Saat: 06.45
Güneyde güzel bir şehir…
Beş altı yıl önce yapılmış bir okul…
Ellerinde sandık görevlilerinin listesiyle koşuşturan partililer…
Her sınıfta bir sandık, sandık başkanı ve partililer…
Tanışma faslı, nezaketen gülümseyişler, zaman zaman da içten, yurdum insanı sıcakkanlı!
Boş oy pusulaları ve zarflar sayıldı, not düşüldü…
Heyecandan uyuyamamış bir seçmen desem; hayır, yaşı olgun bir beyefendi…
08.00 oy verme işlemi başladı…
Derken; seçmenlerin seyrekleştiği anlarda başladı muhabbet:
- Sizin parti barajın altında kalabilir!
- Siz öyle sanın, göreceğiz!
- Burası bizim partinin kalesi, yine birinci çıkarız…
- Belli olmaz!
- Aaaa ne güzel sandıkların şeffaf olması değil mi?
- Evet ya, keşke ülkeyi yönetenler de böyle şeffaf olsa…
…
Yaşlı bir teyze girdi, pek neşeli; sözleriyle tezat düşecek kadar cıvıl cıvıl…
- Bu son oy verişim olabilir, bir daha da gelmem gariii!
- Olur mu hiç, belediye seçimleri var hem erken seçim de olabilir…
Muhabbete devam…
- Bağımsız adayları tanıyor musunuz?
- Şu adayın eşi ne çalıştı ah ne çalıştı parçaladı kendini!
- Yazık! Ne yapsın kadın, seçilince kocası hapisten kurtulacak…
- Hapis?
Silivri’de yatıyor adamcağız!
-Tıktılar kendinden olmayanları ama bugün bitecek tüm haksızlıklar!
- Mahvettiler ülkeyi, biz köylü bir milletiz…
Kadınlarımız güneşten korunmak için bağda- bahçede
çalışırken başlarını örterler; var mıydı hiç mesele?
Bunlar Arap geleneklerini taşıdılar buralara…….
- Tarladaki üniversiteye girmek istedi, sorun bundan olabilir mi?
- Cumhuriyet kadını kendine yakışanı giymeli !
…
Bir karı koca girdi… Adam sıska, ufak tefek…
Kadın iri yarı… Beyefendi, oy kabinine girdi, eşi de
arkasından çıkmasını beklemeden girmeye çalışırken, görevliler uyardı…
- Ne olcek, biz aynı yere oy vercez; ikimiz de …. Partisine, ne fark eder girivereyim!
- Burada bari adamı rahat bırak be kadın, dedi bir görevli sessizce yanındakine…
- Offf ya yanlış partiye oy verdim!
-Bir tane daha pusula var mı?
- Olmazzz! Tek hakkınız var…
Sinirle bastı mührü tüm partilere, alın öyleyse dedi ve çıktı, öfkeli delikanlı…
Parkinson hastası bir amca, evdekilerin kendisine gitmemesini ısrar etmelerine rağmen gelmişti ve kızının yardımıyla oyunu verdi…
Eğitimli birine benziyordu… Vatandaşlık bilinci…
Partililer ortak noktada buluştu… Hüzün!
Okumayı bilmeyen başka bir teyzeye nasıl tercih yapılacağı sorulunca…
- Akşam torun çizdi gösterdi, onun üstüne basacağım mührü dedi…
Sayımda çıkan tek bir pusula vardı; şeklin tam üstüne basılmıştı mühür…
Partililer yine buluştu… Tebessüm!
- Kimliğimi bulamadım ama oy kullanmayı çok istiyorum…
- Bulun kimliğinizi gelin, daha çok vakit var…
- İşte bunlar böyle, görüyor musunuz; malum parti!
-Hiç üşenmez, gelir, görürsünüz!
- Son dönemde özellikle doğuda gerginlikler üzücüydü, ne düşünüyorsunuz bu konuda?
- Bu kadar yüz verilirse, sonu böyle olur! Herkes haddini bilecek!
- Partiniz de böyle mi düşünüyor?
- Biz gelince bu olayların hiçbiri olmayacak…
…
Yemekler geldiiii!
- Bak görüyor musun? Yine onlar erken davrandı…
-Bizimkilerden su bile yok!
- Yiğidi öldürün ama hakkını yemeyin demişler! Bu da bizim farkımız…
- Bal tutan parmağını yalar! Tüm imkânlar ellerinde…
Partililer yine buluştu… Doymak güzel şey!
Saat:17.00 Oy verme sona erdi…
Sayım başladı, herkes bir ölçüde gergin ve dikkatli…
Tek tek yazıldı sonuçlar…
- Her sandıkta buradaki gibi çıkarsa oranımız, iktidarız dedi partili…
- Nihayet!
Seçim salonları, sandık ve görevlileriyle kendi partisinin ideolojisini mikro ölçüde yansıtan, küçük bir Türkiye gibiydi…
Yabancısı olduğum bu şehirde, buranın halkını tanımak ve ülkem için özel olan bu günde burada bulunmak benim için de keyifli ve öğretici bir gündü…
Neyse, sayım da bitti…
Koca bir gün beraberdiler, yorucu, bazen de zoraki gülümseyişler, geçmeyen vakit, kısıtlanmışlığın verdiği gerginlik…
Telefonlar alınıp verildi ve iyi dileklerle herkes yoluna gitti…
- Hava çok güzelmiş!
Ohh bitti sonunda !
Partililer bir kez daha buluştu…
Özgürlük!
