kimisini parayla tutmuştu, kimini şantajla…
Modern Aydının Muhalif Doğası
Aydın meselesi aslında derin bir meseledir. Modernitenin merkezi konularından biridir…
Biraz önce değindiğimiz gibi, modernleşmeyle birlikte burjuva sınıfı doğdu. Ancak bu sınıf kadim sınıfların katına yükselemedi. Bütün mesaisini yukarıya çıkmaya yoğunlaştırdı.
İktidara ortak olmak, sosyeteye dâhil olmak istedi.
Feodal-ruhban ittifakının karşısına burjuva-aydın ittifakı olarak çıktı. Kutsal dinselliğin karşısına, seküler bir dinsellikle çıktı…
Burjuva sınıfı mücadelesinde başarılı da oldu… İngiltere’de kavga, kansız çözüldü. Burjuva sosyeteye dâhil edildi. Fransa’da mücadele kanlı bitti… Burjuva-aydın ikilisi, eski soyluları ve ruhban sınıfını giyotinlerde doğradı…
Her neyse ne, sonuçta burjuvayla birlikte aydın taifesi de üst kata çıktı. Sınıf atladı.
Fakat aydın sınıfı doğuşundaki muhalif tavrını bırakamadı.
Modern aydın muhalif olarak doğmuş ve muhalif olarak kurgulanmıştır. Muhalefet onun doğasında vardır.
Morden aydın için muhalefet kural, muvafakat istisnadır…
Aydın üst kata çıktıktan sonra da bu doğasını değiştiremedi. Muhalif doğdu, muhalif kaldı…
Her Daim Muhalif
Malum listedeki bir takım isimlere baktığımızda, bazılarının bu evsafta olduğunu görüyoruz. Bu isimler iktidarda kim varsa ona muhalefet ediyorlar. İktidarda olanın kimliğine ve icraatına bakmadan muhalefet ediyorlar…
Bunlar iktidarda Kemalist-vesayetçi odaklar varken, Ak Parti’yle beraber, bu yapıya muhalefet ettiler. Ak Parti bu yapıyı bertaraf edip iktidar olduğunda bu defa muhalefet oklarını Ak Parti’ye çevirdiler.
Allah korusun, 17/25 darbe teşebbüsü başarı olsaydı da Paralel Yapı iktidar olsaydı, hiç şüphesiz bu isimler bu defa Paralel İktidara muhalefet edeceklerdi.
Bunların doğası böyledir. İsteseler bile değişemezler.
Ferhat Kentel, Ahmet İnsel, Yücel Sayman, Cengiz Aktar gibi isimleri bu bağlamda değerlendiriyorum.
Bunların aydın olduklarına kimse itiraz etmez. Ancak bunlar muhalefetle malul aydınlardır. İflah ve ıslah olmaz muhalifler olarak doğdular, öyle kalacaklar…
Bunları dinlemek lazım, ancak ciddiye almamak lazım…