Mutlu yarınlara…
Sevgilerimle…
guldalicoskun@hotmail.com
Güneyde güzel bir şehir…
Beş altı yıl önce yapılmış bir okul…
Ellerinde sandık görevlilerinin listesiyle koşuşturan partililer…
Her sınıfta bir sandık, sandık başkanı ve partililer…
Tanışma faslı, nezaketen gülümseyişler, zaman zaman da içten, yurdum insanı sıcakkanlı!
Boş oy pusulaları ve zarflar sayıldı, not düşüldü…
Heyecandan uyuyamamış bir seçmen desem; hayır, yaşı olgun bir beyefendi…
08.00 oy verme işlemi başladı…
Derken; seçmenlerin seyrekleştiği anlarda başladı muhabbet:
- Sizin parti barajın altında kalabilir!
- Siz öyle sanın, göreceğiz!
- Burası bizim partinin kalesi, yine birinci çıkarız…
- Belli olmaz!
- Aaaa ne güzel sandıkların şeffaf olması değil mi?
- Evet ya, keşke ülkeyi yönetenler de böyle şeffaf olsa…
…
Yaşlı bir teyze girdi, pek neşeli; sözleriyle tezat düşecek kadar cıvıl cıvıl…
- Bu son oy verişim olabilir, bir daha da gelmem gariii!
- Olur mu hiç, belediye seçimleri var hem erken seçim de olabilir…
Muhabbete devam…
- Bağımsız adayları tanıyor musunuz?
- Şu adayın eşi ne çalıştı ah ne çalıştı parçaladı kendini!
- Yazık! Ne yapsın kadın, seçilince kocası hapisten kurtulacak…
- Hapis?
Silivri’de yatıyor adamcağız!
-Tıktılar kendinden olmayanları ama bugün bitecek tüm haksızlıklar!
- Mahvettiler ülkeyi, biz köylü bir milletiz…
Kadınlarımız güneşten korunmak için bağda- bahçede
çalışırken başlarını örterler; var mıydı hiç mesele?
Bunlar Arap geleneklerini taşıdılar buralara…….
- Tarladaki üniversiteye girmek istedi, sorun bundan olabilir mi?
- Cumhuriyet kadını kendine yakışanı giymeli !
…
Bir karı koca girdi… Adam sıska, ufak tefek…
Kadın iri yarı… Beyefendi, oy kabinine girdi, eşi de
arkasından çıkmasını beklemeden girmeye çalışırken, görevliler uyardı…
- Ne olcek, biz aynı yere oy vercez; ikimiz de …. Partisine, ne fark eder girivereyim!
- Burada bari adamı rahat bırak be kadın, dedi bir görevli sessizce yanındakine…
- Offf ya yanlış partiye oy verdim!
-Bir tane daha pusula var mı?
- Olmazzz! Tek hakkınız var…
Sinirle bastı mührü tüm partilere, alın öyleyse dedi ve çıktı, öfkeli delikanlı…
Parkinson hastası bir amca, evdekilerin kendisine gitmemesini ısrar etmelerine rağmen gelmişti ve kızının yardımıyla oyunu verdi…
Eğitimli birine benziyordu… Vatandaşlık bilinci…
Partililer ortak noktada buluştu… Hüzün!
Okumayı bilmeyen başka bir teyzeye nasıl tercih yapılacağı sorulunca…
- Akşam torun çizdi gösterdi, onun üstüne basacağım mührü dedi…
Sayımda çıkan tek bir pusula vardı; şeklin tam üstüne basılmıştı mühür…
Partililer yine buluştu… Tebessüm!
- Kimliğimi bulamadım ama oy kullanmayı çok istiyorum…
- Bulun kimliğinizi gelin, daha çok vakit var…
- İşte bunlar böyle, görüyor musunuz; malum parti!
-Hiç üşenmez, gelir, görürsünüz!
- Son dönemde özellikle doğuda gerginlikler üzücüydü, ne düşünüyorsunuz bu konuda?
- Bu kadar yüz verilirse, sonu böyle olur! Herkes haddini bilecek!
- Partiniz de böyle mi düşünüyor?
- Biz gelince bu olayların hiçbiri olmayacak…
…
Yemekler geldiiii!
- Bak görüyor musun? Yine onlar erken davrandı…
-Bizimkilerden su bile yok!
- Yiğidi öldürün ama hakkını yemeyin demişler! Bu da bizim farkımız…
- Bal tutan parmağını yalar! Tüm imkânlar ellerinde…
Partililer yine buluştu… Doymak güzel şey!
Saat:17.00 Oy verme sona erdi…
Sayım başladı, herkes bir ölçüde gergin ve dikkatli…
Tek tek yazıldı sonuçlar…
- Her sandıkta buradaki gibi çıkarsa oranımız, iktidarız dedi partili…
- Nihayet!
Seçim salonları, sandık ve görevlileriyle kendi partisinin ideolojisini mikro ölçüde yansıtan, küçük bir Türkiye gibiydi…
Yabancısı olduğum bu şehirde, buranın halkını tanımak ve ülkem için özel olan bu günde burada bulunmak benim için de keyifli ve öğretici bir gündü…
Neyse, sayım da bitti…
Koca bir gün beraberdiler, yorucu, bazen de zoraki gülümseyişler, geçmeyen vakit, kısıtlanmışlığın verdiği gerginlik…
Telefonlar alınıp verildi ve iyi dileklerle herkes yoluna gitti…
- Hava çok güzelmiş!
Ohh bitti sonunda !
Partililer bir kez daha buluştu…
Özgürlük!
Mutlu yarınlara…
Sevgilerimle…
guldalicoskun@hotmail.com